SİLAHLI KUVVETLERE DİN SUBAYLIĞI KONUSU’NA DEVAM EDİYORUZ

Nurten Selma Çevikoğlu

Sahasında uzman olan yetkili kişilerin, Mehmetçiğimize mânevî destek ve güç sağlayacak ‘Din Subaylığı’ kadrolarının artık TSK bünyesinde eskiden olduğu gibi yeniden yer alması gerektiği konusunda talepleri oldu haklı olarak. Geçen yazımızda bu hususlara bir başlangıç yapmıştık ama bitiremedik yazacaklarımızı, devam etmek istiyoruz efendim müsâdenizle.

Üç kıtada barış ve adâleti tesis etmek üzere konuşlanan ordumuzda askerimize mânevî destek ve moral motivasyonunu yüksek tutacak mânevî birikimlerle donatılması için oluşturulması gereken yeni birimler gereklidir. ‘Ordularımızda cesâret ve merhameti bir arada tutan mekanizmanın anahtarı ‘Din Subaylığı’dır. Bu birim mutlaka TSK bünyesinde yeniden ihdas edilmelidir.’ Diyen Târihçilerimizden Marmara Üniversitesi Öğrt. Üyesi. Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci; Orduda en kritik rolü din adamları üstlenir. Osmanlı Devleti’nin fetihlerinde askerlerin iyi davranışlarının arkasında din subayları vardır. Osmanlı askerlerinin savaşlarda hem sivil halka hem tabiata zarar verilmediği sürekli dillendirilir. Askerler bu şuura din adamlarının telkinleriyle ulaşmışlardır. Çünkü onlar Allah için mücâdeleye çıktıklarını bilirler. Din Subaylarının öğütleriyle onlar bilirler ki, mâsumlar öldürülmez, hayvanlara ve ağaçlara zarar verilmez.’ Açıklamalarında bulundu, devamla;

‘Dünya ordularının Osmanlı tarzı Din Subaylığı sistemini aynen uyguladığını’ belirten Prof. Dr. Ekinci; ‘Bir orduda din adamları olmazsa o orduda vahşi eylemler illâ ki baş gösterir. Bu nedenle Amerikan ordusunda en kuvvetli sınıflardan biri din adamı sınıfıdır. İngiltere ordusu da aynen böyledir. Dîne uzak millet olmalarına rağmen ordularında din adamları güçlüdür. Asırlarca insanlığa barış götüren ordularımızda bu rolü din adamları sınıfı oynamıştır.’ Dedi.

Târihimizde ki ‘Din Subaylığı’ konusuna da değinen Târihçi Profesör şu bilgileri verdi; ‘Târihteki ‘Din Subaylığı’ husûsu İttihad ve Terakki döneminde zayıfladı. Cumhuriyet döneminde ise Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak tarafından yeniden ihdas edildi. O emekliye sevk edilince İsmet İnönü bu birimi kaldırdı. Daha sonra ‘moral subaylığı’ olarak pasif şekle eklenen ‘Din Subaylığı’ akim kaldı. Günümüzde her birlikte mutlaka bir din adamı olmalıdır. Çoğunluğu Müslüman menşeli olan ordumuza bu çok gereklidir.’ Diye konuştu. Yanı sıra şunları da ekledi;

‘Din adamları sınıfının orduyu mânevî olarak mücâdeleye hazırlamasına ilâveten askerlerin mânevî buhranlarının da önüne geçeceğini, ordudaki intihar ve firar olaylarının önüne geçilmesinin yolunu ‘Din Subaylığı’nın açacağını’ belirtti. Bunlar hakikaten beklenen gâyet faydalı açıklamalardı.

