'Srebrenitsa 21 yıldır kanayan bir yaramız'

İnsanlık tarihinin en acımasız katliamlarının birinin yaşandığı Srebrenitsa soykırımının üzerinden 21 yıl geçti. Katliamda tüm ailesini kaybeden Adel Şabanoviç, “21 yıldır her gün Srebrenitsa'yı yaşıyorum. Acıları unutturmayacağım” dedi

ACILARI UNUTULMADI

İki gecede 8 bin 372 erkeğin katledildiği Srebrenitsa'da acılar her yıl tazeleniyor. Katliamın baş sorumluları olan Bosnalı Sırpların siyasi lideri Radovan Karadziç ve Bosnalı Sırpların askeri lideri Ratko Mladiç, katliamdan yıllar sonra Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da yakalandı ve adaletin karşısına çıkarıldı. Bosnalı Müslümanlar ise geç gelen adalete güvenmiyor. Katliama göz yuman Hollandalı askerlere ise yıllar sonra başarı madalyası takıldı.

AİLEMİ ÖLDÜRDÜLER

Srebrenitsa' katliamında ailesini kaybeden ve kendisi katliamdan sağ kurtulan Adel Şabanoviç, 1992-1995 yılları arasında yaşananları ve şahit olduğu olayları gözyaşları içerisinde anlattı. Bosna savaşında babasını, dedesini, amcalarını ve kuzenlerini kaybettiğini dile getiren Şabanoviç, “Dedem Srebrenitsa'da katledildi. Babam ise başka bir şehirde öldürüldü" diye konuştu.

1992'DE İLK KATLİAMA ŞAHİT OLDUM

**Adel Şabanoviç kimdir? Savaş başladığında kaç yaşındaydın? Nelere şehit oldun. Kısaca anlatabilir misin?

-1983 yılında Bosna Hersek'in küçük bir ilçesi olan Late Visa'da doğdum. Savaştan önce çok huzurlu, sakin ve mutlu bir hayatımız vardı. 1992 yılında savaş başlayınca herkesin hayatı alt üst oldu. Birçok kişi ailesinden insanları kaybetti. 16 Mayıs 1992 tarihinde ilkokul 2.sınıfa gidiyordum.  Okula giderken çok sayıda kişinin öldürüldüğüne şahit oldum. Resmen o gün katliam yapılmıştı. Daha 9 yaşındaydım ve böylesine büyük bir katliama şahit oldum. Zaklapaca köyünde 89 kişi öldürüldü. Çetnikler o gün önlerine kim geldiyse genç yaşlı deemeden çocukları, kadınları ve erkekleri acımadan öldürdüler. Oradan kurtulmayı başaranlar ise 4-5 ay boyunca mağaralarda, ormanlarda saklandılar.

BM'YE GÖRE GÜVENLİ BÖLGEYDİ

**Srebrenitsa'ya nasıl ulaştınız? Srebrenitsa bölgesine gitme sebebiniz neydi?

-BM yetkilileri bize Srebrenitsa'nın güvenli bölge olduğunu söyledi. Orman yollarıyla Srebrenitsa'ya ulaşmayı başardık. 1992’de yapılan katliamda babasının da şehit edilmişti. Srebenitsa katliamına kadar çok zor bir yaşam sürdük o bölgede. 40 bin kişi orda bu zorlukları yaşadı. Birleşmiş Milletler tarafından güvenli bölge ilan edilen alanda biz çok zor şartlarda yaşadık.o zamanın Fransız Generali Filip Morion 1993’te önümüze geldi ve oranın güvenli bölge olduğunu söyledi. Bizde güvenli olduğunu düşünmüştük. Savaş olmayacağını Srebenitsa’nın güvenli bölge olduğunu söylemişti ve bizde ona inanmıştık. Gıda yoktu, un yoktu,  tuz yoktu, su yoktu. Bütün su kaynaklarını Çetnikler zehirlemişti sürekli bombalar atıyorlardı öldürüyorlardı Boşnakları. Birleşmiş Milletlerden tahsis edilen hastanede hiçbir tıbbi malzeme yoktu yaralılar tıbbi malzeme olmadığı için ölüyorlardı. bunun videoları var. Srebrenitsa savaş hastanesi diye çocukların yaraları açık bir şekilde organları gözükürken, anestezisiz bacakları kesilen insanları görebiliyorsunuz.

