Tüketiyorum Öyleyse Varım

Sait Çelik

İnsanlık dünya sahnesinde var olduğu günden itibaren keşfet üret ve tüket mantığı ile hareket etmektedir. Öyle ki insanlar tarımla tanışıp yerleşik hayata geçtikten sonra ihtiyacı kadar olanı toplamaktan vazgeçip ihtiyacının çok daha fazlası ekip küreselleşmenin ilk adımların attılar.

***

Toplum gelişip uygarlık arttıkça tüketim alışkanlıkları da farklılıklar göstermeye başladı. İnsanların tüketmeye ihtiyaç duyduğu her şey farklı şekillerde reklamlaşmaya başladı. Tüketim gündelik hayatın vazgeçilmez bir parçası olduğu aşikâr. Ancak neyi ne kadar tüketmeye ihtiyacımızın olduğunu gündelik yaşantımızın ihtiyaçları değil, buna reklamlar ve gösteri karar vermeye başladı.

***

Tüketim kavramı iktisadi bir konu olsa da sosyal bilimciler de tüketim ile ilgili çalışmalar yapmıştır. Fransız düşünür Guy Debord, tüketimin sanal bir gerçeklik yoluyla bireylere dayatıldığını ve bu dayatmaların son derece pratik yollarla bireylerin gündelik hayatlarına sunulduğunu ifade etmektedir. Debord bireylerin pasifleştiği ve tüketimin toplumsal ilişkileri düzenlemede temel etken olduğu toplumlara “gösteri toplumu” adını vermiştir.

***

Gösteri toplumu kavramını akademik bir dilden daha sade bir hale getirip örneklendirerek anlatmaya çalışacağım. İnsanlar kendi hayatlarının içerisinde var olmayı ve kabul görebilmeyi belli ürünleri tüketmek ve onları göstermek üzerine kurmaktadırlar. Reklamlarla ve belirli insanların tükettiği ürünleri tüketim yapmak ve hayatı bunun üzerine kurgulamak gerçek ile sahteyi iç içe geçirmiştir. Artık sosyal dünya gerçeklik temelinden uzaklaşıp fantezilerin egemen olduğu bir alana dönüşmüştür. En basit örneği bir cep telefonunu ihtiyaç olduğu için o markanın simgesini taşımak için alırız. Erkek ya da kadın sağlık bir vücuda sahip olmak için değil kim tarafından belirlendiği belli olmayan vücut ölçülerine sahip olmak için spor yapar. Bu evebeyinlerin çocuk yetiştirme tarzlarına kadar işlemektedir. Çocuk yetiştirmek kendi kuralları için değil gösterilen yetiştirme tarzı daha kabul görür.

***

Gösteri sayesinde metanın (eşyanın) toplumsal hayat üzerindeki hâkimiyeti artar. Böylelikle toplumda hüküm süren tek şey metanın gösterisi olmuştur. Gösterinin bu hükümranlığında ise kişi seyirci konumunda yer almaktadır. İnsan hayatında yer alan ve kullandığı eşyaları ve gösteri ile kullanılmaya dayatılan her şeye karşı sadece seyircidir. Kendi hayatı için uygun olup olmadığını buna erişebilecek imkâna sahip olup olmadığını, inancında bunun yerinin olup olmadığı ile ilgilenmez amaç sadece göstermek sergilemektir. Gösteri kavramı bir çeşit eğlence alanını oluştururken, gösteriye maruz kalan kitleler de seyircileri oluşturur. Fakat gösteriye maruz kalan seyirciler, gösterinin karşısında pasifleştirilmiş ve etkisiz hale getirilmiştir.

***

Gösteri toplumunda daha tehlikeli olan durum ise nesnelere var olan anlamlarının dışında anlamlar yükleyerek kitlelerin büyülenmesini sağlar. Eşyanın ne için kullanılacağından ziyade onun kim tarafından gösterildiği ve kendisinin onu nasıl göstereceği ile ilgilenir. Bir kişi  güneşli bir yaz gününde tatil yapabilir, bir kafeye gidebilir ya da yemek yiyebilir Ancak neredeyse tüm bu faaliyetler gösteri tarafından görünmez bir şekildi tasarlanır. Ancak bu durum hiçbir bireysellik anlamı taşımayan bir sahte bir faaliyettir. Dolayısıyla, zaman tüketiminin toplumsal imajı tamamen eğlence ve tatil anlarının hâkimiyeti altındadır ve bu anlar gösteri malı gibi uzaktan tanıtılırlar ve tanımları gereği caziptirler.

***

Ben iletişim mezunu bir gazeteci olarak okuduğum makalelerden de faydalanarak böyle bir yazı yazmak istedim. Yazı elbette tartışılabilir. Bu yazı sonrası son zamanda gittiğiniz mekânlardan birine neden gittiğinizi ya da sahip olduğunuz bir eşyayı neden aldığınızı sorgulayarak bir çıkarım yapabilirsiniz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.