Vergi

Şevki Çobanoğlu

Vergi, kamu menfaat ve işlerini tanzim etmek için fertlere yüklenen bir mükellefiyettir.

“Vergi toplamanın gereği” konusunda devletler ve ekonomik sistemler arasında bir ittifak vardır. Ancak ekonomik sistemler arasındaki fark, bu verginin nasıl ve nereden alınacağı konusunda ortaya çıkmaktadır.

Vergi toplamada iki görüş vardır.

1- Verginin gelirden alınması

2- Verginin servetten, üretimden ve ticaret mallarından alınması

Faizci kapitalist sistemde vergi gelirden alınmaktadır. Verginin gelirden alınması ve kapitalist düzenin temelini teşkil eden faizin masrafa yazılması, zaman içinde servetin belirli ellerde toplanmasına ve tekelleşmeye sebep olmaktadır. Bunun sonucu olarak “Zengin daha zengin, fakir daha fakir” olmakta, zulüm, dengesizlik, ahlâksızlık ve anarşi toplumu kuşatmaktadır.

Faizci kapitalist düzende devlet, haksız olarak vatandaşı ezmektedir. Gelişmeyi önleyerek, gelir dağılımını bozmakta, sömürü çarkı ile zulüm yapılmaktadır. Bu nedenle çeşitli isimler altında alınmakta olan vergiler, fonlar ve kesintiler tamamen haksızdır ve hepsinin kaldırılması gerekir.

Bugün cari (geçerli) olan vergi sisteminde vergi gelirden alınmaktadır. “Kârdan vergi alacağım” deyince, mükellefe kâr marjını artıracağını teklif ediyorsunuz demektir.

İşçiden, ücretliden vergi alınacak olursa bu vergi yine vatandaştan çıkacaktır. Ücretliden vergi almak demek, malın maliyetini artırmak demektir. Çünkü teşebbüs sahibi, işçiye ödediği vergiyi masraf olarak malın maliyetine eklemektedir. Böylece malın maliyeti yüksek olmaktadır. Halbuki ücretliden vergi alınmasa, malın maliyeti düşer ve mal ucuz olur. Bu bakımdan vergi gücü olandan ve servetten alınmalıdır. Adil vergi sisteminin esası budur.

Adil Ekonomik Düzen’de; vergi, servetten, üretimden ve ticaret mallarından alınmaktadır. Devlet, toprağın, madenlerin, ormanların ve meraların sahibidir. Bunlardan çeşitli şekillerde yararlananlar, devletin payını hak ölçüsüne göre ödemek durumundadır.

KÂR VE FAİZ

Kâr, toplam gelirin toplam maliyeti aşan kısmından oluşur. Yani satış fiyatı ile maliyet fiyatı arasındaki lehte fark kârdır.

Kâr, belirli bir alışveriş sonucunda meydana gelir. Kârın oluşumunda bir malın el değiştirmesi gerekir. Kâr, bir risk, sıkıntı ve zorluk neticesinde, önceden kestirilmeyen bir şekilde ortaya çıkar.

Halbuki faiz, önceden belirli vadede ve oranda anlaşılarak tespit edilmektedir. Faiz alan sermaye sahibi için, risk ve zorluk söz konusu değildir. Kâr elde eden sermaye sahibi, bütün risk ve sıkıntıları göğüsleyerek faaliyetini sürdürmektedir.

Kâr, emek, alınteri ve risk sonucu elde edilirken, faiz başkasının emek ve kazancından zorla alınmaktadır. Kâr elde etmek üzere çalışanlar için zarar etmek söz konusu iken, faiz almak üzere para yatıranlar için zarar tehlikesi söz konusu değildir. Çünkü faizci, parasını birine verirken alacağı faiz nispetini belirlemektedir.

Faiz, borç veren tarafından üretim yapmadan elde edilir. Kâr ise bir üretimin veya faaliyetin sonucu elde edilen kazançtır.

Kâr, haklı ve helâl bir kazançtır. Faiz, haksız ve haram bir kazançtır. Kâr ve faiz birbirine hiç benzemeyen ayrı gelir türleridir.

MİLLÎ GELİR

Bir ülkede belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin üretimine katılan üretim faktörlerinin üretime katılmaları karşılığında aldıkları payların toplam parasal değeri millî geliri oluşturur. Başka bir tanımlamayla “Millî Gelir”, belirli bir ülkede yaşayan kişilerin belirli bir dönemde meydana getirdikleri nihai mal ve hizmetlerin toplam parasal değeridir.(1)

Millî gelir, millî harcamaya eşittir. Millî gelir, yatırım malları ile tüketim mallarından oluşur. Millî gelir de en büyük pay emektir. Çünkü insanlar emek sarf ederek gelir elde ederler.

Millî Gelirin Hesaplanışı:

GSMH

---------- : Kişi başına düşen millî gelir

Nüfus

Bir toplumda yaşayan herkes, ekonomik gelişmeden ve millî gelirden adil bir pay almalıdır. Herkes geçinebileceği bir gelir düzeyine sahip olmalıdır. İnsanların huzur ve saadeti için millî gelirden adil olarak pay almaları şarttır. Gelir dağılımının adil olarak sağlanması ile toplum da refahta yaygınlaşacaktır.

***************

(1) Ekonomi Ansiklopedisi, Paymaş Yayınları, Cilt: 2, İstanbul, sh: 94

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.