Yetenek zor keşfediliyor

Prof. Dr. Hüseyin Elmas, “Sanat dallarının çok çeşitli olması, farklı eserlerin ortaya konulmasına zemin hazırlıyor. Bu çeşitliliğin içinde birçok yetenek Anadolu'da Batı'ya göre daha zor keşif ediliyor” dedi

ESERLER KÖPRÜ GÖREVİ GÖRÜYOR

Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Elmas, Konya, sanat ve fakülte çalışmaları hakkında önemli bilgiler verdi. Elmas, “Konya, bir kültür şehridir. Bizler geçmiş ile gelecek arasında bir bağ kurarak, gelecek nesillere daha sağlam temelli sanat aktarımı yapmalıyız. Çünkü ürettiğimiz eserler geçmiş ile gelecek arasında bir köprüdür” sözlerini kullandı

SANAT DOĞANIN İÇİNDE BULUNUYOR

Uzun yıllar gerek yurt içinde gerek yurt dışında birçok yeri gezen ve farklı sanat dallarında eserler ortaya koyan Elmas, “Sanat insanın kendini kitlesine ifade etme biçimidir. Bu bir güzelliktir. Biçim vermedir. Ve bu bütün sanat dallarının ortak noktasıdır. Sanat doğanın içindedir. Sanatçı bunu oradan çıkarabilendir. Sanatçı gezmelidir. Okumalı ve izlemelidir. Bilinç altında olanı gün yüzüne çıkarmalıdır.

TOPRAKTAN HEYKELLER YAPARDIM

**Çocukluk ve gençlik dönemlerinizden biraz bahseder misiniz? Şu an ki konumda olmanızda bu dönemlerin etkisi ne boyuttadır?

-Her insanın çocukluk döneminde sanata az veya çok ilgisi vardır. Bu arkadaş ortamındaki oyunlarda kendini belli eder. Fakat o dönemlerde bizler genellikle hangi alanda neye çok yeteneğimiz var bunun farkında olamayız. Ailelerde bu durumun pek farkında değildir. Ben çocukluğumda da yetenekliydim. Arkadaşlarımız ile oyunlar oynarken oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Hepimiz farklı farklı şeyler yapardık. Ben arkadaşlarımdan farklı olarak yumuşak toprağı yoğurarak heykeller ve şekiller yapardım. Bu yeteneğimi lise çağlarında fark etmeye başladım. Daha sonra Anadolu'nun ücra bir köşesi Anamur'dan Türkiye'nin başkenti Ankara'ya üniversite eğitimi için gittim. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim İş Eğitimi bölümünü kazandım. Şunu ifade etmeliyim ki; Üniversitede güzel zamanlarım geçti. Sonuç olarak okuduğumuz bölüm sosyal olmayı gerektiriyordu. Arkadaşlarımız arasında çok güzel bir ilişki vardı. Ve okuduğumuz bölüm, yaptığımız arkadaşlıklar herkesin imrendiği bir konuydu. Bu bizi diğer kişilerden farklı kılmaya yetiyordu.

SANATÇI ÇOK GEZMELİ

**Size göre sanat kavramı neyi ifade etmektedir? Kimlere sanatçı denilebilir? Sanat eseri üretirken duygu yoğunluğu şart mıdır? Sizi en çok hangi eser etkiledi?

-Sanat, genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram olarak nitelendirilebiliyor. Sanat insanın kendini kitlesine ifade etme biçimidir. Bu bir güzelliktir. Biçim vermedir. Ve bu bütün sanat dallarının ortak noktasıdır. Sanat doğanın içindedir. Sanatçı bunu oradan çıkarabilendir. Sanatçı gezmelidir. Okumalı ve izlemelidir. Bilinç altında olanı gün yüzüne çıkarmalıdır. 2004-2005 yıllarında Malatya'ya bir organizasyon münasebeti ile gitmiştim. Malatya Ulu Camisini gördüm. Bu caminin kubbesi çok hoşuma gitti. Bu kubbe üzerinde tuğlaların oluşturduğu ritm ve süsleme bana ayrı bir haz verdi. O günden sonra kubbe çalışmaları üzerinde durdum. Resmi herkes yapabilir. Önemli olan karşınızdaki kitlenin sizden ne beklediği ve sizin onlara ne aktarabildiğinizdir. Algıladığımız değerler, zihnimizde birleşerek soyut bir yargı ile amaçlanan sonuca varılır. Yani üretilen bir değere güzel veya çirkin diyebilmek için, güzele neden güzel çirkine neden çirkin dediğimizi anlamlandırmamız lazım. Güzellik göreceli bir kavramdır. Bunun haricinde herkes sanatçı olduğunu da iddia edebilir. Fakat önemli bir nokta vardır. O da işin içine duyguyu katmaktır. Çünkü duygusuz ortaya koyulan bir eser veya resim kurudur. Haz vermez. Resme duygu ne kadar katılır ise başarılı olma oranı da bunun ile doğru orantılı olur. Bana göre gerçek sanatçıda aranması gereken niteliklerin içinde duygu olduğu kadar, sanata gösterilen sevgi ve ürettiklerini insanlar ile paylaşabilmesi çok mühimdir.

