YALNIZ KURANCILIK HURAFELERİ

Süleyman Küçük

Hurafe; uydurma olan, aslı esası olmayan yani esasen yalan olan hikâye ve rivayetler ve gerçekliği ispatlanmamış saçma sapan söz olarak tarif edilir.

Dini anlamda ise hurafe; İslamın aslında bulunmayan, sonradan yalan söylenerek uydurulan ve yalanlarla yaygınlaştırılmaya çalışılan, dinin aslından esasından olmadığı halde, dinin aslındanmış gibi gösterilmeye çalışılan her çeşit yalan söz, batıl inanış ve adetler manasında kullanılmaktadır.

Son zamanlarda dini konularda gemi azıya alan Kur’ancılık mezhebi mensupları da İslam Dininin aslından olmayan sonradan icat edilmiş bir takım hurafeleri yaygınlaştırmaya çalışmaktadırlar.

Kitap ve gazeteler yoluyla, özellikle de internet ortamında sosyal medyada yapılan paylaşımlarda yayılmaya çalışan Kur’ancılık mezhebinin modern hurafelerinden örnekler vereceğiz bu yazımızda.

Kur’ancıların son yıllarda süslü püslü yalanlarla gerçekmiş gibi üfürdükleri hurafelerden birincisi, Kur’anın Rasûlullah(sav) tarafından yaşadığı süre içinde mushaf haline getirilip Müslümanlara teslim edildiği hurafesidir.

Ehlisünnet inancına göre Rasulullahın(sav) hayatta olduğu dönemde Kuran bir mushaf haline getirilmeden önce, Rasulullahın(sav) gösterdiği tertip üzere Ashabı Kiram(ra) tarafından ezberlenmiş ve parçalar halinde yazılmış olmasına rağmen vahyin devam ediyor olması hasebiyle iki kapak arasında toplanmış bir mushaf haline getirilmemiştir.

Kur’an, Kur’ancılık mezhebinin modern hurafesinin tersine Hz. Ebubekir’in(ra) halifeliği döneminde Hz. Ömerin(ra) ısrarıyla, Zeyd. B. Sabitin(ra) titiz bir çalışması sonucunda cem edilip ilk defa bu günkü anlamda bir mushaf haline getirilmiştir.

Kur’ancılık mezhebi mensuplarının tam olarak aralarında bir birlik olmasa da kendi hevalarından ürettikleri ikinci hurafeleri veya daha açıkçası yalanları, Kuranın 19 diye adlandırılan saçma sapan bir sistemle korunduğu iddiasıdır.

Tevbe Suresinin son iki ayetinin Kur’an’dan olmadığı iddiasıyla bu ayetlerin reddine kadar varan bu iddia son yıllarda bayraktarları tarafından 19 korumacılığı iddiasının Kur’anın tamamını kapsamadığı itirafı üzerine yavaş yavaş mucitleri tarafından terk edilip 114 sayısına sığınılsa da, hurafeye inanan taban takımınca körü körüne savunulmaktadır.

3. yalanları ve hurafeleri ise, Kur’an ayetlerinin Rasulullah(sav) tarafından ümmetine açıklanmadığıdır.

Kur’anı açık seçik beyan olunmuş bir kitap olarak her okuyanın anlayabileceğini kabul ettikleri halde, Nahl Suresinin 44. Ayetini görmezden gelen hatta yerine göre manasını red eden veya kendi hevalarına göre tevil eden Kur’ancılık mezhebi mensupları Resulullah’ın(sav) TEBYİN görevinin olmadığı hurafesini ortaya atmışlardır.

Kur’an-ı Kerimi orijinal halinden okumaktan aciz olan ve ayetlerin ümmete açıklanması görevini Rasûlullaha(sav) bile vermeyen zamane âlimlerin, sadece kendilerinin Kur’anı mealden okuyarak anlayıp sonra da insanlara anlattıklarını iddia etmeleri, iddialarının yalan ve hurafe olduğunun en büyük delidir.

Kurancıların yaygınlaştırmaya çalıştıkları bir diğer yalan ve hurafeleri ise sahih Sünnet ve Hadislerin Rasûlullaha(sav) ait sözler olmadığıdır.

Rasulullahın(sav) ailesi(ra) ve ashabından(ra) başlamak üzere 1400 yıllık bir sürede Kur’an ve Hadis ilimleriyle az veya çok uğraşmış her insanı Rasûlullaha(sav) yalan isnad etmiş ve iftira etmiş saymak şekline dönüşen bu kötü düşünce sahipleri Rasulullahın(sav) hadislerine habis deme alçaklığını bile göstermişlerdir.

Her geçen gün sapkınlığını ve azgınlığını artıran Kur’ancılık mezhebinin burada sayacağımız son hurafesi günümüze kadar ulaşan Hadislerin Rasulullahın(sav) vefatından en az 250-300 yıl sonra yazıldığı yalanıdır.

1400 yıllık islam ilim ve kültür mirası olması bir yana dinin ikinci temel kaynağı olarak günümüze ulaşan sahih Hadislerin Rasulullahın(sav) hayatta olduğu dönemde yazılamaya başlandığının müteaddit defalar ve ayrı ayrı kişilerce ispat edilmiş olmasına rağmen hala sahih sünnet ve hadisler üzerinde şüphe uyandırmaya yönelik bu hurafe iddia sahiplerinin nasıl bir art niyet içinde olduklarının belgesidir.

Kur’ancılık mezhebi mensuplarının Sahih sünnet ve hadisleri toptan red etmek suretiyle kendi aralarında söyleyip de toplum içinde aleni olarak ifade edemedikleri asıl iddiaları “Kur’an varsa, Rasulullah(sav) teferruattır” sözü olmasın sakın?

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.