Balkanların parlayan yıldızı: SLOVENYA

Balkanların parlayan yıldızı: SLOVENYA

Güçlü ekonomisi ve sanayisiyle Balkanların en gelişmiş ülkesi olan Slovenya, tarihi ve doğal güzellikleriyle de büyük ilgi çekiyor. Ülkede ormanlar, göller ve nehirler iç içe geçmiş durumda. Ülkenin her yerinde mavi ve yeşili bir arada görmek mümkün

1991 yılında Yugoslavya'dan ayrılan ve 2004 yılında ise eski Yugoslavya Cumhuriyetlerinden Avrupa  Birliği'ne ilk üye ülke olan Slovenya, ekonomisi, sanayisi, tarihi ve doğal güzellikleriyle Balkanların en gelişmiş ülkesi durumunda. Avrupa'da stratejik bir konuma sahip olan Slovenya, 2013 yılında Avrupa Basketbol Şampiyonası'na da ev sahipliği yaptı. Balkanların en çalışkan ve dürüst halkı olan Slovenler, kendi gelenek ve göreneklerini de yaşatmaya çalışıyor. 1991'de Yugoslavya'dan ilk ayrılan ülke olan Slovenya, 10 günlük savaşın ardından tam bağımsızlığına ilan etti. Yugoslavya'dan 10 günlük savaşın ardından ayrılan Slovenya, kendi yolunu çizdi.  Slovenya, sadece ekonomisi değil tarihi ve doğal güzellikleriyle adından söz ettiren bir ülke.

17-2-013.jpg

AVRUPA'NIN EN SAKİN BAŞKENTİ

Başkent Ljubljana'da ise sosyal hayat çok canlı. Şehrin ana meydanında sürekli yerel sanatçılar ve yabancı sanatçılar mini konserler veriyor. Şehrin tam ortasından nehir geçiyor.  Bu nehirde kayıkla gezmek bir gelenek haline gelmiş. Bu güzel nehir şehre canlılık veriyor. Cafeleri, mimari güzelliği, düzeni ve merkezinin çok büyük olmaması daha bir sevimli yapıyor bu şehri.  Ljubljana'da pazar günler, antika pazarı kuruluyor. Pazarda eski antika eşyalar, Yugoslavya zamanından kalma paralar, madalyalar, geleneksel Sloven ev eşyaları satılıyor. Antika meraklıları buraya her pazar gelerek, çeşitli eşyalar alıyor. Balkanların bu küçük başkenti temizliği, insanlarının yardımseverliği, cana yakınlığıyla meşhur. Başkent Ljubljana'da bulunan tarihi kalede mutlaka görülmesi gereken yerlerden bir tanesi.  Türkiye, bugünlerde en Slovenya'da en popüler ülkelerden bir tanesi. Slovenler, Türk dizilerine büyük ilgi gösteriyor. Slovenya'ya her gün uçuşlar var.  Türk Hava Yolları ve Adria Hava Yolları her gün Slovenya'ya uçuşlar yapıyor. Slovenya'nın tarihi ve doğal güzellikleri görülmeye değer.

17-3-008.jpg

GELENEKLERİNE ÖNEM VERİYORLAR

Hırvatistan sınırına 30 kilometre uzaklıkta bulunan Novo Mesto şehrine bağlı köyler her yıl bir araya gelerek, kendi köylerinin adetlerini, geleneklerini tanıtıyor.  15'e yakın köy 27 yıldır Straza isimli kasabada bir araya geliyor. Festival her geleneksel Sloven kıyafetleri giyen çocuklar ve yaşlıların yürüyüşü ile başlıyor. Daha sonra atlılar geçit yapıyor. Festival alanına traktör ve süslenmiş römorklarıyla gelen Sloven köylüler, bazı geleneklerini ve göreneklerini tanıtıyor. Yaklaşık 4 saat boyunca süren etkinlikte Sloven kadınlar, evlerinde yaptıkları pasta ve kekleri ikram ediyor. Geleneksel hale gelen festival bölgede 27 yıldır devam ediyor.

