Kürsüyü hiç ihmal etmedi

Kürsüyü hiç ihmal etmedi

Müftü Şükrü Özbuğday ve İlahiyatçı Mustafa Uzunpostalcı, Büyük İslam Âlimi Tahir Büyükkörükçü Hocaefendinin kürsüyü hiçbir zaman ihmal etmediğini ve sürekli kürsüden konuştuğunu söyledi

Konya'nın manevi mimarlarından Büyük İslam Âlimi Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi yüz binlerin omzunda son yolculuğuna uğurlandı. 86 yaşında hayata gözlerini yuman ve 50 yıla yakın Kapu Camii’nde vaizlik yapan Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi’nin vefatı tüm İslam âlemini yasa boğdu, gözyaşları sel olup aktı. Konya dışından binlerce kişi son sözünde “Size emrim namazlarını vaktinde kılın” diyen Büyük İslam Âlimi Tahir Hoca’ya son görevlerini yerine getirmek için Konya’ya akın etti. Bürokrasinin üst düzey isimleri cenazeye katıldı.
Büyük İslam Âlimi Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi hakkında görüş aldığımız Konya İl Müftüsü Şükrü Özbuğday, İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı, ilmi ile amil bir insan olarak yaşadığını ve halka sürekli olarak İslam’ı doğru bir şekilde anlatmaya çalıştığını söyledi.
KONUŞMALARI ÇOK ETKİLEYİCİ OLUYORDU
Konya İl Müftüsü Şükrü Özbuğday, merhum Tahir Büyükkörükçü’nün Konya’nın manevi hayatına çok büyük katkıda bulunduğunu ve ayrıca uzun süre müftülük ve vaizlik yapmış olması dolayısıyla diyanet teşkilatında da büyük hizmetleri olan bir kişi olduğunu söyledi.
“Tahir Büyükkörükçü’nün özellikle hitabet yönü ve edebi yönü ön plandaydı. Gerçekten hatip bir insandı, edip bir insandı” diyen Müftü Özbuğday, şunları kaydetti: “Sultan'ül Vaizin katını çoktan hak etmişti. En tesirli konuşan bir hatipti. Konuşmalarını, vaazlarını dinlemek üzere binlerce kişi gerek camileri gerekse salonları dolduruyordu. Kürsüyü hiçbir zaman ihmal etmedi. Her zaman kürsüde konuşurdu. Gerek müftülük döneminde gerekse vaizlik döneminde onun vaazlarını zevkle dinlerdim. Çok etkileyici konuşmalar yapardı.”
VAAZLARI KAYIT ALTINA ALINIRDI
Onun vaazlarını insanların teyplere kayıt edip daha sonra tekrar dinlediklerini aktaran Müftü Özbuğday, “O zaman iletişim imkânları bugünkü kadar gelişmiş değildi. Televizyonlar yoktu. Makaralı ses alıcıları teypler vardı. Ses alıcıları vasıtasıyla hocanın konuşmaları kaydedilir ve daha sonra tekrar dinlenirdi. Vaazı dinlemeyenlere dinletilirdi. Vaazlarının çoğunu Kapu Camii’nde yapardı. Kapu Camii onunla özdeşleşmişti. Cenazesi de orada kaldırıldı. Bana göre isabetli de oldu. Vaaz ederken kürsünün önünde yüzlerce teyp olurdu. Kürsünün önüne raf yapılmıştı yine teypleri almıyordu. Ses cihazlarının etrafına yine teypler sıralanılarak kayıtlar alınırdı. Hocanın konuşmalarına karşı büyük bir rağbet ve istek vardı. O zaman kayıt edilen ve daha sonra emekliliğinden sonra yaptığı vaazları kayıt edenler onu bugün de hatıra olarak saklıyorlar. Bir kısmı televizyonlarda yayınlanıyor. Onun sözleri hafızalara canlı tutuluyor” diye konuştu.
MEVLANA VE HACIVEYİSZADE’NİN HAYATINDAN ÖRNEKLER VERİRDİ
Mevlana hazretlerini çok sevdiğini ve onun Mesnevisinden her vaazında beyitler okuduğunu, Hacıveyizde hazretlerinin örnek hayatından davranışlarından özlü sözlerinden örnekler verdini anlatan Müftü Özbuğday, Tahir Hoca’nın Ravza-i Mutahhara ve Medine-i münevvere aşığı olduğunu kaydetti. Müftü Özbuğday, onun irşadıyla büyüyen gençliğin istikametten sapmamış dini maneviyatını bilen kişiler olarak sosyal hayata atıldıklarını ve çeşitli kademelerde görev aldığını da dile getirdi. Tahir Büyükkörükçü’nün oğlu Abdurrahman Büyükkörükçü’nde babasının izinden gittiğini ifade eden Müftü Özbuğday, “Kendisi merkez vaizimiz. Halkımız tarafından da beğenilerek dinleniyor. İnşallah babasını yerini doldurur. Diyanet işleri başkanının da dediği gibi böyle insanların yeri nasıl doldurulur onun üzerinde düşünmek gerekir. Bizlerini cennette birleştirmesini niyaz ediyorum. Tüm Konyalı kardeşlerimize, halkımıza ve milletimize baş sağlığı diliyorum” dedi.
