Tut Beni Ey Oruç

Oğuzhan Kara

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan ayına yeniden kavuşmanın heyecanını ve sorumluluğunu yaşıyoruz. 1443 yılının Ramazan ayına ulaştırılan inançlı nesiller olarak “Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onda oruç tutsun.” (Bakara Suresi 185) İlahi emrine itaat ediyoruz. Rabbimizin affına, rahmetine, ve mağfiretine nail olabilmek için orucumuzu ruh ve beden birlikteliğiyle tutuyoruz. Şifa ayı olan Ramazan ayı vesilesiyle tuttuğumuz oruçlar, ikame ettiğimiz namazlar, canı gönülden yaptığımız infaklar vesilesiyle bedenimiz şifaya ve gönlümüz huzura kavuşuyor.

Allah’a ve ahiret gününe iman eden inançlı nesilleriz biz. Ders geçme ölçeği olarak görülen sınav zamanında, bahçemizin bakım zamanında, ürünlerimizin hasat zamanında bulunsak bile, orucumuzu, her ramazan tas tamam tutarız biz. Tuttuğumuz oruçların da bizi tutması için niyetimizi canı gönülden yapıyoruz her birimiz. “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (En’am Suresi 162)

Hiç birimiz, “niyet ettim akşama kadar aç susuz beklemeye” değil; her birimiz, “niyet ettim Allah’a karşı gelmekten sakınmak için orucumu tutmaya” diyerek niyet ediyoruz. Allah rızası için imsaktan iftar vaktine kadar tuttuğumuz orucumuza, iftar sofralarımızda kendi ellerimizle zarar vermiyoruz. İftara kadar tutuğumuz dilimizi kötü zan, iftira ve dedikodu ile kirletmiyoruz. Ve Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ikazını hiç unutmuyoruz: “Oruç tutan öyle insanlar vardır ki, oruçlarından geriye sadece açlık ve susuzluk kalır.”

Ramazan ayında tuttuğumuz oruçlar vesilesiyle ahlakımızı güzelleştiriyoruz. Vaktin kıymetini bilen inançlı nesiller olarak, bedenimiz için şifa, ruhumuz için deva olan orucumuzu tutuyoruz. Peygamber Efendimiz, (s.a.v.) “Oruç tutunuz ki, (madden ve mânen) sıhhat bulasınız.” buyurmuşlardır. Bu çağrıya icabet ederek bedeni ve uhrevi hastalıklarımıza şifa arıyoruz. Hakkıyla tuttuğumuz oruçlarımızın hastalıklarımıza şifa olabilmesi için Ramazan günlerini bir fırsat biliyoruz. Bir iyiliğe öncülük edenin onu yapan kişi kadar sevap kazanacağını bilen inançlı nesiller olarak iyilikte ve takvada yardımlaşıp, günahtan, hatadan ve kötülükten uzaklaşıyoruz. “Bunlar, tövbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar, rükû ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.” (Tevbe Suresi 112)

***

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz (terâvih ve teheccüd) kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine uykusuzluktan başka bir şey kalmaz.” Oruçlarımızın, teravihlerimizin ve diğer ibadetlerimizin bizi tutabilmesi için şu hususlara da dikkat ediyoruz:

Ramazan ayına ulaştırılmasıyla imsaktan iftara kadar yeme içmeye ara veren inançlı insan bu sayede açlığı ve susuzluğu anlamaya çalışır. Kendisi için istediğini kardeşi için de isteyen, kendisi için istemediğini kardeşi için de istemeyen inançlı insan, dünya genelinde her 6 saniyede bir çocuğun açlıktan öldüğünü, 2 milyar insanın sağlıklı beslenme imkanı olmadığını bilir. Ve açlığın, yoksulluğun ortadan kalkması için gayret eder inançlı insan.

Oruçlu olduğu için açlığa, susuzluğa sabreden inançlı insan, iyilikleri güzellikleri çoğaltmaya devam eder. Nefsinin yanlış isteklerini reddetmeye devam eden inançlı insan; iyi, güzel, doğru, faydalı ve adil olanı yapmaya da devam eder.

Paylaşmanın önemini bilen inançlı insan, Ramazan ayı vesilesiyle sosyal medyada ev, araba, mobilya, kıyafet paylaşma bağımlılığından kurtulur. Sosyal medyada yemek fotoğrafı paylaşmanın ibadet olmadığı bilincine ulaşarak bencilliği yenen inançlı insan, yemeğin kendisini paylaşır, fotoğrafını değil.

Peygamber Efendimizin (s.a.v.) “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların güvende olduğunu kimsedir” sözünü işiten inançlı insan, tuttuğu oruçlar vesilesiyle dilini tutar. Maddi olarak kendi aleyhine görünse bile doğruluktan, dürüstlükten ayrılmaz inançlı insan. Ve hakkı, adaleti, gerçeği, kibarca konuşan inançlı insan yalan da konuşamaz.

Ramazan ayının kıymetini bilerek orucunu hem ruhu, hem de bedeniyle en güzel şekilde tutan inançlı insan, dua dua Alemlerin Rabbi olan Allah’a yalvarır: “Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.” (Âl-i İmrân Sûresi 8)

Allah’a emanet olunuz.

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.