Azerbaycan Devlet Sanatçısı Azerin, Merhaba Şehir'e konuştu

Azerbaycan Devlet Sanatçısı Azerin, Merhaba Şehir'e konuştu

Azerbaycanlı ünlü Sanatçı Azerin, “Müzik de bir millet için silah olarak görev yapıyor. Ben sanatımla yıllardır vatanımı savunuyorum. Sanatımla yıllarca işgal altında olan Karabağ için mücade ettim” dedi

TÜRKÜ SÖYLEMEK BENİM İÇİN BİR TUTKU

Çırpınırdın Karadeniz başta olmak üzere seslendirdiği birçok eserle sevilen Azerbaycan Devlet Sanatçısı Azerin, Merhaba Şehir'e özel açıklamalarda bulundu. Asıl adı Anahanım Etibar qızı Tağıyeva olan ve daha 5 yaşından itibaren türkü söylemenin onun için bir tutku olduğunu kaydeden Azerin, Konya’da katıldığı bir konser öncesi sorularımızı yanıtladı. Daha küçük bir çocukken devlet televizyonlarında korolarda solistlik yapan Azerin, bugün yorumladığı birçok türkü ile yüksek beğeniler topluyor.

MÜZİK DE ULUSLARIN BİR SİLAHIDIR

Müziği tıpkı bir silah olarak düşünen Azerin, “Milletler uluslarası arenalarda birçok şey ile savaşır. Kültürün bir parçası olan müzik de bir silahtır. Ben vatanımın savunmasını bu şekilde yapıyorum. Yaptığım iş sade bir meslekten öte, ben bu işi gönülden yapıyorum. Karabağ işgalini dünyaya duyurmak için yıllarca mücadele ettim. Bu mücadelemizin geçen yıl meyvelerini aldık. Karabağ yeniden özgürlüğüne kavuştu” dedi

14-2-1200x800.jpg

5 YAŞINDA MÜZİKLE TANIŞTIM

**Kısaca kendinizden bahseder misiniz? Müzikle tanışmanız nasıl oldu?

-1971 yılında Azerbaycan’ın Bakü kentinde doğdum. 5 yaşında kreşe gitmeye başladım. Aslında müzikle tanışmam da kreş serüvenim ile başladı. Sovyetler Birliği’nin bir uygulaması vardı. Kreşlerden ve okullardan yetenekli çocukları araştırarak tespit ederlerdi. Tespit ettikleri yetenekli çocukları da radyo ve televizyonlardaki orkestralarda görev vermek için davet ederlerdi. Beni de 5 yaşında kreşten buldular. Dans edebilir misin, şarkı söyleyebilir misin gibi birkaç soruya cevap verdikten sonra çağırıldım. Şarkı söylemek çok sevdiğim bir şeydi. Bu şekilde Azerbaycan Devlet Televizyonuna alındım. Korolarda ve orkestralarda çocuk şarkıları söylemeye başladım. Yine o dönem Azerbaycan’ı dünyaya çocuk korosu Cücelerin Topluluğu vardı. 9 yaşında oraya girdim. Bununla birlikte Avrupa’nın birçok ülkesinde, Sovyetler Birliği bünyesindeki ülkelerde Azerbaycan müziğinin tanıtılması adına çalışmalar yaptım. Kısacası bu işi severek yapmaya başladım. Şarkı söylemek benim işimdi evet. Devlet bize posta ile maaş yollardı. Fakat ben bu işi bir meslekten öte severek yapmaktaydım. Daha sonra Azerbaycan Devlet Televizyonu Menekşe Çocuk Korosu’nda solistlik yapmaya başladım. 1990 yılında ise Azerbaycan Devlet Konservatuarı’na girdim. Şan bölümünde eğitim aldım. Aklımda bugüne kadar bir başka mesleği yapma düşüncesi olmadı.

