20. yılında 28 Şubat

20. yılında 28 Şubat

28 Şubat 1997'de gerçekleşen post-modern darbenin üzerinden 20 yıl geçti. Asker, sivil ve medyanın desteği ile yapılan darbenin sorumluları ise ülkeye verdikleri zararın hesabını vermedi. 28 Şubat davasında tutuklu sanık kalmadı

Türkiye'de sosyal ve ekonomik alanda büyük yaralar açan 28 Şubat post-modern darbesinin üzerinden 20 yıl geçti. 1997 yılında “İrtica geliyor” yaygarasıyla ve o dönemki kartel medyasının desteğiyle gerçekleştirilen 28 Şubat darbesi büyümekte olan Türk ekonomisine, Anadolu sermayesine ve inançlı insanlara büyük bir darbe vurdu. Halkın desteği ile seçilmiş ktidarı alaşağı etme girişimi sonucunda 8 yıllık zorunlu eğitimle birlikte imam-hatip liselerinin ve meslek liselerinin orta kısmı kapatıldı. Üniversiteye giriş sınavlarında imam-hatip ve meslek lisesi öğrencilerine kat sayısı uygulandı. Başörtülü öğrencilerin üniversitelere girişleri yasaklandı. 28 Şubat süreciyle birlikte Konya'da ve Anadolu'nun şehirlerinde hızla büyüyen “Anadolu Kaplanları'nın da önü kesilmiş oldu. Bin yıl süreceği iddia edilen süreç kimilerine göre son bulsa da 28 Şubat'ın açtığı yaralar hala kapanmadı. 28 Şubat’ta asker 'demokrasiye balans ayarı' çekerken  'Devlet elden gidiyor, irtica her yeri ele geçiriyor' yaygarası ile Yüksek yargının başını çektiği Ankara bürokrasisi ve medyanın öncülüğündeki İstanbul sermayesi postmodern darbeyi gerçekleştirdi. 28 Şubat sonrası  "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçlarından görülen davada ise yaklaşık 90 duruşma yapılırken tutuklu sanık kalmadı.

MEDYA VE STK’LAR DESTEK VERDİ

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da 28 Şubat’ın yıldönümünde yaptığı açıklamada 28 Şubat’ın aslında post modern darbe diye tarif edilen demokrasiye bir müdahale olduğunu belirterek, “Sermayenin etkisinde kalan medya, STK’lar, yüksek yargı ve ordu bunun içerisinde yer aldı. Üzücü bir şey. Ordumuzun bu iş içinde yer alması, yargı mensuplarının ise kendilerini yönetmeye çalışan asker önünde el pençe divan durması kabul edilebilir bir şey değil, üzücü. O dönemde yapılan yanlışlıklar bugün de tekrar etmemeli. Biz birtakım düşünce kuruluşlarının etkisinde kaldım veya zulmettilerse öcümüzü almak için biz de onlara zulmedemeyiz. İşkenceyi şahıs da yapsa devlet de yapsa suçtur. 28 Şubat’ta zulüm gördük diye bugün de o yapanlara zulmedemeyiz. Böyle bir davranış huzur getirmez. Bu dönemde hükümetin barış ortamını sağlaması için çaba sarf etmesi lazım. Fakat maalesef kutuplaşmayı kendi menfaatlerinde gördükleri için körüklüyorlar. Bu doğru değil. Kutuplaşma ülkeye zarar verir. İleride insanlar birbirlerini katledecek şekilde şiddete meyledebilirler” şeklinde konuştu.

MAĞDUR ÖĞRENCELERE HAKLARI VERİLSİN

“28 Şubat post modern darbesi neticesinde okullarını bırakmak zorunda kalan öğrenciler de 28 Şubat Öğrenci Derneği isminde bir dernek kurarak haklarını arıyor. Dernek üyelerinden ve 28 Şubat mağdurlarından Emine İlyas, 28 Şubat döneminde pek çok hakkın ellerinden alındığını belirterek, “Okullarımızı bırakmak zorunda kaldık. O dönem okullara dünyalık için gitmiyorduk, sonra da hiçbir dünyalık talebimiz olmadı. Sadece elimizden alınan hakların iadesini istiyoruz” dedi.

Kendileri gibi 520 kişilik 28 Şubat mağdurunun atama beklediğini ifade eden İlyas, şöyle konuştu: “4 yıllık fakülteyi 17 yılda bitirdik. Okula dönüş imkanı verildi ama o dönem alınan haklarımızın çoğu verilmedi. Geçen yıllara rağmen, yeni mezun gibi değerlendirilmeye tabi tutuluyoruz. O dönem mezun olsaydık devlette sınavsız iş bulabiliyorduk. KPSS yoktu. Şimdi ailemiz var, çocuklarımız var. Zor şartlarda sınavlarda yüksek puanlar alsak da pek çok sıra bekleyen genç ile yarışmak durumunda bırakıldık. Mağdurlardan Belkız Bilen de 28 Şubat’ta yaşadıkları tramvayı atlatamadıklarını belirterek, şu ifadelere yer verdi: “Yetkililerle görüştük, haklı olduğumuzu ve yardımcı olacaklarını söylediler. O dönem okullarımızı bırakmak zorunda kaldık. Mezun olsaydık, çok rahat şartlarda devlette bur kuruma yerleşebiliyorduk. Amacımızı memurluğa yerleşmek değil, bu haksızlığın giderilmesidir. Dershanelerin kapatılması sonrası açıkta kalan öğretmenlere uygulanan kolaylık bizlere de uygulansın. 28 Şubat mağduru öğrencilere sınavsız atama yapılsın.” 