Târihçilere, siyâsetçiler de ekendi ve bu hususta ön açıcı güzel açıklamalar yaptılar. Meselâ, İstanbul Milletvekili Ahmed Hamdi Çamlı; ‘Bizim ordumuz peygamber ocağıdır. ‘Asâkîr-i Mansure-i Muhammediye’ yâni ‘peygamberin yardımcıları’dır ordu mensuplarımız. Şimdi şaha kalkan bu milletin ve ordumuzun en büyük eksikliklerinden bir tanesi ‘Din Subaylığı’ yâni ‘cephe imamlığı’dır. Bu ihdas edilirse Allâh’ın emirleri ve peygamberin hadisleriyle donanım kazanan askerlerimizin performansı yüz kat artacaktır. 15 Temmuz’da bunu gördük. Mânevî kuvveti kuşanan gençlerimizin tek bir el işâretiyle, milyonluk tankları nasıl mağlup ettiğini müşâhade ettik. Bu mânevî kuvveti, ordumuzda kas ve zihin kuvvetiyle birleştirdiğinde geçmişimizdeki parlak zaferlerimize ulaşmamız da inşaALLAH daha kolay olacaktır. Milli Savunma Bakanlığımıza çağrımızdır, askeri imamlık biriminin bir an evvel ihdas edilerek Mehmetçiğin gücüne güç katılmalıdır. Askeri imamlarla ilgili ayrı bir akademi açılabilir. Yine İlâhiyat Fakültelerinde ‘Cephe İmamlığı’ bölümü oluşturulabilir.’ Dedi. Bunlar güzel fikirler gerçekten.

Erzurum Milletvekili İbrâhim Aydemir’de; ‘Ordu bütün bir milleti ifâde eden çok yüksek bir kurumdur. Milletimizin birliği ve bütünlüğünü en üst derecede temsil eden kurumun adı Türk Silahlı Kuvvetleri’dir. Öyleyse, milletimizi bütünüyle kuşatan en mühim olgu olan dînî değerlerin, ordumuzda da yetkin isimlerle askerimize aktarılması kaçınılmazdır. Buna dönük düzenleme yapılması milletimizi mutlu edecektir. Din Subaylığı kadrosunun ihdâsı askerlerimizin moral değerlerine, dünyâya bakışına, inanç saadetinde kuşatıcı bir pozisyon almalarına sebep olacaktır.’ Derken şunları ilâve etti; ‘Çanakkale Harbi’nde, Sakarya’da, Büyük Taarruz’da bin askere bir tabur imamı düşmüştü. 3 bin askere 1 alay müftüsü görevlendirilmişti. Geçmişteki zaferlerin arkasında yer alan tabur imamlarının tesiri çok yüksektir. Şimdi de Libya’da, Sûriye’de, Kıbrıs’ta, Afganistan’da ve birçok bölgede konuşlu askerlerimiz var. Geçmiş zaferlerimizde gizli kahraman olan Din İşleri Subaylığı biriminin bugün de oluşturulması gerekir.’ Dedi.

Bir başka milletvekili Hasan Turan ise; ‘Son dönemde Kuzey Afrika’da, Ortadoğu’da, Bosna’da, Afganistan’da görev yapan askerlerimize gösterilen teveccüh onun adının Mehmetçik olmasındadır. Çünkü Mehmetçik merhametlidir, cesâretlidir, zâlime karşı şedid, mazluma yufka yüreklidir. Aslı Peygamber Ocağı adı Mehmetçik olan askerlerimiz, savaşta cephede barışta da sınırda vatanımızı, milletimizi, namusumuzu ve dîni mübinin koruyucusu ve kollayıcısıdır. Böylesine mukaddes bir görevi icra eden askerlerimizin mâneviyâtını ve moralini yüksek tutmak, cesâretini muhafaza etmek için gerekli olan ‘Din Subaylığı’ açığını gidermek elzemdir.’ Dediler.

Evet, bu fikirlere aynen katıldığımız belirterek yazımıza son verelim. İnşaALLAH. En kısa zamanda bu tekliflerin değerlendirmeye alınmasını yürekten temenni ediyoruz.

Hayırla kalınız.

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.