Binaların depreme dayanıklılığı, can güvenliği açısından birinci öncelik olması gerektiğini belirten uzmanlar, afetle mücadelede yapı denetimlerinin şart olduğunu dile getiriyor.
‘SENARYO HEP AYNI OLACAK’
KTO Karatay Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Kamil Akın, toplumda afet bilincinin olmadığını belirterek, “Maalesef ki, mühendislik bilgisi, teknik bilgi siyasetin gerisinde kalıyor. Devlet elinden geleni yapıyor, kentsel dönüşümler sürüyor, insanları özendiriyoruz ama bu uygulamaların daha hızlı gelişmesi lazım. Teknik bilgi her şeyden öncelikli gelmediği sürece bu olumsuz şeyleri yaşayacağız. Senaryo hep aynı olacak” diye konuştu.
‘VEFAT EDEN İNSANLARI HANGİ BEDEL GERİ GETİREBİLİR?’
Alınacak önlemlerin binlerce hayatı kurtarabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Akın, afet öncesi tedbir alınması gerektiğine dikkat çekti. Doç. Dr. Süleyman Kamil Akın, “Örneğin, bir deprem oldu ve bina yıkıldı. Binada 10 daire var, bina yıkılınca da devlet 10 daire yapıyor. 30 milyon lira para harcanıyor, 10 dairedeki insanların geçici barınması, diğer ihtiyaçları da daire başı en az 1 milyon lira tutar, hesap 40 milyon oluyor. Dünyadaki yapılmış çalışmalara bakıldığında, afet olmadan önlem alınırsa bu durumu çok az bedellerle ödeyebiliriz. Bizim toplumumuzda maalesef afet bilinci yok. Her şeyi kadere bağlamışız. Önce tedbiri almayıp, afet olduğunda veryansın etmenin bir anlamı yok. 40 milyon bir hesap çıkardık ama bu 40 milyonun üzerinde insanları kaybediyoruz. Vefat eden insanları hangi bedel geri getirebilir?” ifadelerini kullandı.
BİNALAR SAHİPSİZ BIRAKILIYOR!
Yapılan binaların denetimsiz kaldığına vurgu yapan Doç. Dr. Akın, şunları söyledi: “Depremlerden sonra konutlar yapılıyor ama bu konutlar yapılmadan önce derinlemesine bir araştırma yapılması lazım. Buraya konut yapılır mı yapılmaz mı diye oturup düşünülmeli. Zemin yapısını tetkik etmemiz lazım, doğru bir proje çizilmeli, yapım aşamalarını dikkatle denetlememiz lazım. Binayı sahipsiz bırakıyoruz. Her işin bir profesyoneli olsun ve bu kişiler akredite olsunlar. Bu insanlar ağır sınavlardan geçsinler belirli belgelere sahip olsunlar. Zemin etüdü yapan doğru düzgün yapsın, projeyi belgeli mühendisler hazırlasın, şantiye şefi projeyi uygulasın, binalar her 5 yılda bir kontrol edilsin.”
‘MESLEKİ AKREDİTASYON OLMALI’
“Siyasi kararlarla teknik bilgilerin önüne geçiyoruz” diyen KTO Karatay Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Kamil Akın, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Hep İzmir depremi konuşulur, İzmir’den 100 kilometre ötede bir deprem oldu ama İzmir’deki binalar hasar gördü. Çünkü zemin yapısı sağlam değildi. Burada esas problem şu; siyasi kararlarla teknik bilgilerin önüne geçiyoruz. Teknik olarak burası bina yapılmaya uygun mu değil mi diye düşünüyoruz, sonrasında ise siyasi bir kararla olmayacak bir bölgeye imar kararı veriliyor. Binalar yıkılacak, insanları kaybedeceğiz, yeniden binalar yapacağız, maliyetlere yansıyacak. Maalesef aynı şeyleri tekrar ettikçe senaryo yine aynı olacak. Bazı şeylerin telafisi maalesef mümkün değil. Aynı hataları tekrar ettikçe aynı sonucu elde ederiz. Demek ki bazı şeylerde yanlışlık var ve bunun üzerine gidilerek baştan aşağı yeniden tasarlamak lazım. Mesleki akreditasyon olmalı. Herkes uzman olduğu alanda çalışmak zorunda. Eğitim çok önemli bir konu, bir işi yapan insanları nitelendirmek lazım. Bu kişi bu işi yapabiliyor mu yapamıyor mu diye kontrol etmek lazım.”