Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Şiirler gelsin dünyaya

Şiirler gelsin dünyaya

Belki bir şairin tüm şiirlerinden etkilenmeyiz ama ünlü veya ünsüz kimi şiirleri duyduğumuzda daüssıla, aşk, hüzün, sevinç, garip bir mutluluk gibi; tercümesini yapıp, anlatamadığımız cümbüşlü duygular yaşarız.

Bazen aynı şiir, her okunuşunda bambaşka bir his sağanağıyla, bizi hassas rakik bir adam, kadın yapıverir. Çiçekler açtırır; apayrı bir dille, yeni gönül seferlerine yol açtırır.

Kirli gerçekleri örtbas eder, ya da sihirli bir örtüyle şirinleştirir. 

Zirve şiirin, sözün heybeti istikamet verir; toplumun sesi soluğu, umudu şerefi gururu olur. Sonuçları, hasılası itibariyle mayalandırır, tatlandırıp kazandırır.

Şair Mustafa Özçelik, “Şairle okurun ruhî bir çizgide birleşmesi, gönül gönüle vermesi gerektiğinden” bahsederek şöyle der:

“Şiir her yanımızda, içimizde, dışımızdadır. Şairler, onu bizim görme alanımıza getirebilen kimselerdir. Şükran duymamız bundandır onlara. Şairle okurun o ince çizgide buluştuğu gün, tecelli bizim içimize de doğacak demektir. Haydi, ne duruyoruz şairlerle beraber biz de bir kapının önünde duralım. İçimize rabbani ilham esintileri doğsun. Kapıyı açmaya çalışalım. Hazine oradadır.” (Mustafa Özçelik, Şairin Şiirle İmtihanı, Okur Kitaplığı)

Şairlerle buluşmayı sağlayan, bize şiirli zamanları getiren faaliyetlerden biri de; Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi ve Karatay Belediyesi’nce düzenlenen “9. Geleneksel Mevlânâ Şiir Şöleni’ydi”. 

16 şairin katıldığı programda, onur konuğu; Bosna Millî Marşı’nın yazarı olarak da tanınan, birçok ödülün sahibi Prof. Dr. Cemalettin Latiç’di.

Ahmet Aka, Ahmet Efe, Ahmet Kot, Emre Öztürk, Hasan Bozdaş, Hasan Hüseyin Çağıran, Hatice Toprak Çevik, Hüseyin Atlansoy, M. Ali Köseoğlu, Mustafa Özçelik, Prof. Dr. Nurullah Genç, Osman Özbahçe, Özcan Ünlü, Prof. Dr. Şaban Halis Çalış, Şener İşleyen, programa iştirak eden diğer şairlerimizdi.

 Kubbe-i Hadra önünde okunan şiirlerle, daha da güzelleşen, bu anlamlı etkinlik için bütün emeği geçenlere şükranlarımızı sunarken, şiirle dokunalım yüreklere. Damla damla…

 Cemalettin Latiç

“Rabbimiz, Rahim olan Allah’ım,

İşte bu gece sana Agan gelmiştir, tahta tabutun içinde;

Senin meleklerin yeni beneği kolayca bulacaklar kar içinde,

Kefenleri açtıklarında,  boyunları bükük:- Odur!- diyecekler.

Çünkü beyaz kumaş altında başkalarının sağ kolu olduğu yerde,

bir şey göremeyecekler.” (Allah Kulu, Kolsuz Agan İçin Dua)

Ahmet Aka:

“Genzine öykü kaçmış bir masalım aslında

ciğerim yırtılacak öksürsem

sütten kes artık beni anne / ben adam olmam

tuz basmışım gibi merhem de sürsem” (Kalbim Karpit Kazanı Çocuk)

 Ahmet Efe:

“Kabartırken şu arzı Firavn’ın kibri, kini

Âsiye koşup gelsin, cennetlerin gelini…” (Cennetlerin Gelini)

Emre Öztürk:

“Noksanlığın başlangıcıdır insan, dünya bunun için güzel

Bunu bana böyle bildirdi ömer ve bir gün çağrıldı,

ömer hiç doğmadı aslında ve şu an aslında hiç yaşanmadı

bir merdiveni çıktı durdu, sırtında bir ölüyü taşıdı durmadan

ömer elleri tetikte bir şiirdir, günlerden pazartesidir

pazartesinin elleri küçülür,” (Kapanış Konuşması)

Hatice Toprak Çevik:

“Reddeylese de yine mahbuba olsam talip

Ümidimi kesmesem Rabbim eder mi nasip

Ateş-i aşk ile küle dönse bu garip

Müsebbibi umarsız yandığımı görmüyor” (Ateş-i Aşk)

M. Ali Köseoğlu:

“Kiminin dünü tükenir

umurunda değilse de yarının

yeri yok bugünde

ecel 

gelir 

ölüme hayat verir

bekleme sevgilim

beklenmedik bir anda olur

en düşük ihtimaller.” (En Düşük İhtimal)

Nurullah Genç:

“Kartallar uçar mı bir harâbeden

Köprülerden benim yârim geçer mi

Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem

Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları

Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum

Avuçlayıp öpüyorum kumları

Bir karadelikten bakarken hayat

Meydan okuyanlar kim bu serâba

Söyle bana hindiba” (Söyle Bana Hindiba)

Şener İşleyen:

“hüzün benim adım Ahmet!

sırtımda hormonlu mutluluklar

yüzümde nahoş kahkahalar var

yarına ait deneme çekimlerine

taa dünden biçmiştim fırtınalar.

bugün menüde dert var yine Ahmet!

çalakaşık yaşıyorum hayatı

tatlım, gül suyuna ıslatılmış

hüzünbâz naatlar…” (Benim Adım Hüzün)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi
SON YAZILAR