**Srebrenitsa'da kimse kurturulamadı mı? BM askerleri Boşnaklara ihanet mi etti?

-Bütün savaş görüntülerini izledim ama bu hastanedekiler en ağırlarından. Srebenitsa’nın güvenli bölge olduğunu söyleyen Birleşmiş Milletler bizi kandırdı. onlar Miloseviç'e yardım ettiler. Bize silah ambargosu uyguladılar ve o şartlarda mücadele etmek çok zordu. Türkiye’nin savaşta ve savaştan sonra Srebrenitsa halkının yanında olduğunu biliyorum ve bunun içinde çok teşekkür ediyorum. 1995 Haziranda Srebenitsa'ya saldırılar başladığında Birleşmiş Milletler Çetniklere cepheleri verdi çünkü Srebrenitsa daha düşmemişti, bombalar ve kurşunlanın altında gece kaçmaya başlamıştık. Potaçari'ye geldiğimizde büyük bir fabrikanın koridorlarında uyuyorduk. 36 bin kişi birleşmiş milletlerin fabrkiasının dışındaydı. Çetnikler geldiğinde ne olacak korkusuyla yerlerde aç susuz korkulu bir şekilde bekliyorlardı. Birleşmiş Milletler kendi bölgesine sadece 3-4 kamyon kadar insanı kabul etti. Bosnalı Hasan Nuhanoviç  Birleşmiş milletlerin tercümanıydı. O bile ailesini bu katliamdan kurtaramadı. Sırplar Nuhoviç'in bile ailesini katletti.

KANLI ELLERİNİ YIKATTIRDILAR

**Srebrenitsa'da nelere şahit oldun? Yaşadıkların ve şahit olduğun olaylar hayatını nasıl etkiledi?

-Fabrikada yiyecek içecek yoktu civardaki evlere gittik varsa un ve su aldık en azından bişeyler yiyelim diye. Orda 2 defa esir düştüm şimdi gibi hatırlıyorum (ağlıyor) O evi hala hatırlıyorum kırmızı tuğlalardan yapılmıştı. O zaman 2 boşnak kadına tecavüz ettiler. Bi kerede esir düştüğüm de 8 kişinin başlarını kestiler. Her yer kandı duvarlar yerler … Elleri kanlıydı ve o kanlı ellerini yıkamak için bana su tutturdular bende tutmak zorunda kaldım. Ondan dolayı geceleri ışıksız uyuyamıyorum ve travmalar yaşıyorum.  Benim için en zor olan olay ise kadınları dövüp tecavüz etmelerine şahit olmamdı. Aliya İzzet Begoviçe küfür etmeleri, Türklere küfür etmeleriydi. Hani nerde Türkler deyip küfür ediyorlardı. Size şu an kimse yardım edemez diyorlardı. O iki kadın sağ mı bilemiyorum. Dedemi ordan ayırdılar kardeşim Hasan, kardeşim Mahmut kardeş çocukları ve diğer akrabalarım öldü. Bir kamyona bindirdiler bizi ve orda bir kadın su vermişt, su çok sıcaktı adeta kaynıyor gibiydi ama içmek zorunda olduğumdan içmiştim. Çok ilçeden geçtik ve yollarda Çetnikler bizi durduruyordu. Yollarda esir alınmış insanlar görüyorduk. Elleri başlarına bağlı . pusular kuruyorlardı aç susuz insanlar ordaydı. En kötüsü bu yollar boyunca bulunan pınarları zehirliyorlardı ve etrafına mayınlar döşüyorlardı. Su içmek isteyen insanlar ya mayına basıyorlardı ya da zehirlenerek ölüyorlardı. Zehirlenenlerde halüsinasyon başlıyordu ve bir çoğu bu yüzden Sırplara yakalanıyordu. En çok Karatepe dediğimiz yerde yaşanıyordu bunlar. Birleşmiş Milletlerden  Pakistanlı askerler su ile  karşıladı bizi ve akşam Tuzla bölgesine vardık. O gece çok sayıda kadın kız kendini asarak intihar ettiler çünkü bazıları tecavüze uğradı bazıları o gece bütün ailesini kaybetti. Birleşmiş Milletler askerlerinin önüne kendilerini atan kadınlar vardı çünkü ailelerinin durumunu öğrenmek istiyorlardı. Bugün 21 yıl sonra Sırp entitesi soykırımı ve kurbanları kabul etmiyor. Ben diyorumki Marslılar veya Afrikalılar katletmedi bizi. Srebenitsa, Lasenitsa, Biyelina, Svornek … Tomasica en büyük toplu mezar.  Annelerin kucağında öldürülen bebekler vardı. Şu an en büyük mücadele bunların unutulmamasıdır. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır..

