Yalanı Binek Edinmek

Sadık Küçükhemek
Araplar, yalan ve dolanla,  sahtekârlıkla işini yürüten kimselere, “Ze’amû matıyyetü’l- kezib” yani “Yalanı binek edindiler” derler. Günümüzde bu vasıftaki insanlar çok olduğu için ticaret hayatı zaman zaman sekteye uğramakta, tatsızlıklara, kavga ve hatta cinayetlere sebep olmaktadır. Bu tip insanlara emanet de teslim edilemez, edildiği takdirde hıyanet etmezse bile emaneti uzun süre kullanmaktan sahibine kesinlikle teslim etmez. Sahibi istediği zaman, ona, “Bugün vereyim, yarın vereyim” der; aslı çıkmaz, gaye oyalamak.  Sahibi tekrar istediği zaman,  “İki gün daha müsaade edersen iyi olur” diyerek alacaklıyı umutlandırır; yine aslı çıkmaz. Hülasa, emanet sahibi, yalancıdan emanetini alıncaya kadar akı ile karayı seçer.  Bu sebepten dolayı bugün yazımı bu konuya ayırdım.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.” (1) Diğer ayeti kerimede şöyle buyrulur: “Durum böyle. Her kim, Allah’ın emir ve yasaklarına saygı gösterirse, bu, Rabbinin katında kendisi için daha hayırlıdır. (Haram olduğu) size okunanların dışında kalan havyanlar size helal kılındı. O halde, pislikten, putlardan sakının; yalan sözden sakının.” (2)
Hadis-i şeriflerde ise şöyle buyrulur: “Abdullah ibni Ömer’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resul-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurur: “Müslim emin ve doğru tacir kıyamet gününde Nebilerle, sıdıklarla ve şehitlerle beraberdir.” (3) Çünkü bunlar ne güzel arkadaştırlar
Rabbimiz şöyle buyurur: “Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıdıklar, şehitler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar güzel arkadaştır!” (4)
Abdullah ibni Mesud (r.anh)’ten rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v.) şöyle buyurur: “(Sözünde, işinde) doğruluk insanı “birre” (hayra) götürür, hayırlı işler de cennete götürür. O kimsenin doğruluk şiarıdır. Nihayet bu karakteriyle sıddık vasfına müstahak olur. Yalancılık da muhakkak insanı “fücûra” (şerre) sürükler, şer de cehenneme götürür. O kimsenin yalancılık şiarıdır. Nihayet bu ( idmanlı ve profesyonel)  yalancı da Allah’ın divanında “Kezzâb” defterine yazılır. (5)
Hadis-i şerifte geçen “Birr” bütün hayırları ihtiva eden demektir. Fücur da şerre fesada meyil ve muhabbet manasına olup her türlü şer ve fesadı ihtiva eder Sıddık, çok doğrucu demektir, Halife Hz. Ebu Bekir’in lakabıdır. Kezzab ise çok yalancı demektir.
Abdullah b. Amr ibni Âs (r.anh) şöyle demiştir: “Nebiyyi Mükerrem (s.a.v.) buyurdu ki: dört şey her kimde bulunursa halis münafık olur. Her kimde bunların bir parçası bulunursa onu bırakıncaya kadar kendisinde münafıklardan bir haslet kalmış olur. Bunlar da kendisine bir şey emniyet edildiği zaman hıyanet etmek, söz söylerken yalan söylemek, söz verdiğinde sözünü tutmamak, husumet zamanında da haktan ayrılmaktır.(6)
Münafıklık ikiye ayrılır: Birincisi, itikadî münafıklık, ikincisi amelî münafıklık. İtikadî münafıklık, kalben tevhidi tasdik etmeyip dil ile ikrar eden kimseye denir. Ameli münafıklık ise mümin olduğu halde bu hadis-i şerife muhatap olmaktır. Bu kimseler bu özelliklerinden hak sahibine hakkını vererek tevbe ve istiğfar etmekle kurtulur.
Ebû  Hüreyre (r.anh)’ten rivayet edildiğine göre  Resulullah (s.av.)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Kim ki, yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, Cenab-ı Hak o kimsenin yemesini, içmesini, bırakmasına hiç kıymet vermez, iltifat buyurmaz.” (7)
Bu hadis-i şerifin şerhinde şöyle denmektedir: “Yalan, gıybet, nemime gibi afât-ı lisâniye ile cumhuru ulemaya göre oruç fasit olmazsa da oruçtan matlup olan kemal ve fazilet hâsıl olmaz.”
Hz. Aişe’  şöyle der: “Yalan ile iman bir arada bulunmaz.”  İbni ebi Şeybe de şöyle der: “İman sahibi, her hataya düşebilir, fakat hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez.”
Hz. Mekhul (r.a.)  da şöyle der: “Hayırların içinde sevabı en çabuk gelen sıla-i rahim, en çabuk cezası gelen de (meşru) hükümete isyandır. Yalan yere yemin de memleketleri harabeye çevirir.” (8)
 “Ze’amû matıyyetü’l- kezib” durumunda olan müminler, bu işin vahametini kavrayıp bir an önce tevbe etmeleri kendileri ve ülkemiz için hayırlı olur. 
---------------------------
Kaynaklar.
1- Tevbe:119
2- Hac. 30
3- en -Nisâbûri, Müstedrek, C.1, s.46
4- Nisa:69
5- Sahih-i Buhari Muhtasarı, C12, Hadis no: 1997
6- Age. C.1, hadis No: 32
7- Age.C.6,Hadis No: 902
8- Ramûz el-ehâdis,C.1, s.115 /2 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.