MARŞ VE TÜRKÜ SENTEZLERİM BEĞENİLMEKTE

**Seslendirdiğiniz müzik türü hakkında neler söylersiniz?

-Şan eğitimi aldığım sıralarda hocalarım beni her zaman opera sahnesinde görmek istediklerini söylerdi. Fakat ben başka yönü tercih ettim. Dünya müziğinin sentezini ortaya koymak istedim. Birçok farklı müzik türünü sentezleyerek ortaya yeni bir müzik türü çıkarma düşüncesi oluştu. Ben de bu konuda araştırmalar yaptım. Farklı türlerdeki beğendiğim şarkıları bir araya getirerek çalışmalar yaptım. Bundan dolayı opera sahnesini seçmedim. Fakat şu an müzik çalışmalarımla çok mutluyum. Konserlerimde klasik müzikler de söyledim. Bugün özellikle marş ve türkü sentezlerim beğenilmekte.

VATAN SEVDASI UĞRUNA ŞARKILAR SÖYLEMEK BENİM ALIN YAZIM OLDU

**Şarkılarınızda özellikle vurguladığınız vatan teması var. Bu konu hakkında neler söylersiniz?

-Tarih bilincine çok önem veririm. Bugün geldiğimiz noktaya kadar neler yaşamışız unutmamamız gerek. Sovyetler dağılınca birçok devlet gibi Azerbaycan da kendi cumhuriyetini kurmuş oldu. Bunun üzerine ülkemizde bir dizi olaylar yaşanmaya başladı. Yaşanan olaylar bir vatandaş olarak beni çok etkiledi. Gençlik yılarımda 1 milyon Azerbaycanlı kardeşimi düşkün halde gördüm. Ermenistan’ın halkımıza, Azerbaycan Türklerine neler yaptığını gördüm. Ermeni devletinin yarım milyon ayağı yalın yurttaşımı nasıl dışarı attığını gördüm. Bunları görmem de bana bu konuda sorumluluk sahibi olmam gerektiğini öğretti. Ardından Karabağ savaşları başladı. Birinci Karabağ savaşını gençlik yıllarımda gördüm. Ne kadar şehit verildiğini, topraklarımızın bir bir nasıl işgal edildiğini gördüm. İnsanlarımızın topraklarından nasıl kovulduğunu gördüm. Bunların hepsini topladığımda zaten vatan teması repertuarımın en yukarısında yerini aldı. Vatan sevdası uğruna şarkılar söylemek benim alın yazım oldu. Zamanla insanlar da beni daha çok bu eserlerle duymak istedi. Sahnede daha çok bu şarkılarla görmek istedi. Özellikle Çırpınırdın Karadeniz eseri bu konuda en güzel örneklerden biridir.

14-4-1200x800.jpg

KAFKAS İSLAM ORDUSU İÇİN YAZILAN BİR ESER

**Çırpınırdın Karadeniz demişken bu eser hakkında neler söylersiniz? Nasıl oldu da bu eser sizle bu kadar meşhur oldu?

-1992 yılıydı. Türkiye’ye konsere gelmiştim. Bir beyefendi yanıma gelerek konser sonrası imza istedi. İmza isterken bana Çırpınırdın Karadeniz isimli bir eser olduğunu ve sesime çok yakışacağını söyledi. Ben de bu teklif üzerine bu eseri araştırmaya başladım. Araştırmaya başlar başlamaz eseri çok sevdim. Artık Çırpınırdın Karadeniz’i sahnelerde söylüyordum. Fakat ne yazık ki o dönemler bir takım tepkilerle karşı karşıya kaldım. Bu tepkileri gördükçe de kendime bir söz verdim. Ben bu eseri her yerde söyleyeceğim diye. Bu sürede Çırpınırdın Karadeniz’i daha da merak etmeye başladım. Eserin bestecisi kim, yazarı kim? Bunları merak etmeye başladım. Eser her yerde anonim olarak ifade edilirdi. Ben de kendime bir görev üstlendim. Bu güzel eserin kime ait olduğunu öğrenmeliydim. Yaptığım araştırmalar neticesinde bu güzel eserin Azerbaycanlı Şair Ahmed Cevad’a ait olduğunu gördüm. Kafkas İslam Ordusu için yazmış olduğu bu eserin sandığımdan daha da önemli olduğunu anladım. Sıra 1914 yılında Kafkas İslam Ordusu’ndan ilham alınarak yazılan bu şiirin bestecisini bulmaktı. Araştırmalarıma devam ettim. Daha sonra Opera Bestecisi Üzeyir Hacı Bey’i buldum. Olayın gelişimi ise şu şekilde: Yıl 1918. Ermeniler Azerbaycan topraklarını işgal ediyor. Azerbaycanlı aydınlar ise yaşanan olaylar üzerine General Enver Paşa’ya mektup yazıyor. Mektup Enver Paşa’ya ulaşıyor fakat Türkiye de zor bir süreç geçirmekte. Enver Paşa yaşanan bu olay üzerine üvey kardeşi Nuri Kıllıgil Paşa'yı Kafkas İslam Ordusu’nun başında Azerbaycan’a yolluyor. Nuri Paşa Azerbaycan ordusuna Gence’de 45 günlük eğitim veriyor. Azerbaycan halkı topraklarımızı işgalden kurtarıyor. Zaferin ardından Azerbaycan ordusu şehre girdiğinde Opera Bestecisi Üzeyir Hacı Bey Çırpınırdın Karadeniz eserini okuyor. Bu eseri ilk besteleyen kişi olarak tarihe geçiyor. Kısacası Çırpınırdın Karadeniz eseri şarkıdan şiirden öte bir miras. Derin bağlar taşıyan bir miras olan bu şarkı aynı zamanda da bir mücadelenin hatırasıdır. Bizler bunları anlattıkça da halkımız da bu esere sahip çıkıyor. Bu da sevindirici bir durum.

