Göç yeteneğimiz dillere destan

Göç yeteneğimiz dillere destan

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi tarafından düzenlenen konferans serisinin bu haftaki konuğu Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Taşağıl “Orta Asya’dan Anadolu’ya Türkler” konusunu anlattı.

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi tarafından düzenlenen konferans serisinin bu haftaki konuğu Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Taşağıl “Orta Asya’dan Anadolu’ya Türkler” konusunu anlattı. Sözlerine “Bir tarihçi araştırdığı konuyu önce kendisi kavrayıp, inanmalı ardından başkalarına anlatmalı” diyerek başlayan Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, “Tarihi konuları işlerken gerçeklerden uzaklaşmadan ve kendimiz emin olmadan sırf popülizm uğruna gerçekleri tahrif etmemeliyiz” dedi. Türk tarihini daha iyi anlayabilmek ve öğrenebilmek için ana kaynaklara inmek gerektiğini düşündüğünü ve bunun için de Çince öğrendiğini söyleyen Taşağıl, “Çin yıllıklarından ve Çinli devlet adamlarının hatıratlarından edindiğim bilgiler ışığında kitaplarımı kaleme aldım. Daha sonra rahmetli Servet Somuncuoğlu ile birlikte saha araştırmalarına başladık. Elde ettiğimiz bulgular ile Çin yıllıklarından okuduklarımızı bir araya getirip daha ciddi ve daha doğru bir tarih algısı oluşturma gayreti içerisinde olduk. Bunu büyük ölçüde başardığımızı düşünüyorum” dedi.

HALEN VAR OLMAMIZI GÖÇERLİĞİMİZE BORÇLUYUZ

Bazen bana Roma, Mısır, Yunan uygarlıklarının geride bıraktığı maddi mirasları örnek gösterip “Türklerin neyi var?” şeklinde sorular yöneltiliyor. Ben de onlara “Türkler halen tarihte var.” cevabını veriyorum diyen Prof. Dr. Ahmet Taşağıl “Gerçekten de ekonomik krizler, toplu katliamlar, salgın hastalıklar, yenilgiler, kıtlık gibi etkenler bir milletin tarih sahnesinden silinmesine sebep olur. Türk Milleti bu sayılan olumsuzlukların hepsini yaşamış ama tarih sahnesindeki yerini muhafaza etmeyi başarmıştır. Bunun en büyük sebeplerinden birisi göçer bir toplum olması ve oymaklar halinde topluca hareket etmeleridir. Kabileler halinde topluca göç edilmesi hem tehlikeli bölgeden uzaklaşılmasını sağlamış hem de gidilen yeni bölgede asimile olmanın önüne geçmiştir. Binlerce yıldır halen Türk Milletinden bahsediliyorsa bunun en büyük sebebi göç edebilme yeteneğine sahip olan bir millet olmamızdır” şeklinde konuştu.

ŞARTLAR GÖÇERLİĞE ZORLADI

Türklerin M.Ö 700’lü yıllara kadar yerleşik bir hayata sahip olduklarını, ağaçtan yapılmış evlerde yaşadıklarını söyleyen Prof. Dr. Taşağıl, “Bölgede meydana gelen kuraklık ve kıtlıklar Türkleri sahip oldukları hayvanların karnını doyurmak için göç etmeye zorladı. Bu göçler sürekli bir yerden bir yere savrulmak şeklinde olmadı. Kendilerine kışlak ve yazlıklar edindiler. Her boy sahiplendiği arazi arasında mevsimlik göçler yaptılar. Göç süreleri ve mesafeleri uzun olan boylar sadece hayvancılıkla geçindiler. Göç işlemini bir hafta gibi kısa sürede gerçekleştirebilen boylar ise ziraatla da ilgilendiler. Bu hayat tarzı yüzünden büyük şehirler kurmadılar, büyük tapınaklar inşa edemediler. Ama bu durum onların medeni olmadığına yorumlanmamalı. Türkler ilmikli halıyı ilk bulan toplumdur. Onlar kurganlar ve balballar ile o günden bu güne mesajlarını ulaştırmışlardır” dedi.

HABER MERKEZİ

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.