**Ailenizden hayatta kalan birileri var mı? Mezarları bulunamayanlar var mı? 

-Ailemden herkesi kaybettim. Şu an tek başıma yaşıyorum. Ama 21 yıldır dedemin ve babamın kemiklerini arıyorum. Onları hala defnemedim. En büyük isteğim onların bir mezarının olması. Kuzenlerimin bazıları defnedildi. Benim kardeşlerim yoktu. Evin tek çoçuğuydum ve Şabanovicç ailesinden hayatta kalan ve Srebrenitsa'dan sağ kurtulan tek kişiyim. Başkent Saraybosna'da tek başıma yaşıyorum.

**21 yılda hayatınızda neler değişti? Her gün aynı acıları tekrar yaşıyor musun?

-21 yıldır hayatımda çok şeyler değişmedi. Her gün bir Srebrenitsa'yı yaşıyorum. En zoruda hiç kimsem yok ama Allaha şükür ki dayanma gücü veriyor sadece Allahtan yardım istiyorum sadece ondan korkmak gerekiyor, Bosna hersek gerçeği bilinsin, toplu mezarlar ortaya çıksın, çok toplama kampı vardı, insanları iki at arasına bağlayarak ikiye ayırdılar… Fatma Orloviç isminde bir annemizin evinin önüne izinsiz kilise yaptılar onu kaldırtmak için çok uğraştı başka destek olan yok. Kilisenin altında toplu mezar olabilir.

**Sizlere bu acıları yaşatanlardan nefret ediyormusunuz ?

-Allah'ın kullarından nefret edemezsiniz ancak çirkin eylemlerinden nefret edebilirsiniz. Zünkü nefret bizi yok ederdi ve cennet olmazdı cehennem olurdu ama gerçek unutulmasınki bir daha yaşanmasın.

**Son olarak Konya'yı ziyaret sebebini öğrenebilir miyim? Konya senin ve Bosna halkı için ne ifade ediyor?

-Konya'ya uzun yıllardır gelmek istiyordum. Konya'nın hayatımda ayrı bir önemi var. Hep Hz. Mevlana'nın türbesini ziyaret etmek istiyordum. Allah'a şükürler olsun bu dileğim gerçek oldu. Allah'a çok dua ettim Konya'da olmak için. Beni buraya davet edenlerden Allah razı olsun. Konya çok güzel bir şehir ve Selçuklu'nun başkenti. Selçuklu ve Osmanlı tarihini hep okuyordum. Konya'da tarihi eserleri görmek benim çok mutlu etti. Konya ve Bosna halkı kardeştir. Konya halkı savaş zamanı hep yanımızda oldu. O zor günleri Konya halkının da yardımlarıyla birlikte açtık.

İBRAHİM BÜYÜKEKEN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Röportaj Haberleri