OLAYLARLA 28 ŞUBAT SÜRECİ

ARALIK 1995  Refah Partisi sandıktan birinci çıktı. Milli Görüş'ün lideri Necmettin Erbakan sandıktan zaferle çıkmış, yüzde 21 oyla Meclis'teki 550 sandalyenin 158'ini kazandı. Güvenoyu için yeterli milletvekili sayısı olmadığı için Mesut Yılmaz hükümeti kurdu ama sadece 3 ay sürdü.

HAZİRAN 1996  Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi koalisyonunun oluşturduğu 54. Türkiye Hükümeti kuruldu.

AĞUSTOS 1996 Cuntacıların huzursuz olduklarının ilk sinyali YAŞ'ta belirmeye başladı. Erbakan'ın YAŞ üyelerine verdiği yemekte Oramiral Güven Erkaya'nın garsona 'bana rakı getirin evladım' demesi gazete manşetlerine taşındı. Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen ile Yargıtay Başkanı Müfit Utku, adli yıl açılışındaki konuşmalarında şeriat ve laikliği gündeme taşıdılar. TÜSİAD, erken seçim talebini dile getirdi.

EKİM 1996 Necmettin Erbakan'ın önce İran gezisi ardından Mısır, Libya ve Nijerya üçlüsüne yaptığı ziyaret eleştirilmeye başlandı. Hatta Libya gezisi için mecliste Erbakan hakkında gensoru verildi ancak kabul görmedi. Meydana çıkan Aczimendilerle işin boyutu başka yöne kaydırıldı. 2 ay sonra da Fadime Şahin olayı patlak verdi. Medyada bu olay günlerce tartışılırken dindar insanlar töhmet altında bırakıldı. Sonrasında ise sahte şeyh Ali Kalkancı televizyonlara çıktı.

KASIM 1996 Meydana gelen Susurluk kazası ve Erbakan'ın bu olay için 'fasa fiso' demesi kendisini siyasi anlamda etkiledi. Bu olayın ardından İçişleri Bakanı Mehmet Ağar istifa etti, yerine Meral Akşener getirildi.

ARALIK 1996 Ankara DGM savcısı Nuh Mete Yüksel, Başbakan Erbakan, Çalışma Bakanı Necati Çelik ile bazı milletvekilleri hakkında suç duyurusuna bulundu. Toplanan Rektörler komitesi yayınladığı deklarasyonda, hükümete susurluk ve basına baskı konusunda sert uyarılarda bulundu. Deklarasyonu YÖK Başkanı Kemal Gürüz okudu. Oluşan kaygan siyasi zeminde DYP'li bazı vekiller istifa ederek Hüsamettin Cindoruk Liderliğinde Demokratik Türkiye Partisini Kurdu.

OCAK 1997 "Meşhur İftar" yemeği gerçekleşti. Başbakan Necmettin Erbakan, 11 Ocak 1997 Cumartesi günü, Başbakanlık Konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği verdi. Medyada da art arda çıkan kışkırtıcı haberler üzerine yüksek rütbeli subaylar Gölcük'te irtica toplantısı gerçekleştirdi. Sincan Belediyesi'nin düzenlediği ve İran Büyükelçisi Ali Rıza Bugheri'nin de katıldığı Kudüs Gecesi düzenlendi. Gecede sahneye konulan "Cihat" oyunu manşetlere taşındı. Ertesi gün önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Siyasi Partiler Kanununa aykırı davrandığı için RP'yi uyardı. Ardından dönemin başsavcısı Vural Savaş Erbakan'ın ülkeyi iç savaşa sürüklediğini ileri sürdü.

ŞUBAT 1997 Sincan'da askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya 'irtica, PKK'dan daha tehlikeli' dedi. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz "Türkiye kaosa gidiyor. Güçbirliği yapmaya hazırız."açıklaması yaparken, Cindoruk "RP düzeni silahla değiştirecek" beyanını verdi. Ankara'da Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü yapıldı. Tarih 28 Subat 1997; En uzun Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından Başbakan Necmetin Erbakan'a yapılan baskılar iyice arttı. O MGK'da "bin yıl sürecek" denilen süreç için önemli bir viraj dönülüyordu. Alınan karalar hükümete bidirildi, laiklik konusunda yasaların uygulanması istendi.

MART 1997 Başbakan Erbakan, MGK kararları yumuşatılmazsa imzalamayacağını söyledi ve imzalamadı. 5 günlük direncin ardından Başbakan Necmettin Erbakan stratejik bir hamle ile kararları imzalamayarak sadece ön yazıyı imzaladı. Kararlar imzalanmasa da MGK kararlarını uygulama komitesi kurularak ülke çapında irticacı avı başlatıldı.

MAYIS 1997 Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, ''Ülkeyi iç savaşa sürüklediğini'' söyleyerek, RP'nin kapatılması için dava açtı. Olayları fişlemeler takip etti. Akademisyenler, subaylar ve yöneticiler görevlerinden uzaklaştırıldı. Meslek liselerinin ortaokul kısımları kapandı. Bazı öğrencilerin üniversitelere girişi, katsayı uygulaması ile engellendi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.