ljubljana2.jpg

BALKANLARIN GİZLİ CENNETİ

Bled Gölü, Bohinj Gölü insanı büyülüyor. Meşhur Postojna Mağarası da görülmeye değer bir mağara. Slovenya'nın doğal güzellikleri yazmakla bitmiyor. Yüzde 75'i ormanlarla kaplı olan Slovenya, Sava, Sochi, Krka gibi nehirlerinin yanı sıra Bled, Bohinj gölleriyle adeta cennetten bir parça. Ülkede ormanlar, dağlar, göller iç içe geçmiş durumda. Most Na Sochi nehri de bunlardan bir tanesi. Bu güzel nehir ormanlarla, dağlarla müthiş bir ahenk oluşturmuş. Nehrin durgunluğu ve güzelliği insana müthiş bir huzur veriyor. Nehrin üzerinde tarihi bir taş köprü bulunuyor. Bu köprüde her yıl yarışma düzenleniyor. Şehirde düzenlenen yarışmalarda katılımcılar, taş köprüden kendilerini nehrin serin sularına bırakıyor. Nehirde küçük botlarla turlar düzenleniyor. Özellikle İtalya'dan çok sayıda ziyaretçi bu küçük şehre geliyor. Şehirdeki pastanecilik işlerini ise Slovenya'nın diğer şehirlerinde olduğu gibi bu şehirde de Arnavutlar yapıyor. Şehirde herkes evlerinin penceresini rengarenk çiçeklerle süslemiş. Pencereler adeta çiçek açmış.

17-4-008.jpg

SLOVENYA'NIN ALANYASI PİRAN

Slovenya’nın Alanya'sı olan Piran şehrini yazmadan da olmaz. Adriyatik kıyısında bulunan bu şehir Hırvatistan ile Slovenya arasında ihtilaflı bir bölge. Yugoslavya’nın dağılmasının ardından büyük bir deniz kıyısına sahip olan Hırvatlar, komşu ülkelerin topraklarına da göz koyuyor. Slovenya’nın 45 kilometrelik deniz kıyısının Hırvatistan kendisine ait olduğunu iddia ediyor. Slovenya ise şehrin kendilerine ait olduğu ve toprak konusunda kesinlikle taviz vermeyeceklerini açık açık dile getiriyor. Piran şehrinin karşı tarafı Hırvatistan sahilleri. Zaman zaman GSM operatörlerinden mesaj gelebiliyor. Bu şehir tarihi ve doğal güzellikleriyle Slovenya’nın en önemli turizm merkezlerinden birisi. Kısaca; Slovenya’nın ‘Bacasız Fabrikası’ diyebiliriz Piran için. Her ne kadar bizim Alanya’mız kadar güzel olmasa da Slovenler için çok büyük bir zenginlik.

17-6-004.jpg

SLOVENLER TÜRK TATLILARINI ÇOK SEVMİŞ

‘Ejderhaların Şehri’ diye adlandırılan Lyublyana, başkent olmasına rağmen çok sakin ve gürültüsüz bir şehir. Şehirde bırakın korna sesini en ufak gürültü dahi duyamazsınız. 28 bin nüfusa sahip bu şehir Alman ve Slav kültüründen etkilenmiş. Slovenler bir yönüyle Slav, diğer yönüyle Germen kültüründen etkilenmiş. Köken olarak Slav halkı olan Slovenler, hayat tarzı, çalışkanları, dürüstlükleri ve disiplinli davranışlarıyla Almanlara benziyor.  Lyublyana şehrinin sembolü ise ejderha. Şehrin içinden geçen köprü üzerinde büyük bir ejderha heykeli bulunuyor. Slovenler, başkent Llublyana’yı zamanında ejderhanın kurtardığına inanıyorlar. Ama kimden kurtardığını kendileri de bilmiyor. Şehirde çok az sayıda Ortodoks ve Müslüman bulunuyor. Slovenya'nın ilk camiisinin geçtiğimiz yıl inşaatına başlandı. Önümüzdeki yıl camiinin tamamlanması bekleniyor. er gün çeşitli sanatsal faaliyetler gerçekleşiyor bu şehirde. Slovenler, geleneksel halk danslarına çok meraklı bir millet. Lyublyana’da ayrıca Yıldız Han isimli büyük bir Türk lokantası bulunuyor. Slovenler, Türk yemeklerini çok seviyor. Özellikle de Türk lokumunu çok seviyorlar. Ülkede pastanecilik yapan Makedonyalı Türkler, Sloven halkına Türk tatlılarını sevdirmişler. Avrupa’nın en küçük başkentlerinden birisi olan Lyublyana, tarihi ve doğal güzellikleriyle hayran kaldığım bir şehir.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum