Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Konya Şube Başkanı Durmuş Ali Kara, Madleen gemisine yapılan saldırıyı “uluslararası hukuka aykırı ve insanlık onuruna karşı alçakça bir eylem” olarak nitelendirdi. Kara, bu mücadelenin zulme karşı tüm dünyanın direnişi olduğunu vurguladı
Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Konya Şube Başkanı Durmuş Ali Kara, Madleen gemisine yapılan alçak saldırıyı sert sözlerle kınadı. Kara, “Bu olay, uluslararası hukukun hiçe sayıldığı, barbarlığın en acımasız ve utanç verici yüzünün açıkça ortaya çıktığı bir vahşettir” dedi. Gazze’ye insani yardım taşıyan, içerisinde çocuklar için ilaç, kadınlar için gıda ve yaralılar için umut bulunan geminin tamamen silahsız ve barış amaçlı olduğunu vurgulayan Kara, “İsrail bu saldırıyla bir kez daha ne kadar korkak ve zalim olduğunu tüm dünyaya ilan etmiştir” ifadelerini kullandı.
MADLEEN, ZULME KARŞI BİR BAŞKALDIRI SİMGESİ
Anadolu Gençlik Derneği Konya Şube Başkanı Durmuş Ali Kara, “Bu mücadele sadece bir yardım kampanyası değil, dünyanın zulme karşı başkaldırısıdır” diyerek, gemilerin yalnızca yük değil, ahlak, onur ve izzet taşıdığını belirtti. Kara, “Madleen bir mazlumun duasına cevap, dünyanın susmadığının haykırışıdır. Bu sesi susturmaya çalışanlara karşı bizler; ‘Siz öldürdükçe biz dirileceğiz, siz saldırdıkça biz daha çok kenetleneceğiz, siz engelledikçe biz daha çok yollara düşeceğiz’ diyoruz” ifadeleriyle kararlılıklarını dile getirdi. İsrail’in tehditlerinin artık Müslümanları geri adım attırmadığını söyleyen Kara, “Bu ümmet, şehitlerden aldığı ilhamla ayakta duruyor. Madleen gemisine yapılan saldırı, Kudüs sevdasını yüreğimizden sökemez. Gazze için attığımız her adım, sizin sonunuzu getirecek dualarla örülüyor” ifadelerini kullandı.
ARTIK YETER DAHA NE KADAR SUSACAKSINIZ?
Anadolu Gençlik Derneği Konya Şube Başkanı, İslam ülkelerinin yöneticilerine de seslenerek, “Artık yeter! Ne kadar susacaksınız? Susmak zalimin cesaretini artırır, mazlumun umudunu kırar” diye tepki gösterdi. Kara, “Tarihte özgürlük hareketlerini başlatanlar saraylar değil sokaktaki halk oldu. Bugün de Gazze’nin kurtuluşu halkların direnişiyle gerçekleşecek. Yönetimler susabilir ama halk susmamalı” dedi. Son olarak, yaklaşan Mısır yürüyüşüne vurgu yapan Durmuş Ali Kara, “Bu yürüyüş korkuyu aşma, ümmetin yeniden sahneye çıkış yürüyüşüdür. Orada atılacak her adım zalimi titretecek, açılacak pankartlar ümmetin uyanışını haykıracak. Anadolu Gençlik Derneği olarak yalnızca kınamakla kalmayacağız; sahada, sokakta, kürsüde, kalemimizle, dilimizle Filistin’in yanındayız. Yeniden gemilere bineceğiz, yolları aşacağız, denizleri geçeceğiz. Zafer inananların olacaktır” dedi.
MADLEEN’İN HİKAYESİ
Madleen yola çıkarken yükü sadece insani yardım değil, aynı zamanda insanlığın onuruydu. 1 Haziran'da İtalya'nın Sicilya adasındaki Katanya limanından hareket eden geminin, yaklaşık 2 bin kilometrelik bir yolculuğun ardından Gazze'ye ulaşması bekleniyordu. Gemi, İsrail'in tüm tehditlerine rağmen yoluna devam etti ancak İsrail, gemiyi gece saatlerinde durdurarak, içerisindeki 12 kişiyi rehin alınırken, tüm dünya Gazze’ye ulaşamayan bu vicdan seferini konuşuyor. Gözler şimdi bu sembol haline gelen isme çevrildi: Madleen neyi anlatıyor?
Madleen Kullab, Gazze kıyılarında abluka altında balıkçılık yapan tek kadın. Babasının vefatının ardından ailesine bakma sorumluluğunu üstleniyor ve geçimlerini sağlamak için denize açılmaya başlıyor. Madleen’e, 19 yaşındayken şu soru yöneltiliyor: “Abluka olmasaydı ne yapardın? Gazze’den ayrılır mıydın?” Cevabı ise son derece net ve kararlı: “Hayır, burada kalırdım. Filistin benim yuvam. Bu sular bize ait.” Ardından Madleen'in mücadelesi milyonlarca insan tarafından öğreniliyor. Son olarak Gazze'ye yönelik ablukayı kırmak bölgeye aylardır gitmeyen yardımı ulaştırmak isteyen aktivistler yola çıktıkları gemiye onun adını veriyor. Onunla röportaj yapan Charlie Andreasson, Madleen Kullab’ı şöyle tanımlıyor: “Onu birden fazla kez orada, limanın ucunda dururken gördüm; limandaki teknelere, sonra da ufka doğru bakarken. Ve bir anlığına, kendimi gördüm onda: Çocukken bisikletime atlayıp limana gittiğimde, iskelede durup uzun uzun, ufkun ötesine giden tekneleri izler, o çizginin ötesinde ne olduğunu merak ederdim. Kendi kendime, acaba o da aynısını mı yapıyor, diye sordum. Ama o bir çocuk değil, genç bir yetişkin kadın. Güçlü bir kadın.”