Vurun konuşturmayın…!

Kerem İşkan

Laz’ın biri Kayserili’nin ahırına girer…

***

“Sana nereli olduğunu söylesem bana ne verirsin?

***

Kayserili bu kendi ayağı ile gelen kısmete gülerek; “Sana bir koyun veririm” der…

***

Laz heyecanla;  “Sen Kayserilisin” der…

***

Laz kazanmanın mutluluğu ve coşkusuyla, Kayserili’nin sürüsünden bir koyun seçmiş…

***

Tam çıkarken Kayserili Laza seslenir; “Dur, bende senin nereli olduğunu bilirsem koyunumu geriverir üstüne de bindiğin atı verir misin?” der...

***

Laz da şivesini belli etmeden “Taman” der…

***

Kayserili biraz düşünür gibi yaptıktan sonra; “Sen Lazsın” der...  

***

Laz’ın gözleri heyecandan yuvalarından fırlayarak; “Uyiii konuşmamdan anladun deyil mu?”

***

Kayserili gülerek;  “Hayır, o kadar koyunun içinden koyun diye benim köpeği aldın da, oradan bildim.”

***

Türkiye talihsiz bir dönem yaşıyor…

***

Kazanma hırsı ile girdiğimiz her mecradan “aldatılıp” dönüyoruz…

***

Tercihlerimizin yanlış olabileceğini hiç düşünmeden, fıkradaki LAZ gibi kayıplarımızı kolaycılığa kaçarak, aldatanların(!) ŞEYTANLIKLARINA yıkıp geçiyoruz…

***

Özeleştiriye kapalı, yanlışlarımızı sorgulayanları HAİN ilan ederek, hatalarımızı HAMASET ile kapatmaya çalışıyoruz… Düşündüğünü söyleyemeyen bir toplumda kimlik ve kişilik nasıl oluşacak?

***

 "Vurun, konuşturmayın" kampanyaları mahalle baskısı niteliğinde yaftalamalar, kendileri gibi düşünmeyenleri suçlamak ve kamuoyu önünde mahkûm etmek için; "Satılmış... Hain... Çağdışı... Gerici..." sloganlarıyla sosyal alanda psikolojik linç…

***

Etrafımızdaki coğrafyaya dönüp bir bakın, bu haleti ruhiye devam ettiği sürece, koyun diye ilerde bizi ısırmaları muhakkak İTLERİ etrafımıza toplamaya devam edeceğiz…

***

Korkumuz, altımızdan atımızı alanlar Üsküdar’ın taa ötesine geçecek…