Sorumlu Dil

Nurten Selma Çevikoğlu

Seçimlerin yaklaştığı artık son kozların paylaşıldığı, bütün kirli senaryoların ortaya fâş edildiği bir dönemin son demlerine giriyoruz. Kıyasıya eleştirilerin yapıldığı, iftiraların havada uçuştuğu, her türlü yalanın fütursuzca söylenebildiği bir soğuk savaşta kılıçların kınından çıkartıldığı son haftaya girdik. İnsanlar gerildi, insanlar en yakınlarından hasımlar edindi, insan ilişkilerinde belli sınırlar çizildi… Maalesef seçim atmosferinin manzaraları bunlar.

Her zaman vurguladığımız gibi iyilik, güzellik varken kötülük ve çirkinlik niye? Hayırlı ve doğru davranışlar varken hayırsız ve yanlış davranışlar niye? İnsanların birbirini acımasızca, öldüresiye eleştirmesi menfilik adına bir kazanım sayılabilir mi? Kişiler için asıl kazanım inadına pozitiflik, inadına iyilik, inadına doğru davranıştır.

Doğru söylem, sorumlu dil bir erdemdir. Ne yazık ki devletin en başındaki kişiler tarafından bugün bu erdem kaybedilmiştir. Muhalefeti, dostu-düşmanı, paraleli tarafından da kaybedilmiştir. Herkes birbirinin arkasından verip veriştiriyor. Bu işi yaparken de nasılsa her şey mubah görülüyor. Yalan, iftira, dedikodu, abartı, malayâni, hak ihlâli hepsi ama hepsi serbest. Sayılanların günah olduğu umursanmıyor bu işi yapanlar da mümin olduklarını sık sık ifâde ediyorlar. Şaşırdık kaldık bu hengâmenin tam ortasında.

Halk olarak olanları tartmaya çalışıyoruz. Sarf edilen sözlerin, icra edilen davranışların değerlendirmesini yapıyoruz, hayretler içinde kalıyoruz. Bir ülkenin Başbakanına ‘Başçalan-Boşbakan-hırsız-hâin’ yaftaları yapılıyor koca koca, anlı şanlı devlet büyükleri tarafından karşı tarafta tabi boş durmuyor o da savunma ve şikâyet modunda hep eleştiriyor, konuşuyor kalabalıklar üzerinden suçlamalar yağdırılıyor. Neticede toplum vicdânı yaralanıyor. Beden yarası geçer ama yıllar geçse de dil yarası geçmez.

Kişilerin kendi başlarına bir insan olarak hareket serbestisi olabilir ama kişiler ayni zamanda topluma mâl edilmiş bireylerdir ve bireylerin geliştirdikleri her yanlış davranış toplum ruh sağlığına zarar veriyorsa o zaman kişilerin toplum içinde sergiledikleri davranışlarına bir sınır koymaları gerekir. Burada kişilerden çok toplumun salâhı öne çıkar ve yine bu durumda ahlâkî erdemlerin ehemmiyeti daha bir belirginleşir. İnsanlar bireysel olarak ne kadar iftirâya uğrasalar da, ızdırablar içinde kıvransalar da toplumun huzûru için fedâkarlık göstermeli sabretmeli ağzından kötü sözler çıkmamalıdır diye düşünüyoruz.

Ancak bugün eskiden ehemmiyet verilen pek çok değerimiz zayıflamıştır. Kendi kültürümüze özgü değerlerin değiştirilmesi, zayıflatılması toplumsal infiallere sebebiyet verir, kutuplaşmaları oluşturur. Bugün bireysel yanlış davranışlar sorgulanmalı, düşüncesizce sarf edilen menfaatçi söylemler sorgulanmalı eğer bu yapılmaz ise bunun dünyada ve bilhassa da âhrette bedeli çok ağır olur. Bir defa iftira etmenin, yalan söylemenin, gıybet etmenin bizim değerlerimizde günahı ve cezâları vardır. Meselâ; kutsal kitâbımızda yalan söylemenin âkibeti hakkında; “…pek yalancı ve günahkar kişinin vay hâline! Ona can yakıcı azâbı müjdele.” (1) Buyrulur. Gıybet etmenin hükmü için; “Diliyle çekiştirip, yüzüyle de alay eden kimsenin vay hâline!” (2) İftira etme ile ilgili olarak da; “İnanan erkek ve kadınları yapmadıkları bir şeyden ötürü incitenler, şüphesiz iftira etmiş ve apaçık bir günah yüklenmiş olurlar.” (3) Şeklinde net ölçüler mevcuttur.

Bahsettiğimiz hususların dîni günah ve azap ölçütlerinin yanı sıra insan iletişimine de büyük zarar verdiği ayan beyan ortadadır. Halbuki toplumun hangi katmanında olursa olsun insanlar birbirleriyle olan ilişkilerinde kişilik sınırlarını ihlal etmemeleri gereklidir. Tabi ki bu saygıdan dolayıdır. Ancak insanların birbirlerine birey olarak saygıları kalmamışsa saygıdan bahsetmek abestir. Devlet büyüklerine sarf edilen en olmadık yalanlar aradaki güveni bitirmiştir zira yalan güveni sarsar. Hayat ilişkilerinde aktif sabır, saygı, güven gibi ahlâkî erdemlerle insan iletişimi sağlıklı bir şekilde yürür. Bu ölçüleri iletişimde veri olarak almak doğru ilişki geliştirmenin en sağlam zeminini oluşturur.

Biz devlet büyüklerini özellikle de yönetimle ilgili kişilerin yanı sıra sıradan halkı da şu seçimler vesilesiyle yaptıkları davranışlarda ve konuştukları söylemlerinde daha sorumlu olmaya dâvet ediyoruz.

-----------------------

1- Câsiye, 8

 2- Hümeze, 1

 3- Ahzap, 58

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.