ÇOK ZORLU BİR SÜREÇ YAŞADIK

**Azerbaycan Karabağ’da büyük bir mücadeleye imza attı. Siz de şarkılarınızla ve konserlerinizle bu mücadeleye sonuna kadar destek verdiniz. Bu mücadele hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

-Bakınız bu mücadele 30 senelik büyük bir mücadele. Birçok şehit verildi bu uğurda. Çok şükür ki 30 yıldan sonra Azerbaycan, topraklarını geri aldı. Biz aslında savaşı bitirmek için savaşa girdik. 44 günlük bir savaş oldu. Bu süreç çok zorlu geçti. Şehitler verildi gaziler oldu. Biz biliyoruz ki şehitsiz toprak alınmıyor. Her zaman söylediğimiz bir şey var. Bize hiç kimse bu toprakları altın tepside sunmadı. Toprağınızı düşmandan geri alabilmek için savaşmalısınız. Azerbaycan da Karabağ’da bunun haklı mücadelesini verdi. Şehitlerimizin canı pahasına, gazilerimizin kanı pahasına ordumuzun gücüyle ve Türkiye’nin de destekleri ile Azerbaycan bu savaşı kazandı. Bu süreci ben de yakından takip ettim. Savaş alanına bizzat gittim. Devletimizin verdiği görevle konser verdim. Gördüm ki şehirlerimizden geriye hiçbir şey kalmamış. Her yeri tarumar etmişler. Düzeltilmesi çok senelerimizi alacak. Ama biz biliyoruz ki ne olursa olsun o topraklar bizim. İyi güler bizi bekliyor. Buna inanıyoruz. Nitekim şehitlerimiz öylesine kan dökmedi. İnanarak döktüler.

14-3-1200x800.jpg

DEVLETİMİZ BANA BİNBAŞI RÜTBESİ VERDİ

**Orduya moral verme adına çalışmalarınızı biliyoruz. Hatta Azerbaycan ordusunda size verilmiş bir rütbe de var. Bu konu hakkında ne hissediyorsunuz?

-Evet şu an binbaşı rütbem var. Devletim bana bir teklif sundu. Seni görevlendirelim dediler. Bu benim için bir onurdur. Zaten yüreğimde taşıdığım üniformayı giymek ayrı bir gurur benim için. Askerimize moral vermek adına da birçok çalışma yaptım. Ben aslında 2000 yılında böyle bir görev üstlendim. Sanatçılık benim gönül işim. Sanatçı olarak konserlere gidiyorum para kazanıyorum belki. Ama benim bir sorumluluğum var. Ekibimle birlikte sınırlara gittik. Ordumuza moral olacak çalışmalar yaptık. O dönem İlker Başbuğ ile de görüşme yapmıştık. İlker Başbuğ, Azerbaycan’a geldiğinde beni dinlemeye gelmişti. Ben de orada bir arzumu söyledim. Dedim ki ben burada zaten askerlerimize konserler veriyorum. Türkiye de bizim yurdumuz. Mehmetçik de bizim askerimiz. Türkiye’de de konser vermek istiyorum dedim. O da kabul etti. Ekibimle beni Türkiye’ye davet etti. 2008 yılında Türkiye’de ilk konserlerimi verdim. Şırnak, Diyarbakır, Hakkari, Siirt gibi illerde konser verdim. Ardından Hulusi Akar zamanında da çeşitli konserler verdim.

