Sporun güzelliği, siyasetin çirkinliği!

Recep Çınar

BU NASIL BİR SEVDA

Bazı insanlar vardır, tuttuğu takımı kendisi ile özdeşleştirir…

Takım başarılı olursa kendisine olan özgüveni de artar…

Otururken, kalkarken, yürürken, konuşurken, gülerken daha bir gururla yapar bu hayatın içerisinde olanları...

Bu da öyle biri…

Konyaspor’a olan sevdası karşılıksız bir sevdadır...

Konyaspor’un hiçbir maçını kaçırmayanlardan, tüm oyuncuların, teknik adamların, başkanların en ateşli savunucusudur…

Toz kondurmaz onlara…

Kendisini takımın bir parçası gibi görür…

Böyle bir aidiyet duygusu var…

Çok eski tanıdığım için, oyuncular sahada, o da tribünde oynar maçı…

Konyaspor başarılı olmuşsa, maç kazanmışsa gururla dolaşır Konya sokaklarında…

Kaybettiğin de mi?

Sokağa çıkmadığı zamanlar olur…

Kendini yalnız hisseder, gururu incinir…

O gerçekten formaya aşık…

O gerçekten armaya aşık…

O gerçekten renklere aşık.

xxx

Sabah evden çıktım, durağa doğru adımlarken, koşarak yanıma geldi…

“Abi ne yaptınız ya” dedi!

Şaşkınlıkla “ne yapmışız” dedim…

“Göztepe’yi de yenememişiz. İki maçta 5 puan kaybettik” dedi…

“Olmayınca olmuyor” dedim…

“Takım kötü müydü abi?” dedi…

“Kazanacak kadar iyi değildi” dedim…

“Hayırdır sen gelmedin mi maça” diye sordum…

“Gelemedim abi” dedi…

“Sen kolay kolay maç kaçırmazdın, Konya’da değil miydin?” dedim…

Cevap beklemediğim bir yerden gelince, hem kendisinin, hem de benim  omuzum düştü, sol yanımdan vurgun yemiş gibi oldum…

“Hanım kanser, pankreas kanseri, ayrılamadım yanından, onun için de gelemedim maça abi” dedi…

“20 yıl önce göğüs kanseriydi, atlattık, bu sefer de pankreas illetine yakalandı. Allah’tan umut kesilmez, doktorlar uğraşıyor” dedi…

Konuyu tekrar Konyaspor’a getirdi…

“Televizyondan da izleyemedim, nasıl geçti maç?” dedi…

Atamadağımız penaltıyı, Jahoviç’in uzatmalarda kaçırdığı pozisyonu anlattım…

Üzüldü…

Suratı ekşidi...

Gözlerini kısarak, “Göztepe’yi yenmeliydik be abi” dedi…

“Doğru söylüyorsun, yenmeliydik” diyebildim…

O sırada otobüsüm geldi, ben otobüse binerken arkamdan seslendi…

“Abi gözünüzü seveyim, kurban filan kesin bu şanssızlık bitsin” dedi…

Anlayacağınız yine toz kondurmadı Konyaspor’una…

Kayseri ve Göztepe maçlarındaki puan kayıplarını şanssızlığa bağladı…

Ağzından tek kötü kelime çıkmadı…

Helal olsun ona...

Kendimi iyi Konyaspor’lu zannederdim…

Onun Konyaspor’a olan sevdasını gördükten sonra, “utanmadım” dersem yalan olur.

xxx

Nasıl bir sevdadır ki, hanımı, hayat arkadaşı, çocuklarının annesi amansız bir hastalıkla mücadele ederken, sen tut Konyaspor’un iki haftada kaybettiği 5 puana üzül, Göztepe beraberliğine kahrol!

Ne söylenebilir ki?

Bende birşey söyleyemedim tabii ki…

Gözlerim doldu, o kadar.

GÜNAHA TEŞVİK!

Siyasetçiler iyice zırvalamaya başladılar…

Hem de yüce dinimizi, bir koltuk sevdasına alet ederek…

İşte siyaseti bu nedenle sevmiyorum…

Ve sevmemeye de devam edeceğim.

xxx

AK Partili bir Milletvekili…

Mehmet Kasım Gülpınar…

Öyle laflar etmiş ki, insanın tüyleri diken diken oluyor…

“Allah sizden emaneti ehline vermenizi emrediyor, bu emir hepimiz için geçerli, sadece yöneticiler için değil, herkes için halk için de geçerlidir. Halk emaneti nasıl verir? Sandığın başına gider, oyunu atar ve emanetini verir. Allah size bir emanet veriyorsa, bunun hesabını soracak demektir. Vicdan rahatlığıyla size diyorum ki, yarın inşallah mahşerde Allah’ın karşısına çıktığınız zaman, o emaneti bize verdiğinizden dolayı, size inşallah hiçbir hesap sormayacak.”

Özellikle son cümlesi…

“Oyunuzu bize verirseniz, sizden hesap sorulmayacak, istediğiniz kadar günah işleyebilirsiniz”e getiriyor…

Bu nasıl bir cinnet halidir ki, insanlar günaha teşvik ediliyor…

Bu nasıl bir ihtirastır ki, insanların hem dünyaları, hem de ahiretleri ipotek altına alınıyor…

Bu nasıl bir koltuk hırsıdır ki, insanların dini duyguları ile oynanıyor…

Ve en önemlisi de sen haşa Allah’ın vekili misin ki, insanlara cennet bağışlıyorsun?

Oy istediğin insanları bilmiyorum, ama Allah bu kurduğun cümlelerin hesabını senden sorar...

Ne diyebilirim ki, Allah sana ve senin gibilere biraz akıl, biraz fikir, ama daha çok izan versin.