UZUNPOSTALCI: HALK NAZARINDA ÖNEMLİ BİR ŞAHSİYETTİ
İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı da Tahir Büyükkörükçü’nün 1950’li yıllarda 25 yaşında kürsüye çıkarak vaizlik yaptığını ve o yıllar dini konuların serbest hale gelmesiyle konuşmalarının toplumda önemli etkiler bıraktığını söyledi. 1951 yılında İmam Hatip Lisesinde (İHL) okurlarken onun vaazlarını dinlemeye gittiklerini aktaran Uzunpostalcı, “Vaazlarından çok etkilenirdik. Kendisini bayramlarda ziyaret ederdik. Her bayramlaşmaya gelenle sohbet ederdi. Ziyaretçisi fazla olduğu için yeni biri geldiği zaman eski oturanlar kalkardı. Hocanın o yallardaki ziyaretçisi bugün Vali’nin verdiği resmi ziyaretten bile daha yoğun geçerdi. 1951 yılında İHL’de birinci sınıflara Arapça dersi vermeye de gelirdi. Çünkü o yıllar da İlahiyat Fakülteleri yeni mezun veriyordu. Bu nedenle hocaların yarısı ilahiyatçılardan yarısı da eski medrese hocalarından oluşuyordu. Fakat bir iki dönem sonra Arapça hocalığını bıraktı” dedi.
İHL VE YÜKSEK İSLAM ENSTİTÜSÜ’NÜN KURULMASINA ÖNCÜLÜK ETTİ
İHL ve Yüksek İslam Enstitüsü’nün kurulmasında da Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi’nin büyük gayretleri olduğunu anlatan Uzunpostalcı, şunları kaydetti: “Gençlerin bu okullarda iyi yetişmesi ve güzel bir tedrisat içinde eğitim verilmesi için yoğun gayretleri oldu. Vaizlik yaparken okullarla ilgili bir ihtiyaç olduğu zaman yardım talebinde bulunurdu. Tahir Büyükkörükçü’nün gerçek hocası Hacı İsa Ruhi Bolay’dır. Kendisiden Arapça. Tefsir, kelam gibi dersler almıştır. Hacıveyiszade Hazretlerinden de hadis konusunda dersler almıştır. Manevi yönden ise Nakşibendî Şeyhi Mahmut Sami Ramazanoğlu idi. Kendisinin müridiydi. Mahmut Sami Ramazanoğlu’ndan irşad alırdı ve bu yönden dolayı da öğrencilere dersler verirdi.”
YURDIŞINDA DA VAİZLİK YAPTI
Uzunpostalcı, kürsüde vaaz ederken hep olgun davrandığını ve çok güzel hitap ettiğini bu nedenle halkın nazarında önemli bir şahsiyet olduğunu aktardı. Tahir Büyükkörükçü’nün devamlı kürsüden hitap ettiğini aktaran Uzunpostalcı, düzgün konuşması ve etkileyici hitabıyla insanların sürekli Kapu Camii’ne akın ettiğini ifade etti. 1965–1966 yıllarında vaizlik ruhsat belgesi elinden alındığında 6 ay vaizlik yapmadığını ve daha sonra Türkiye’nin çeşitli yerlerinde vaizlik yaptığını dile getiren Uzunpostalcı, “Yurtdışına da giderdi. Oradaki Müslümanların birlik ve beraberliğini kaybetmemesi için vaazlarda bulundu. 1973’te emekli oldu. Fakat halk tarafından sevilen bir âlim olduğu için insanların isteğiyle vaizlik yapmaya devam etti. 1977’de Milli Selamet Partisi’nden milletvekili oldu. Kendisi milletvekili olmayacağına söz vermesine rağmen Mahmut Sami Ramazanoğlu’nun izniyle siyasete girdiğini söyledi. 1980’de partinin kapatılmasından sonra 11 ay ceza evinde kaldı. Ardından Arabistan’dan ikamet izni alarak 6 ay Arabistan’da altı aydı Türkiye’de yaşamaya başladı. Çünkü devamlı olarak Hz. Peygamber (S.A.V.)’nin yanında olmayı istiyordu. Konya’ya geldiği zaman ise Kapu Camii’nde vaizlik yapmayı sürdürdü” diye konuştu. Uzunpostalcı, halkın manevi yönden zenginleşmesi ve dünya hayatlarına tamamen kapılmaması için Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi gibi hocaların sohbetlerine ihtiyaç olduğunu ifade etti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.