Tanzimat’tan sonra vakıflar ve faiz

Sadık Küçükhemek

Osmanlı, 18. Yüzyıldan itibaren kuruluş gayesini ve heyecanını yitirmeye başladığı ifade edilmektedir. Bunun sonucu, askeri, eğitim ve iktisadi alanlarda eski ihtişamını kaybetmeye başlamıştır. 

1492 Amerika’nın keşfi ile başlayan keşif hareketleri, 15. Yüzyılda hız kazanmış ve böylece Osmanlı’nın elinde olan İpek ve Baharat yolları ticaret yönünden önemini kaybetmeye başlamıştır. 

Keşiflerin ardından Uzakdoğu’nun yeraltı ve yerüstü kaynakları sömürülmüş ve tonlarca altın ve gümüş Büyük Britanya’ya taşınmış ve maliyesi düzelmiş; Osmanlı’nın maliyesi ise bozulmuştur. Halen maliyemiz bozuktur. 

Unutmayalım ki, Batı’nın maliyesi düzeldiği zaman İslâm âleminin maliyesi bozulur, İslâm âleminin maliyesi düzeldiği zaman Batı’nın maliyesi bozulur. Çünkü bu iki zıt kutbun maliyesi ters orantılıdır, biri düzeldiği zaman diğeri bozulur. Ümmet uyanıncaya kadar bu böyle devam edecektir.

ABD açıkça söylüyor: Ben Suriye’de petrol için varım! Petrol kuyularını Suriye’ye ve İran’a kaptırmamak için oradayım!” Hâlbuki söz konusu petrol kuyuları Suriye’nin ve Suriye halkınındır. Bu bir gasp ve zorbalık değil de nedir?

Churchill'in Avam Kamarası'nda ifade ettiği “Bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir.” İşte Batı’nın emperyalist zihin dünyasını bu cümle veciz bir şekilde ifade etmektedir. 

Sadede dönelim; keşiflerin ardından Osmanlı’nın elinde bulunan ticaret yolları önemini kaybettiğinden dolayı devletlere “kapitülasyon” adı altında birtakım gümrük ayrıcalıkları tanınmış ve halk fakir düşmüştür. Akabinde Celali isyanları (1603-1607), Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın yol açtığı Mısır meselesi (1833), Kırım Savaşı (1853-1856), Osmanlı Devleti’ni mali yönden daha da yıpratmıştır

İngiltere’nin, gelişen bu olaylar karşısında Osmanlı üzerinde nüfusu giderek arttığı için devlete baskı yaparak Tanzimat Fermanı’nı (1839) ilan ettirmiştir. Bu bir tarihi gerçektir. 

Tanzimat fermanıyla artık Osmanlı kuruluş gayesinden uzaklaşmış ve heyecanını kaybetmiş, Batı’nın bir parçası olmaya adım atmış ve bunu bir ilke olarak benimsemiştir. İşte Tanzimat’ın ruhu budur. 

Tanzimat’ın gereği şeriat mahkemeleri yanında laik mahkemeler kurulmuş… Cumhuriyetin ilanı ile devlet artık laik bir devlet haline dönüşmüştür. 

O dönemde Osmanlı, iç borçlanma ile mali işleri yürütmeye çalışsa da iç kaynaklar borçları ödemeye yeterli olmadığından dış borçlanmaya mecbur kalmıştır. Aslında Osmanlı dış borçlanmayı sevmezdi.

Bunun neticesi duyun-ı umumiye idaresi kuruldu. Borçlarını düzenli ödeyebilmek için bir bankanın kurulmasına ihtiyaç duyuldu ve The Ottoman Bank (Osmanlı Bankası) kuruldu.

Cumhuriyet dönemine gelindiğinde de bankanın faaliyetleri devam etti ve bankanın ismi Osmanlı Bankası olarak değiştirildi. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın kuruluşuna kadar devlet bankası olarak hazine işlemlerini sürdürmeye devam etti. 

1. Abdülhamid ve 2. Mahmud zamanlarında vakıfların özerk yapısı Evkaf nezareti sayesiyle merkezi devletle ilişkilendirildiği için zayıfladı. Devlet vakıfların gelirlerinin artacağını ümit ederek denetimini güvenilir bulmadığı mütevelli heyetler yerine devletin kendisi üstlenmiştir. Buna rağmen gelirlerde bir artış olmamıştır. 2. Mahmut’tan sonra vakıflar giderek artan ölçüde devlet denetimine alınmaya başlandığı için azalmakta idi.

Cumhuriyet döneminde ise devletin Osmanlı mirası olan vakıf gelirlerini lağvederek 1954’de Menderes hükümeti bütün vakıfların gelirlerine el koydu ve Vakıflar Bankası’nı kurdu. 

Osmanlı ya dönecek olursak; Osmanlı bankerlerden ve dış ülkelerden aldığı kredinin faizlerini ödemek mecburiyetindedir. The Ottoman Bank bunun için kurulmuştur.

Şimdi Osmanlı faizi kurumsallaştırdı deyip, faizin meşru olduğunu ima etmek büyük bir hatadır. Para vakıflarının faizle işletildiğini ima etmek ayrı bir ilmi yetersizliktir. Kapitalist düzeni savunma adına Şeyhülislam Ebusssuud’un %’de 12’lik faize fetva verdi denmesi istismarın tavan yapmasıdır ve çok ayıptır; herkes haddini bilmeli. 

Gelecek hafta günümüz vakıfları üzerinde duracağız. Hoşça kalın.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.