Müslümanların dünyadaki en hayırlı amelleri Hz. Rasulullah’a(sav) itaat ve ittiba etmektir.
Çünkü ancak, Hz. Peygamberimize(sav) itaat ve ittiba etmekle takva sahibi olunabilir.
Kuranı Kerimde Hz. Rasulullah’a(sav )itaat ve ittibanın ayrı ayrı telaffuz edilmesi üzerinde dikkatlice düşünülmesi gerekmektedir.
Çünkü Kuran ayeti ile belirlendiği üzere, dünya giysilerinin, azıklarının en güzeli takvadır.
İslam’ın kurucu nesli Sahabe Efendilerimiz(ra) ama sız, fakat sız, veya sız, şart sız bir şekilde Hz. Rasulullah’a(sav) uyarak takvalarını elde etmişlerdir.
Selefi Salih’in efendilerimiz(ra) ve sahih tarikat meşayıhı(rha) böyle davranarak Müslümanlara örnek olmuşlardır.
İslam uleması Takvanın birinci derecesini, şirkten uzak kalmak, ikinci derecesini, günah olan her tür hal ve davranıştan uzak olmak, üçüncü derecesini ise, Müslümanı Allah’ı(cc) düşünmekten alıkoyan her şeyi terk ederek Âli İmrân Sûresi 102.âyette belirtildiği üzere “Allah’tan nasıl sakınmak lâzımsa öyle sakının” emrine uygun davranmak olarak belirlemişlerdir.
Takvayı dikenli bir yolda kendini ve elbisesini sakınarak yürümek olarak belirleyen Müslümanlara yol gösteren ayetleri söyle sıralayabiliriz:
“Düşmanın tuzağından korunmak isteyen takvaya sarılsın. Âl-i İmrân, 120”
“Allah’ın beraberliğini isteyen takvaya sarılsın. Nahl, 128”
“Allah’ın dostu olmak isteyen takvaya sarılsın. Yûnus, 62-63”
“Allah katındaki değerini yükseltmek isteyen takvaya sarılsın. Hucurât, 13”
“İbadetlerinin kabul olmasını isteyen takvaya sarılsın. Mâide, 27”
Cenneti isteyen takvaya sarılsın. (Âl-i İmrân, 133)
Cehennemden kurtulmak isteyen takvaya sarılsın. (Zümer, 61)
Takvayı Allah’a(cc) duyduğumuz saygı sebebiyle, tam olarak itaat ederek yaşamak olarak anladığımızda takvanın nasıl ve ne şekilde elde edileceği, Hz. Peygamber Efendimizin(sav) hayat tarzı ve Sahih Sünnet uygulamalarını öğrenmeden ve uygulamadan elde etmek mümkün değildir.
Bu düşüncenin temeli, Hz. Rasulullah’ın(sav) Sünneti Seniyyesi ve Sahih Hadislerini hayat tarzımız yapmadan, Kur’an’ı Kerimi tam olarak anlamanın mümkün olamayacağıdır.
Kuranı Kerimi herkes okuyup anlayabilir diyenlerin bilmedikleri veya görmek istemedikleri gerçek; 23 yıllık sürede yaşanan olaylar üzerine peygamberimizin kalbine vahyedilen ayetlerin O’nun(sav) yaşantısı üzerinden Sahih Sünnet olarak insanlığa öğretilmesidir.
Sahih Sünnet, yani Hz. Rasulullah’ın(sav) Kur’an’ı yaşama metodu ile takvaya erişilebilmesi için; Müslümanların batı kaynaklı ırkî düşüncelerle eğitilen zihinleri, hurafe ve saçmalıklardan temizlenerek, Kur’an ve sünnet bilgisi ile yeniden şekillendirilmelidir.
Bunun için de;
- Müslümanlar kalplerindeki kabalık ve katılıktan arınarak, Allah’a(cc) ve ahirete iman eden tüm Müslümanlara merhametle davranmalıdır.
- İradelerinde öfke ve dünyevileşmeyi terbiye edebilmek için ibadet ve salih amellere özen göstermelidir.
- Özellikle aile ve arkadaş çevrelerinde güzel ahlaklı davranmaya özen göstermelidir.
- Namazlarını huşû ve huzur içinde eda etmelidir.
Çünkü namazda huşû ve huzur takva ile sağlanır.
İnsanı kurtuluşa götüren namaz takva ehli olarak kılınan namazdır
Takvaya ulaşmanın en kısa yolu Hz. Rasulullah’ın(sav) yaşadığı gibi yaşamak, onun gibi ibadet yapmak ve onun gibi davranmaktır.
Hz. Rasulullah’a(sav) ittiba ederek kılınan Namaz, kulu Allah’a(cc) yaklaştırdığı gibi, muhalefet ederek kılınan Namaz ise, kulu Allah’tan(cc) uzaklaştırır.
FARKINDA MIYIZ?
Allah(cc) korkusu ve Hz. Rasulullah(sav) sevgisi kalbimize tam olarak yerleşmeden takvaya erişmek mümkün olamaz.
Sakal bırakmak, sarık takmak, şalvar giymek insanlar arasında İslam’ın şiarı olarak kabul edilse de, bunlarla takva sahibi olunmaz.
Dış görünüşümüzü teşkil eden elbiselere değer vererek giyinmekle asla takva ehli olunmaz.
Takva, ehlinin küçük hatalarını örter, takva olmadan giyilen elbiseler asla insanların günahlarını ve manevî hatalarını örtemez.
İnsanın hatalarını örtecek olan, onu ahirette cennete taşıyacak olan elbise ancak takva elbisesidir.
Söyledikleri ile yaşayışları bir olmayanlar, takvaya erişemeyecekleri için samimi de olmazlar, konuştukları ise insanlara hiç bir fayda sağlamayan boş sözler olarak kalır.