Unutulan gelinlik ve ilk seyahat gezisi

Ahmet Güldağ

Yaşamımdan anlatımda, fotoğrafı bulamadığım için düğünde giyilen gelinliği konu edememiştim.

Resim ele geçince o günlerdeki milli gelinliklerin ne kadar güzel olduğunu hatırlamış oldum.

Yıllarca Türk kadınının o güzelim işlemelerle donanmış gelinlileri, batı medeniyetine uyacağız düşüncesinden mi nedense…

İşlemesiz hafif yöntemlere, sözde kelebek havasında sırf beyaz gelinlik eğilimi daha çok rağbet bulunca unutulup gitti.

Bizim gençliğimizde bütün Anadolu’da bu milli işlemelerle dolu gelinlik giyilmekte iken…

İstanbul, İzmir ve sonrada Ankara’ya sıçrayan batı özentisi gelinlikler olabiliyordu.

İşte o şehirlerdeki oluşumu gören Anadolularda da değişim olmuş oldu. Ve Türk işlemesi ile donatılmış gelinlikler kayboldu gitti.

Benim düğünümde de rahmetli gelin hanım Türk motifleri işlenmiş gelinliği ile gelmişti.

Sizlere resmini sunmaktayım. Sadece o zamanlar renkli resim çekilemediği için birbirinden güzel renk ahengini görememekteyiz.

***

Babamın olayı sonrası günlerde eşim de hamilelik başlamıştı. Bu sevinç beni bir geziye çıkmayı düşündürdü.

Benim gezim şimdiki gezi turlarının yaptığına yakın bir yere saplanıp gitme düşüncesinde değildim.

Bunu söyleyince hanımefendi sevinmişti.

***

Bir önemli durumu anlatmalıyım.

İnanın Allah’ın verdiği bir hal olarak ilk düğün gecesinde birbirimizi gördüğümüzde içimiz kaynaşıvermişti. Hâlbuki evvelce hiç bilmiyorduk birbirimizi. Bunu Ayış nenede fark etmiş sonradan anlatmış, hayretini açıklamıştı.

Evlilik hayatımızda. Evliliğin verdiği sevgi üstünde birbirimize âşık olmuştuk adeta bu yönde gitti bütün beraberliğimiz.

Rahmete kavuşuncaya kadar son deminde bile olan olayı. İleri anlatımımdan evvel anlatıyım.

Hasta yatağında yatarken ben durgunluğunu içeren bir şiir yazıp kendine okuduğumda yüzünde güller açılırken…

Yanında odada oturan üç kız kardeşleri biraz alaylı gülüş yapınca…

“Bunlar aşktan ne anlar onlar evlilik bilir sadece” deyivermişti.

***

O zamanlar otom yoktu otobüs ve trenle olacaktı gezi seyahatimiz.

Programım olarak ilk yer Ankara, oradan İstanbul sonrası Bursa ve son olarak İzmir fuarı ile son bulacaktı.

O zamanın yol ve otobüsleri ile beş saatte Ankara’ya ulaşıp…

Çocukluktan birbirimizi sevdiğimiz Dayım Mevlut Yılmaz ve eşi Saime hanımefendiye misafir olduk. Onlarda memnuniyetlerini ifade içinde ağırlayıp ertesi gün bizi gezdirmeye başladılar.

Kaldığımız beş gün içinde Gazi Çiftliği baraj vb. gezileri yanında hemen hemen her akşam Gençlik Parkı’nda çay içişler ve eğlence yanında gazinoya da giderek, Eşsiz sanatkâr Behiye Aksoy’u dinlerdik.

O ne ahenk içinde sesini alçaltıp yükseltip vurgulama yaparak unutulmakta olan Türk müziği şarkılarını dinlerken…

Evlerdeki radyolarda dinlediğimiz aynı şarkıların ritminden daha üstün ve bambaşka idi.

***

Beş gün sonra “biraz daha kalıp bizi şenlendirin” isteğine teşekkürle…

Ankara gezisini bitirip trenle İstanbul yolunu tuttuk. 20 saat sonra Haydarpaşa’daydık.

Haydarpaşa binasını görünce hayran kalmıştı. Vapura binip Karaköy’e iniş ve tekrar Boğaziçi vapuru ile Rumelihisarı’na varış…

Yalıya kadar tabanvayla gidip kapıda gören rahmetli Fatma Hanım yengem…

“Ah Ahmet çiğim. Ne iyi ettiniz de gelip bizi memnun ve mesrur ettiniz…” diye başlayıp yılların unutulduğu İstanbul karşılaması dilini döküvermişti.

Akşam gelen, rahmetli Saliha annemin dayısı, İstanbul’un tanınmış kişilerinden olan rahmetli Veysel Üstün Başaran ile tanıştırdım, memnuniyetlerini ifade ettiler.

***

Yalının deniz gören kısım ve balkonuna çıkışta, boğazın akışını ve karşı Anadolu kıyısının yeşillikler içinde oluşum manzarasına Eşim hayran Kalmıştı

Güzel ve tadına doyamadığımız yemekleri ile bizi ağırlayan yengem…

“Ahmet benim gezdirmeme gerek yok sen İstanbul’u tanıdın. Gezilecek yerleri eksik etmeden gelinimizi gezdir” deyip ertesi sabah uğurlamıştı.

***

İlk gezi yerim otobüsle Taksim’e çıkış oldu oradaki anıt önünde resim çektirmiştim resimden de anlaşılacağı gibi hamilelik belirgin hale gelmişti.

Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde geziş, Tünel’e binip Perşembe pazarına iniş. Karaköy’den Galata Köprüsü’nü geçiş Eminönü’nde ekmek arası Balık yeme, Mısır Çarşısı’nı geçiş sonrası vakit geciktiği için yine vapurla Rumelihisarı’na dönüş oldu.

***

Diğer günler yine gezilerle dolu idi. Gazetede ki yerim bitiyor devamını gelecek yazıda izleriz inşallah.

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

 

 

Not: İlk resim Eşimin gelinliği.

İkinci resim yalı balkonunda boğazı beraber seyrederken açıklama yapmaktayım.

Üçüncü resim Taksim anıtı önünde

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.