Sömürü Düzenine Devam

Sömürü Düzenine Devam

Onun işi, benim de bazı çalışmalarım nedeniyle uzun zamandır biraraya gelemedik. Sadece pazar günü çalışmadığını ve akşam saatlerinde müsait olduğunu söylediğinde pazar akşamı buluşmak için sözleştik telefonda. Pazar akşamı aradı ve 23.00'da işe gideceği için dışarıda buluşamayacağımızı ve beni evinde beklediğini söyledi. Bir an durdum... düşündüm... kadıncağızın bir pazar günü vardı ve 23.00'da işe gitmesi, 12 saat çalışması gerekiyordu. Birde benim için yorulsun istemediğim için gündüz vardiyası sırasında, müsait bir vakitte görüşebileceğimizi söyleyip yeniden sözleştik. Telefonu kapatınca içimde tarifi mümkün olmayan bir keder hissettim. Yarım asrı aşmış bir kadın gece saat 23.00"da işe gitmek zorunda kalıyordu, yıllardır bu döngüyü yaşayan pek çok kadın gibi...

Erbakan Hoca'nın Siyonizm ve sömürü düzeni hakkındaki sözleri yeniden çınladı kulaklarımda. Akabinde birkaç hafta önce Kocaeli Dilovası'nda çıkan parfüm fabrikası yangınında 65,65,55,(48 erkek)17,18,16 yaşında yanarak ölen kadın ve çocukları hatırladım tekrar kahroldum. 7 kişi öldü demek dile kolaydı!

Hâlbuki bir kadın bile olsaydı yine aynı şiddetle kahrediciydir. Küresel güçler için sadece insanların sömürülmesi önemlidir, erkek, kadın, çocuk işçi olması farketmez. Bilhassa başı açık başı örtülü, çarşaflı, mini etekli ayrımı yapmadan sadece kendi zulüm düzenlerini devam ettirmek için kadınları da kullanırlar(!)

Sömürüldüğü sürece kadınların başörtülü ya da mini etekli olmasının hiç bir önemi yoktur. Misal yangında yananlar başörtülüydü. Bunun bir önemi var mıydı? Yoktur! Önemli olan insan oldukları ve haklarının olması gerektiğidir. Ancak her seçim başörtülüler üstünden yürütülen seçim kampanyalarını düşününce ve 2025 yılında ne kadar ilerlediğimizin söylendiği bir zamanda mesele nasıl öldükleridir. Üst düzey başörtülülerin kaçının dikkatini çekmiştir bu ölümler! Misal başörtülü Aile Bakanı reşit olmayan çocukların o şartlarda çalıştırılması konusunda düşüncesini açıkladı mı? Yine başörtülü Özlem Zengin bu çocukların ve kadınların haklarını mahkemede savunacak mı? Soramadığımız diğer başörtülü Sayın Hanımefendiler ne düşünmüştür!

"Bedenler yanınca gözler ortadaki yangını biraz görüyor. Bedenler yanmadan, canlar enkaz altında kalmadan kimsenin dikkatini çekmiyor zulüm düzeni.

Hoş hâlâ sistemi ele alan yok..."

Muhazakarlar (bilumum kendine din üzerinden alan açmış her biri) ibadet vurgusuyla çaldıkları emeklerin, çalınmasına göz yumduklarının hesabı olmayacak sanıyorlar galiba." Yazmış bir hanımefendi.

Yıllarca başörtüsü mücadelesi verildi. Başörtüsü konusunda hâlâ 'endişelerin' olmasında aslında asıl meselenin başörtülü olmaktan ziyade sınıfsal bir mesele olduğu muydu acaba?

Ne umutlarla ne mücadeleler verildi. Gün gelecek kadınlar başörtülü çalışabilecek, kızlar başörtüsüyle okuyacak, meslek sahibi olacaklardı. Oldular da...misal polis oldular ve artık çarşaflı kadınları başörtülü polisler copluyor! Başörtülü doktorlar rahatlıkla kürtaj yapabiliyor. Başörtülü avukatlar İsrail ile yapılan ticaretin gerekliliğini savunuyor ve petrol için varil başına 1.5 dolar alındığı söylüyor gururla...Gazze'ye giden petrolü durdurun diye protesto ederken örtülülere ters kelepçe takılıyor, coplanıp gözaltına alınıyorlar. Yine bir KHK kararıyla bebekleriyle hapishanelere kapatılıyor. Evine ekmek getirmek için gece yarısı işe gidip, 12 saat çalışmak zorunda kalanlar da az değil. Ne için? Emekli olunca 16.882 TL almak için. Vicdanlara soruyoruz "kadınlar emeklerinin hakkını alabiliyorlar mı?"

Daha ne kadar kadın, erkek, çocuk, gariban insanlar sınıfsal ayrıma maruz kalacak?

Sömürü düzenine kimse dur demeyecek mi?

Velhasıl haksızlığı kabullendiğiniz, sömürüye dur demediğiniz sürece...

Neyse!

Dua ile...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri