Yallılığın lüzumu yok..!

Kerem İşkan

 

Hüsnü Aşk Şairi ve Kulekapısı Mevlevîhanesi Şeyhi Galip Dede’yi bilmeyen yoktur...

***

Bir gün dergâha tuhaf giyimli bir adam gelir…

***

Galip Dede’nin huzuruna alınır…

***

Adam “Efendi Hazretleri” diye Dede’yi selamlar

***

Galip Dede, pür dikkat adamı dinleyerek; “Buyur nedir derdin?” diye sorar…

***

Pejmürdeler içindeki adam, tasavvuf lisaniyle “tecerrüt” etmek yerine, Mevlevî dergâhlarında kullanılan tabir ile Mevlevîliğe intisap edeceğini anlatmak için;

***

“Efendim müsaade buyursanız, soyunacağım.” der...

***

Şeyh Galip, adama bakar ki pelâspâreler içinde...

***

Bir ipliği çekilse bin tiresi dökülüyor...

***

Hemen Meydancı Dede’yi çağırır…

***

“Şu Can’ı giydiriverin.”der…

***

Şimdilerde siyaset yaptığını zanneden bazı aklı evvelleri izliyoruz…

***

Dervişten farkları yok…

***

Bir ipliğini çeksek bin tiresi dökülecek ama fukaranın kendinden haberi yok…

***

Ağızları ile kulakları arasında bin yıllık yol var sanki…

***

Söyledikleri lafın nereye gideceğini hesap eden yok…

***

Hoş, üst perdeden hamaset o kadar ateşlendi ki…

***

Lafı kimin söylediğine de zaten bakan yok…

***

Ama siyasete soyunduğunu zannedip, profil resimlerini başkalarına kiraya verenler

***

Beyinlerini de uzun süreli icara vermiş gibi davranıyorlar…

***

Birileri çıksa da, siyaset zannedip halkın içinde şu ulu orta soyunanları, Allah rızası için giydirse

***

Bazılarındaki, bu üslup, bu tavır bu nadanlık, bu kibir ve gubuzluk hali ilerde dönüp yine sizi vuracak…

***

Nezaket ve feraset elden bırakılmamalı…

***

Gonya tabiri ile “Yallığa hiç lüzum yok…”

***

Sizde bilirsiniz, “Gonya ne ganarayı, ne de yallıyı” hiç sevmez…

***

Bizden söylemesi