Türk-İslam Kültüründe Müzik ve Psikoloji

Enes Kalender

Psikoloji, insan ve hayvan davranışlarının temelini irdeleyen bilim dalıdır. Uzun zamanlar psikoloji bilimi felsefenin bir alt dalı olarak yaşamıştır. Alman Wundt tarafından 1800’lerin sonuna doğru ilk psikoloji laboratuvarının kurulmasıyla psikoloji ayrı bir bilim dalı olmuştur. Fakat psikolojinin tarihi elbette bundan çok eskidir. Eski Yunan dahil olmak üzere bir çok medeniyet psikoloji ile yakından ilgilenmiştir. Çünkü evrendeki en karmaşık yapıya sahip olan insan kendi kendisini keşfetmek istemiştir.

Psikoloji, ruhun ne anlama geldiğini anlamaya ve ruhun o gizemini çözmeye epey mesai  harcamıştır. Ruh hakkında yapılan araştırmalar sonucu ruh hakkında elle tutulur verilere ulaşılamamıştır. Çeşitli felsefi açıklamalar getirilse de çalışmalar tam anlamıyla tamamlanamamıştır. Bu konuda araştırmaları ile ünlü Fahreddin er-Razi ruh için “Cesede hayat veren şey.” demiştir. Psikoloji bu karmaşık yapıyı çözmek gibi zor ve bir o kadar da önemli bir görev üstlenmektedir.
Batılı bilim insanları modern psikoloji tarihinde çok önemli bir yere sahiptir fakat Türk-İslam ekolünün psikolojiye hatırı sayılır katkıları vardır. Orta Çağ Avrupası’nda ruhsal probleme sahip olan insanların içine cin girdiği görüşleri yaygınken bu yıllarda yalnızca Bağdat bölgesinde sadece ruhsal problemlerin tedavi edildiği bir merkez vardı. Bu merkezin yaklaşık 1500 hasta kapasitesi vardı.
Eski Türklerde müzikle tedavi oldukça yaygındı. Din adamları (Şaman) tarafından kopuz gibi yöresel çalgılarla insanlar tedavi edilmeye çalışılırdı. Hunlar, Göktürkler ve Uygurlar müzikli çalgı aletleri ile ruhsal problemleri çözmeye çalışmışlardır.  Türk-İslam ekolünde ise en kapsamlı çalışmalar Osmanlı döneminde yapılmıştır. Ruhsal problemleri tedavi için bir çok bölgeye tedavi merkezleri açılmıştır. Bunların başında Afyon Karacaahmet Tekkesi gelmektedir.
Pınar Somakçı’ya göre Farabi müzikleri şu şekilde sınıflandırmıştır,     
Rast makamı: İnsana sefa verir (Neşe ve huzur verir)
Rehavi makamı: insana beka (sonsuzluk) fikri verir.
Kuçek makamı: insana hüzün ve elem verir.
Büzürk makamı: İnsana korku verir.
İsfahan makamı: insana hareket kabiliyeti, güven hissi verir.
Neva makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir.
Uşşak makamı: İnsana gülme hissi verir.
Zirgüle makamı: İnsana uyku verir.
Saba makamı: İnsana cesaret kuvvet verir.
Hicaz makamı: İnsana alçak gönüllülük verir.
Bunun içindir ki müzik öyle sanıldığı kadar basit ve otobüste giderken yapılan bir aktivite değildir. Bunu güncel zamana uyarlayacak olursak üzgün zamanlarınızda melankolik müziklerden uzak durmanız tavsiye edilir. Bunun sebebi insanın ruhunun müziğe olan ilgisinden kaynaklanır. Çünkü biz ne hissedersek direkt olarak ruhumuzda onu hisseder. Hatta bedensel olarak bile bunu hissederiz. Örneğin insanlar endişeli olduğu zamanlarda belinde ağrı hissederler. Bu durum işte bedenin zihin ile ortaklaşa çalıştığının göstergesidir. Dinlediğimiz müziğe dikkat etmekte fayda var. Ne dinlerseniz onu hissedersiniz.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.