Sınıflara hoca!, soyadı alma, çocukluk aşkı, yeni ev

Ahmet Güldağ

Üçüncü sınıf imtihanında, babam gelecek yıl köy okulları beş sınıflı olacak diye bile bile sınıfta bırakmıştı ya…

1939 öğretim yılında yine üçüncü sınıf sıralarında idim.

Babam neden o yolu tuttu. Hatalı diye düşünüyordum. Çünkü sınıfta kalma moral bozukluğu vermişti.

Sonraları düşündüğümde haklı gördüm. Çünkü okula gitmez sokakta gezersem bildiklerimi unutabilirdim. Bir daha okumakla daha ileri gitmiş olurdum. Ve nitekim öyle oldu.

***

O yıl iki tane olan üçüncü sınıfın birinde iki kız bir erkek ben olarak bir sırada oturuyoruz. Kız arkadaşlarıma yardımcı olmak bir tarafa…

Babam beni birinci sınıfa okuma dersi ikinci sınıfa hesap dersi verdiriyordu bazen kendi yetişemeyince.

Buda faydalı oluyor tek öğretmeni beklenmiyordu talebeler!

***

Soyadı kanunu çıkmıştı daha soyadı almamıştık.

Babacan müfettiş teftişe gelip bizde kaldığında şu konuşma geçti.

“Neye daha almadın soyadını” diyen soran Şevket amcaya babam…

“Konya’ya gitmek Nüfusa müracaat etme imkânımız yok ki. Mayıs tatilinde Konya’ya gidince yapacağım”

“Peki, ne koyacaksın” sorusuna da. “Yaltırık” cevabını verdi babam.

Şevket amca şöyle bir doğrulurken nefes verip…

“Beğenmedim sana yakışmaz. Sen bu dağların gülüsün. Senin gibiler zor bulunur.

Ben “GÜLDAĞ” soyadını almanı isterim ve salık veririm. Gel bunu kabul et” deyince

Babam “Sizi kırar mıyım Müfettişim. Tamam öyle olsun” cevabını verdi. Ve Mayıs ayında Konya’ya gelince Kayıt ettirdi. Hamiş: Dikkat ettiniz mi sayın bu günün öğretmenleri. Soyadını yazdırabilmek için bile şehre inmek ancak tatilde…

***

Küçükten itibaren aşk yaşayan Kamber, Ferhat, Kerem aşklarını okuyunca bendede bir aşk yaşama duygusu gelişiverdi galiba! Dokuz yaşımda iken!

Yanımda oturan kız arkadaşım güzeldi. Ona baktıkça içimde kıpırdamalar oluyordu.

Oluyordu ama nasıl açıklayacaktım bilemiyordum.

Düşünüp taşındım ve onu herkesten gizli bir yerde öpüp “Seni seviyorum” diyecektim.

Bu kararımı ders arası dışarı çıkılırken kız arkadaşıma sana bir şey söyleyeceğim deyip.      

Çıkanların boş bıraktığı sınıfa götürüp kapıyı örttüm ve kucaklayıp yüzünden öper öpmez…

Kapı şiddetle açıldı ve babamın şiddet içindeki gözleri ile karşılaştık.

“Ne yapıyorsunuz burada? Çıkın dışarı” diye azarladı.

Azarlamakla kalmadı…

Yanımdan alıp diğer üçüncü sınıfa oturttu kız arkadaşımı.

Kız arkadaşım bu ayırmaya çok kızmış ki beni gördüğünde başını çeviriveriyor konuşmak istemiyordu.

Bende terbiye bakımından bir şey diyemiyordum ama içimde aşk alevlenmişti.

Ben başımı çevirince yan gözle bana baktığını da görüyordum ama bir şey yapamıyor içimde kalıyordu. Sene sonunda üçüncü sınıf imtihanlarını verip mezun oldu okula gelemezdi artık.

Aynı zamanda biz de ev değiştirip uzağına gittik.  Görme imkânı çok azaldı.

Bu çocukluk aşkının devamı ilerisini şimdi söyleyivereyim.

Gerek dördüncü ve beşinci sınıfları okuyup Konya’ya temelli geldiğimizde devam etti bizim aşk duygusu.

Konya’ya gelen arkadaşımdan haberini alıyordum. Birkaç yıl sonra gelin olmuş haberini alınca bizim aşk da kayboldu. Kardeşim olarak gördüm onu ve Konyalı kızlara döndü aşk maceraları. Anlatacağım ilerde.

Köyde yeni eve geçtik dedim. Bir oda bir mutfak!

Resimde görülüyor. Sağ pencere odamız. Mutfak iç kısımda. Bir dikkat edeceğiniz husus da aşağısı da ev olan yerin damı bizim hayatımız ve kenarda tahtadan yapılmış tuvalet onun altında boru gibi atık yolu. Bunlar yokken babam köyün hepsine yaptırmış kuyuda kazdırmıştı.

Hemen yanında taş merdiven var.

Fotoğrafta görüldüğü gibi evlerin hepsinde çatı yok en üst pencere görünen bina okul.

***

Gelecek hafta Allah’ın izniyle anlatır ve izleriz inşallah

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.