FOTOĞRAFÇILIKTA KADRO EKSİKLİĞİ VAR

**Size göre Konya halkının sanata bakış açısı hangi boyuttadır? Fakülteniz Konya'nın sanat anlayışına ne kazandırıyor? Gelecekte fakülte olarak yapmak istedikleriniz nelerdir?

-Öncelikle Konya'nın kültür başkenti olduğunu hepimiz biliyoruz. Selçuklular döneminden, kültüründen ve günümüzdeki izinden gurur ile söz edebiliriz. Fakat; günümüzde bütün bürokratlar, siyasiler basında yer alan konuşmalarında Konya, kültür şehridir vurgusu yapılıyor. Bu doğru bir tespit. Fakat geçmişimiz ile gurur duyduğumuz kadar geleceğimize de yatırım yapmak mecburiyetindeyiz. Selçuklular ve Osmanlılar döneminden sonra Konya kültürüne ne katıldığına bakmalıyız. Bizler sonraki nesillere ne aktarabiliyoruz, sanatçıların eserlerini sergileyeceği müze gerekliliğini veya yer temini ihtiyacını ne kadar giderebiliyoruz bu konularda kafa yorulmalıdır. Sadece geçmişten gelen bir kültür ile yetinmemek gerekiyor. İnsanlar Konya'ya sadece Mevlana Hz. Görmek için geliyorlar. Konya'nın kültürünü, sanatını en güzel şekilde yansıtacak eserleri bir arada bulundurabilecek kapasitede bir müze gereklidir. Burada ortaya konulan eserler Konya'da kalmıyor. Bu da işin ayrı bir boyutu. Geçmişten devralıp kültürün ve sanat anlayışının üzerine bir şeyler katarak gelecek nesillere ışık tutmalıyız. Biz bu nitelikte ülke sanatına yön verecek öğrenciler yetiştirmeyi prensip olarak görüyoruz. Fakülte olarak iddialıyız. 1999 yılında kurulan fakültemizde sekiz tane bölümümüz var. Bu süreçte yer alan sekiz bölüm fotoğrafçılık hariç aktif bir şekilde eğitimimize devam ediyoruz. Fotoğrafçılık bölümümüzde bir takım çalışmalarımız var fakat kadro eksikliği mevcut. Özel yetenek ile 220, merkezi sistem ile de 70 tane öğrencimiz ile gerek teorik gerek ise pratik gerekli bütün bilgileri dersleri görüyoruz. Sağlam bir akademik kadromuz var. Fakültemiz diğer şehir fakültelerine göre ön planda. Tercih edilme oranı her geçen yıl artış gösteriyor. Bizde sağlam arkadaş kadromuz ve uygulama alanlarımız ile en geniş imkanlara sahip olarak ülkemizde ve dünyada sanat anlamında öncü ve söz sahibi olacak öğrenciler yetiştiriyoruz.  

PROF. DR. HÜSEYİN ELMAS KİMDİR?

Elmas, 1967 yılında Mersin'in Anamur ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Daha sonra 1986 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi bölümünü bitirdi. 1990 yılında buradan mezun oldu. 1991 yılında Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi bölümüne Araştırma Görevlisi olarak başladı. 1999 yılında  aynı bölümde Yrd. Doç. Dr. ünvanını aldı. 2008 yılında doçent, 2013 yılında ise profesör ünvanını aldı. 2013 yılında Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığı görevine atandı. Hala dekan olarak görev yapıyor. Elmas evli ve iki çocuk babası.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Röportaj Haberleri