Sözlerin en güzeliyle başlayalım. Neml Süresi Ayet (18) de, Hz. Süleyman (as) cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordusuyla karıncalar vadisinden geçiyordu ; “ Bir karınca, Ey karıncalar, yuvalarınıza girin Süleyman ve orduları farkına varmadan sizi çiğneyip ezebilirler “. Bu sözleri işiten Hz. Süleyman (as) güldü. Saltanatına, güç ve kuvvetine imrenenlere, “ Hayır hayır benim saltanatım geçicidir ve sınırlıdır. Hâlbuki bir Müslümanın, Kelime-i Tevhit getirmesi, saadeti ise sonsuzdur ve benim saltanatımdan çok büyüktür.”
Hz. Peygamber (sav); “ Benim ümmetim dünyaya çok değer vermeye başlayınca, İslam’ın heybet ve azameti onlardan alınır. İyiliği emredip, kötülüğü sakındırmayı terk ettiklerinde, vahyin bereketinden yani Kuran-ı Kerim-i anlamaktan mahrum kalırlar “ ( İmam Suyuti )
Bu hadis adeta mucize niteliğindedir, İslam dünyasının hali malum; Lüks hayat, gökdelenler, dünyaya bitmez tükenmez hırs, insanlar iyilikten güzellikten anlamaz hale gelmiş, varsa yoksa dünya, haram da olsa mal toplama. Hayret. Biriktirdiklerini yemeden gidenlerin dünyası. Müslümanız diyoruz, Peygamberimizi (sav) sevdiğimizi iddia ediyoruz, Kuran’ın emirlerine ve Peygamberin (sav) hayatını örnek almıyoruz.
Peygamberimiz (sav) bir gün, sahabilerle otururken, bir fakir çıkageldi, açım beni doyurun dedi. Peygamberimiz (sav) evlerine haber gönderdi. Evlerinde sudan başka bir şey yoktu. Sahabiye sordu. “Bu fakiri misafir etmek isteyen var mı?” Ebu Talha (ra), ben misafir ederim Ya Resul Allah. Akşam evine götürdü. Hanımına sordu. Yiyecek ne var, çocuklar için az bir şey, o zaman çocukları uyut, kandili söndür, sofrayı getir, biz yer gibi yapalım misafiri doysun. Öyle de yaptılar Bu sahabinin cömert halini, Cebrail (as) Peygamberimize (sav) bildirdi. Sabah Ebu Talha (ra) mescide gelince, o anlatmadan Peygamberimiz (sav) “ Akşamki yaptıklarınızdan Allah (cc) razı oldu “ buyurdular.
Peygamberin (sav) ve ashabın hali, bir de bizim bugünkü halimiz. Mukayese size ait olsun.
Hz. Mevlana (ra) dünyayı tarif ederken; “ Dünya, Allah’tan (cc) gafil olmaktır. Yoksa para, mal, mülk, evlat sahibi olmak değildir. Seni oyalayıp Allah’tan (cc) gafil kılan ne varsa, senin dünyan o dur.”
İmam Gazali (ra) ; “ Dünyada misafir olduğunu unutma. Unutursan ayrılırken zorluk çekersin. Zorluk çekmemek için ahirete gideceğini ve de hesap vereceğini unutma “
Sana verilen her şey emanet. Mal, mülk, eş, evlat. Zamanı gelince, onların hepsinden ayrılacaksın Unutma ki bir gün tabutta taşıdığın kimsenin, yerinde sen olacaksın. Seni de birileri kabre taşıyacak
Dünya yaratıldığından beri hep öyle oldu. Bundan sonra da öyle olacak. Allah’ın (cc) emir ve hükmü budur. Bu hüküm değişmez.
Mevlana Halidi Bağdadi (ra) hz.lerinin halifesi, Abdülaziz Bekkini (ra) imamlıktan aldığı maaşı fakirlere dağıtır, çarşıdan ip alır, evde çorap örer, pazarda satar, geçimini, temin ederdi. Meyve sebze artıklarını toplar, evdeki keçilerini onlarla besler. Yani el emeğiyle geçinirdi. Peygamberi bir ahlakla yaşamaya gayret ederdi. Bilmem hangi örnekleri yazıp anlatmak gerekir. Bu yazdıklarım, önce nefsime ağır gelir, tabi sizlerin nefsine de. Onun için nefse ağır geldiğine göre, yolumuzun doğru olduğu anlaşılır.
Zaman zaman kabirleri ziyaret ederek, dünyanın fani olduğunu hatırlayın.
Aziz Mahmut Hüdai (ra) Hz.leri dünyayı tarif ederken şöyle söyler;
“Yürü ey vefasız yürü- sensin hod bir köhne karı- nice yüz bin erden- geri kalan dünya değil misin ?“
Allah’a (cc) emanet olun. Hoşça kalın.