Yaman çelişki!!!

Recep Çınar
“Doğru yere yanlış zamanda geldim” demiş sevgili Fuat Yaman…  “Yanlış yere yanlış zamanda” geldim diyebilme yürekliliğini gösterebilseydi gönlümdeki “Büyük Fuat” olarak yerini daha da sağlamlaştıracaktı…
“Doğru yere yanlış zamanda geldim” diyerek “eyyam” yapmış…
Biliyorum! Yaptığım pişmiş aşa su katmak aslında… Hiç zamanı değil ama farz oldu bir kere… Doğru ile yanlışın saflarını göstermek… En azından “enayi” yerine konulmama ve işimize saygı gereği…
Mesele, sevgili hocamız Fuat Yaman…
Altay’dan gönderildiği mi, Altay’ı bıraktığı mı henüz gün ışığına çıkmayan, ancak Konyaspor yönetiminin “mal bulmuş mağribi” gibi dört elle sarıldığı Fuat Yaman’ın geliş şekli de, getiriliş şekli de külliyen yanlıştı…
Deve gibi hiçbir tarafı doğru olmayan bir futbol kulübü ve kaosun egemen olduğu bir ortama “doğru yere yanlış zamanda geldim” diyerek “eyyam” yaparsan, sana da “ağır olda molla desinler” derler sevgili Hocam…
Yaman, doğru zamanda, doğru yerde, doğru futbolcularla olmadığını itiraf etseydi, hem gözümüzde hem gönlümüzde daha da büyürdü…  Ahvale göre ahkam kesmekle hem kendine hem de futbol aklına ihanet etti…
Sorumluluk makamındaki insanların bin düşünüp bir konuşması gerekir… Hele de üzerinde “Büyük Fuat” gibi bir misyon varsa…
Yoksası mı?
İşte o feci…
Bir bumereng gibi dönüp dolaşır bulur adamı olmadık yerde… Takkeyi düşürür keli gösterir… Aynen Yaman’ın her kayıptan sonra “Bu takım süper lige çıkacak ikinci takım olacak” zevzekliğinde olduğu gibi…5 maçta alınan numunelik iki puan her şeyi anlatıyor zaten…Söylem ile icraat taban tabana zıt yani… Demek ki, kazın ayağı hiç sizin öngördüğünüz gibi değilmiş sevgili Yaman Hoca…
Armudun sapı üzümün çöpü mazeretleri, size mal bulmuş mağribi gibi sarılanların, özellikle de bu takıma gönül vermişlerin karnını doyurmadı… Keşke, projektörü biraz kendinize, daha fazlasıyla da oyuncu ve kadro yapısına çevirseydiniz de, sana olan inancımızı daha sağlam temellere oturtabilseydik…
xxx
AYRI KUTUPLAR
Fazlasıyla dikkat çekiciydi Konyaspor yönetiminden istifa eden isimler ve onların görevleri… Hep icra makamındaki insanlardı… Yani, söz ve eylem sahibi kişilerdi… Etkin yöneticilerdi… Laf olsun torba dolsun, diye yönetim içerisinde yer alanlardan değillerdi… Zaten onların gidişi ile çöküş başlamış ve kader ağlarını örmüştü…
Hilmi Kulluk ve Abbas Kılıç’tan sonra istifalar sürdü… Geride kim kaldı denecek olsa, verilecek cevabın olmadığını herkes biliyordu, ama bir türlü dillendiremiyorlardı… Hilmi Kulluk ve arkadaşları ayrıldıktan sonra Konyaspor yönetimi hukuken bitmemişti, ama şeklen bitmişti… Hep icra makamında olan isimlerin istifa etmiş olmaları bir tesadüf müydü?
Asla…
Dilleri ayrı, tarzları farklı idi…
Yönetim ve yönetme anlayışları da…
Bir tarafta Konya’nın ve Konyaspor’un kaderiyle oynayanlar, diğer tarafta ise Konya’nın “vizyon”unu ve “misyon”unu yükseltmeye çalışanlar… Kazananı olmadı işte… Kaybedeni mi? Onu ilerleyen günlerde hep birlikte göreceğiz…
Yaradan emanetini almaz ise…
Son sözüm; Bu şehir spor şehri olacaksa, yeter ki sahip çıkılsın… Yetim bırakılmasın… En önemli reklam ve tanıtım aracı göz ardı edilmesin… Şehir insanının sosyal yaşantısına gerçekten bir renk katma görevini üstlensin…
Gerisi teferruat.