Ziya Hoca başarılıymış!

Recep Çınar
Daha önce de yazdım, çizdim, söyledim…
İstanbul takımlarını günahım kadar sevmem…
Özellikle de Fenerbahçe’yi…
Bu takıma öfkem  yıllar öncesine dayanıyor…
Diğerlerine de…
Fenerbahçe’ye “şaşı” bakan ben, cumartesi günü bu takımın kazanması için dua ettim, düşünebiliyor musunuz?
Sarı-Lacivertli takımın Sivasspor ile oynadığı maçta 90 dakika Fenerbahçeli oldum… 77. dakikada Alex topun başına geçince, “bu iş tamam” dedim yanımdaki arkadaşlara… Top filelere, ben de tavana yapıştım…
Fenerbahçe’nin golüne deli gibi sevindim…
Fenerbahçe’yi sevdiğimden mi?
Asla…
Konyaspor’un istikrarsızlığı bizi başka takımları tutmaya, o takımların kazanması için dualar ettirmeye zorladı…
Ne garip değil mi?
Eskiden koca hafta sadece Konyaspor’a konsontre olur, onu yaşar, bir sonraki maça kadar da onu konuşurduk… Şimdi başkalarının başarısızlığından beslenip, medet umar hale geldik… Ancak başkalarının başarısızlığı ile beslenme niyeti devam edecekse Konyaspor, o zaman yandı gülüm keten helva…
Umarım ikinci yarıda kendi başımızı kendimiz kaşırız…
xxx
Galatasaray maçına gelince…
Sarı Kırmızılılar, iç sahadaki 2-0’lık Gençlerbirliği maçında yaşadığı travmanın izleriyle geldi Konya’ya… Şampiyonluktan uzaklaşmakla kalmayıp, yaşanan sahaiçi ve sahadışı olaylar nedeniyle de ciddi bir imaj kaybına uğradılar…
Sıfır moral ve eksik bir kadroyla çıktılar Konyaspor karşısına…  Bu şartlarda düz mantık şöyle der; Böyle bir takımı yenemiyorsan yenilmeyeceksin…
Yukarıda Allah var…
Galatasaray bırakın 3 puanı 1 puanı bile hak etmedi dünkü maçta…
Peki Konyaspor bu oyun mantalitesi ile galibiyeti hak etti mi?
Kesinlikle hayır…
Futbolda puan almak için topu dik oynayacaksın… Sürekli kaleci Gökhan ve kenar adamları ile al gülüm ver gülüm yaparsan, elin oğlu sana arifeyi gösterir, bayramı da kendisi yapar…
Aynen Galatasaray’ın yaptığı gibi…
Sezonun en kötü iki takımının mücadelesi atanın üstüne yatacağı bir maç oldu… Ne Konyaspor ne de Galatasaray birbirlerine oyun anlamında üstünlük kuramadılar… Ama konuk takım öne geçtikten sonra net pozisyonlar buldu…
Kazanan kötünün iyisi oldu…
Bir önceki yazım da ‘Galatasaray maçının sonucu ne olursa olsun, süper lig tarihinin en kötü ilk yarısını tamamlayacak Konyaspor’ demiştim…
Konyaspor bu maçı kazanmış olsaydı da düşüncem de bir değişiklik olmayacaktı… Kim ne derse desin, Konyaspor’a tarihinin en acı günlerini yaşatıyor Bahattin Karapınar-Ziya Doğan ikilisi…
Yalakaları da cabası…
10 kişilik Sivasspor’dan puan alamıyorsan, ne “yivi” ne “seti” kalmış Galatasaray’a evinde yeniliyorsan, soruyorum bu takım bu lige nasıl tutunacak?
Nasıl?
Ziya Doğan’ın bu futbol aklıyla mı?
Maçtan sonra yaptığı değerlendirmeye bir bakar mısınız… “Bu takım bu şartlarda çok büyük puan aldı. Bence bu hayal kırıklığı değil, başarı” demiş…
Şaka gibi…
Ve devam etmiş…
“Biz ligden kopmazsak Konyaspor’a bir şey olmaz demiştik. Ligden kopmadık. Düşme hattının üzerine çıkabilirdik ama fırsatları değerlendiremedik” diyerek de sözlerini noktalamış…
Hocaaaa…
Hangi fırsatları yahu…
Kaç tane pozisyonun var, kötü Galatasaray önünde?
Komikleşme yahu…
Kabul et artık…
Başarısızsın…
Hala armudun sapı, üzümün çöpü mazeretleri geçer akçe değil bilesin…
Mesele şu…
Konyaspor “kabus” gibi bir ilk yarıyı geride bıraktı… Umarım ikinci yarı da yapılacak takviyelerle bu takım bu lige tutunur…
Ancak şunu da unutmamalıyız…
Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz…
Kaos içinde bir ilk yarı geçirir, ileriye dönük planlar yapmazsanız, sadece kendi çıkarlarınız doğrultusunda hareket ederseniz sonuç ikinci yarıda da ilk yarıdan farklı olmaz…