MÜZİK DE BİR SİLAHTIR

**Genellikle tarihi olaylara dayanan ve derin anlamları olan eserler seslendirmektesiniz. Bu durumun özel bir nedeni var mı?

-Tabi ki var. Şanlı bir tarihe sahibiz. Elbette bizler de sanatçı olarak bu tarihi sahnelerde haykıracağız. Bizim sesimiz ne kadar gür çıkarsa, heyecanımız ne kadar yüksek olursa düşmanlarımıza o kadar tedirginlik veririz. Bununla birlikte eserlerimize de topraklarımız gibi sahip çıkacağız. Farkında olmalıyız ki bu eserler bizim mirasımız. Ayrıca ben müziğin de bir silah olduğunu düşünüyorum. Milletler uluslarası arenalarda birçok şey ile savaşır. Kültürün bir parçası olan müzik de bir silahtır. Ben de vatanımın savunmasını bu şekilde yapmaktayım. Mesela size bir eserin hikayesinden bahsedeyim. Birçoklarınız dinlemiştir Dağlar Kızı Reyhan eserini. Hiç düşündünüz mü bu eserin hikayesini? 1918 yılında Ermeniler ve Ruslar Azerbaycan'a işgal için girerler. 60 bine yakın insanımızı katlederler, soykırım yaparlar. Bu esnada düğün yapan bir çift vardır. İşgalciler düğünü basar ve damadı öldürür. Ardından gelini kaçırırlar. Gelinin adı Reyhan'dır. Fakat Reyhan bir yolunu bulur ve işgalcilerin elinden kurtulur. Dağa kaçar ve bir grup toplar. İşgalcilerle büyük mücadelelere girerler. Milli mücadelede birçok kadın kahraman görüyoruz. Bizim kadın kahramanlarımız bitmez. Reyhan Hanım da Azerbaycan'ın kadın kahramanlarından. Biz Reyhan Hanımı Dağlar Kızı Reyhan eserinden biliriz, tanırız. Bu örnekte gördüğümüz gibi tarihi anlamları olan eserleri seslendirmem bu mirasa, kültüre ve şanlı tarihe sahip çıkmak istememdendir. Bizler bir eseri söylerken veya dinlerken tarihimize de sahip çıkmalıyız. Bilinçli bir şekilde dinlemeli ve söylemeliyiz bu eserleri. Bu şanlı tarihi insanlara anlatmalıyız ki bizden sonra gelen çocuklarımız da bu bilinçle yetişsin.

MÜZİK İNSANLARI HEDEFE GÖTÜRÜR

**Son olarak müziğin insanlarda nasıl bir etki bıraktığını düşünüyorsunuz?

-Şöyle söyleyeyim: Öz kültürümüze baktığımızda mehteran olgusunu görüyoruz. Askerler savaşa giderken önlerindeki mehteran coşku verirmiş. İnsanları hedefe götüren bir güftedir müzik. Bir sanatçı da yaptığı çalışma ile insanlara bunu hissettirmeli. Bir sanatçı şahsiyet olarak, yaşadığı hayat tarzı ve kişiliği olarak, duruşu olarak vahdet taşımalı. Kişi gerçekten inanarak müziği söylediğinde çok büyük bir enerjiye sahip olur. İşte o enerjiyi de karşıya verdiğinde ortaya çok büyük bir kuvvet doğuyor. Kısacası birlikten kuvvet doğuyor. İşte müzik bize bu kuvveti veriyor.

RÖPORTAJ: EYYÜB KARAKUZU

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.