Uzaktakiler, yakındakiler..!

Kerem İşkan

Kocası celeplik* yapan  geçimsiz bir kadın, zemheri ayında kadınlar hamamına gider… Dışarı soğuk ve ayazken, hamamın sıcak gözünde terlemektedir…

***

Ancak, kocasının  Erciyes eteklerinden hayvan sürüsünü getirirken soğuktan donup öldüğü haberi kendisine iletilir…

***

Kadın sıcağın verdiği rahatlıkla;  “-Gözü kör olasıca herif, bu havada soğuktan nasıl donup öldün”der…

***

Problemlere bakış açımızda aynı hamamdaki kadın gibi maalesef…

***

Her konuyu, her meseleyi kendi zaviyemizden değerlendirerek, empatiden, diğerkamlıktan İslami değer yargılarımızdan uzak acımasız hükümler veriyoruz… Değerlerine sahip çıkıp onları geliştiremeyen toplumlarda yozlaşma başlar…

***

İnsan olmak, haksızlığın her türlüsüne karşı çıkmayı gerektirir… Mağduru ancak “işinize geldiğinde” koruyor görünüyorsanız, o zaman takiye yapıyorsunuz demektir… Toplumsal bir takıyenin içinde yaşıyoruz…

***

Hem de geçmişimize inat bir kısırlıkta…

***

Geçmişlerimize rahmet onların, medeniyetimizi parlatan hoşgörüsünü, alicenaplıklarını, cömertliklerini, edeplerini bir mirasyedi edasıyla yiyip tüketiverdik

***

Bir mecliste herkes soyundan sopundan bahsederken Avşar Beyi dayanamamış söz almış…

*** 
“-Bana bakın emmiler! Benim dedem Çanakkale’de öldü, onun gardaşı Arıburnu’nda ölmüş… Dedemin babası Cihan Harbi’nde Hicaz’da ölmüş… Bunlar uzaktakiler…”

***

Mecliste oturan, biri dayanamamış; “- Hele yeğen az biraz da yakınlardan haber ver...”

***

Avşar Beyi mahçup;

 “- Yakınlardan derseniz, abiyim de Kurt Kulağı’nda Çerkez’den at çalarken şehit olmuş!...”

***

Uzaktakilerimiz geçmişlerimiz, Gonya tabiri ile maşallah  “arı duru…”

***

Bugünümüzü ise büyük bir gayretle(!)  Avşar Beyinin mahcubiyetiyle doldurma telaşındayız… Bundan bir asır sonra bir düşünün neslimiz hangi meziyetimizle  “neyimizle” övünecek?

***

Takiyeciliğimizden utanacakları kesin…

 

*CELEB; Koyun, keçi, sığır vb. kesilecek hayvanların ticaretini yapan kimse