Teknoloji bağımlılığının etkisiyle çocuklarda öfke kontrolü de yaygınlaşmış durumda. Tabletler, bilgisayarlar ve akıllı telefonlar artık çocukların günlük yaşamının ayrılmaz bir parçası oldu. Uzman Klinik Psikolog Özge Şahin, aşırı teknoloji kullanımının öfke kontrolünde ciddi sorunlara yol açabileceği gerçeğine dikkat çekti.
‘ÇOCUKLAR ÖFKE İLE ÇÖZÜM ARIYOR’
Şahin, “Klinik gözlemler, uzun süre ekran karşısında kalan çocukların sabırsızlık, dikkat dağınıklığı ve hızlı öfkelenme eğilimi gösterebildiğini ortaya koyuyor. Özellikle hızlı tüketilen içerikler, çocukların “anında haz” alışkanlığı geliştirmesine yol açıyor. Bu da beklemeyi zorlaştırıyor ve öfke patlamalarını tetikliyor. Bir an önce elde etme düşüncesinin ortaya çıkışı ve elde edilemeyen durumlarda ise çocuklar öfke ile çözüm arayışına giriyor” dedi.
‘ALTERNATİF ETKİNLİKLER PLANLAYIN’
Ebeveynlerin çocuklarını teknoloji bağımlılığından uzaklaştırması için ekran süresini sınırlamalarının etkili olacağını ifade eden Şahin, öfke kontörlünü sağlamak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Günlük kullanım süresinin yaşa uygun şekilde kısıtlanması, öfke kontrolünü kolaylaştırıyor. Alternatif etkinlik planlayın; spor, sanat veya doğa aktiviteleri; enerjinin sağlıklı boşaltımını sağlayarak öfke patlamalarını azaltıyor. Birlikte oyun oynama birlikte keşfetme; çocuğun ne izlediğini ya da hangi oyunu oynadığını bilmek, içeriklerin olası etkilerini fark etmeyi kolaylaştırıyor. Duygu paylaşımını teşvik edin; “Bu oyun seni kızdırdı mı?” gibi sorular, çocuğun teknoloji karşısındaki duygusunu fark etmesini sağlıyor.”
‘KESİN YASAKLAR YERİNE SINIR KOYUN’
Teknoloji tek başına düşman olmadığını belirten Uzman Klinik Psikolog Özge Şahin, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Önemli olan, çocuğun dijital dünyada ne kadar zaman geçirdiği ve içerikleri nasıl deneyimlediği. Kontrolsüz kullanım öfke kontrol gücünü zayıflatırken, bilinçli kullanım sosyal ve bilişsel becerileri destekleyebilir. Teknoloji ile çocukların öfke kontrolü arasındaki ilişki, yasaklamak yerine, rehberlik etmek sonucunu doğuruyor. Kesin yasaklar yerine sınır koyma, birlikte deneyimleme ve duygusal rehberlik oldukça önemli.”