Şikâyet Kültürü-3-

Nurten Selma Çevikoğlu

Her şikâyet edilen husus, bizim bilmediğimiz ama Cenâb-ı Hakk’ın bizim için takdir ettiği bir hikmetten dolayıdır. Bir süredir devam ettiğimiz ‘Şikâyet Kültürü’ yazı dizimizin bu son bölümünde hiç atlamak istemediğimiz Abdulkâdir Geylânı Hazretleri'nin, Fütûh’ul-Gayb (=Gaybın Anahtarları) isimli eserinden bu hususla ilgili şu güzel sözleri bizim problemimize nasılda ışık tutar mâhiyettedir:
‘Hikmeti icâbı sende yapacağı ve tecrübe için vereceği bâzı belâlardan dolayı Allâh'ı suçlamaya kalkışma! Bil ki, bu hâllerde sana düşen vazife belâyı hayır olarak göstermek, hayra da şükür etmek gerekir... Hak’dan şikâyetçi olanın kurtarıcısı kim olur?
Nimeti bulmadan, bulmuş gibi görünüp şükür etmek, doğru olarak bir felâketini şikâyet etmekten daha iyidir... Nimet-i ilâhî'den mahrum olan bir kişi gösterebilir misin? Hayır!.. Allahü Teâlâ Hazretleri: "Allâh'ın nimetlerini saymağa kalksanız saymakla tüketemezsiniz.." (1) Buyuruyor. Sende o kadar ilâhî nimetler mevcuttur ki; sen onların hiç birini bilmek istemiyorsun...
Âfiyette bulunduğun halde Hakk’ı şikâyet etmeğe kalkışma! Yanında Allâh'ın bol nimeti olduğu halde fazlasını isteme!. Sana verdiği nimeti görmez olup inkâr yoluna sapma! Allâhü Teâlâ Hazretleri seni inceden inceye hesâba çeker. Dünyâda belânı artırır. Âhirette ise seni azarlar; felâkete atar. Seni manevî hâllerden ayırır, rahmet nazarını senden çeker.
Durup dururken şikâyet etmekten sakın! Eğer etlerin makaslarla parça parça doğransa yine Allâh'a karşı itiraz yoluna sapma! Sakın ha! Sakın! İtiraz etme! ‘Allah, Allah’ diye söyle! Kurtuluşu iste! Kurtuluşu şikâyet ve âcizlik etmekle isteme. Allâh'ın yasaklarını yapmaktan çekin ve haramlardan korun. Yanlış yola, delâlette olanların yoluna sapmaktan kork!
Şikâyet etme yolunu tutmaktan çekin! Çünkü Âdemoğlunun başına gelen belâlar ancak itirâzından dolayı gelir. O, Erhamerrâhimin olduğu halde, O'ndan nasıl şikâyet edilir ki? O, Hakîmdir, Habîrdir. Kullarına en çok acıyan ve lütfunu esirgemeyen Cenâb-ı Hak olduğu halde, ondan nasıl dert yanılır? Allah, kullarına zulüm etmez; bilgili, işinden iyi anlayan bir doktora kızılır mı? Evlâdına acıyan bir ana cinâyetle itham olunur mu?
Dilini şikâyetten uzak tut! Bu güzel halleri kendinde benimsedikten sonra, sana her şey hoş gelir. Eğer gelecek hayır olursa daha güzelleşir! Şâyet şer gelecek olursa, taat, ibâdet yolunda felâketlerden seni Hak saklar. Rabb’in seni o belâdan dolayı halka rüsvay etmez! Ve o belânın gelip, gidişinden senin haberin bile olmaz. Akşam karanlığının gelişi gibidir. Akşam gelir; gün doğunca gider. Gidince de her yer ışıkla dolar. Aydınlık olur. Ve yine o belâ, senin için sıcak karşısında çabuk geçen soğukluk gibi olur.
Kerim olan Mevlâ'nın huzûruna hatâ ile günahla giremezsin. Oraya ancak iyiler girerler. O, kapısından ancak temizlenmiş îmân ehlini sokar. Bu kapıya ancak bütün mânevî hastalıklardan uzak olanlar alınır.
Allâh'a çok güceniyorsun, O senin Rabb’in olduğu hâlde sen onu töhmet altına almak istiyorsun. O'nun her işine itiraz ediyorsun, emirlerine istemeyerek, zorâki bağlanıyorsun. Ona bağlılığın zorlama yolu ile oluyor. Hâlbuki O'na gönlünle inanman ve teslim olman lâzımdır. Rızık konusunda sıkı olma, geniş ol. Zengin olursan herkese dağıt, fakir olunca sabırlı ol. Zaman gelir, güçlük gider, belâ kalkar, yaptığın bir yana kalır. Bilmez misin ki her şeyin bir vakti vardır; o vakit gelince olan olur. Şunu bil ki; malın çoğu belâ getirir, çok isteme, azla yetin. Bu şekilde belâ biter. Güçlüğün sonu vardır, biteceği gün vardır; sen yeter ki sabırla bekle.
Duân her zaman burada kabul olmayabilir. Çünkü isteklerin çoğu zamansız ve yersiz isteniyor. Yine duâ et, her an Allâh'a yalvar; yalnız, duân kabul olmayınca Allâh'a sitem etme! ‘Niçin kabul olunmadı’ diyerek şaşma. Zamânı gelince olan olur, burada olmasa, öbür dünyâda sana sevap olur. Ama bağırıp çağırırsan mahcup olursun.
Boynunu yüksek emirlere eğ! Allah'tan gelenler için iyi düşün, iyi sabret. Senin için olmayan, sana gelmez. Sana nasip olmayanı kimse eline tutuşturamaz... Hayâtım pahasına da olsa sana yemin ederim ve derim ki: Dâima duâ edeceksin.
Yaptığın duâ her zaman işitilir; ihtiyâcın kadar verilir. Geri kalan öteki âleme kalır. Her arzunun bu âlemde yerine gelmeyişi bir hikmet icâbı ve senin hayrına olur. İhtimalden uzak değildir. Her olan şey, Allâh'ın kazâ ve kaderine uygundur.
Arzuların yerine geç gelince Hakkı töhmet altına alıp isyan etme! Kabul olmadı diye ümitsizliğe düşme! Dâima duâ et. Duâya devam ettiğinde kârın olmasa bile zarar da etmezsin. Hemen olmasa bile günü gelir bir zaman sonra olur.
Düşünen insanlar için söylenecek söz şudur. Düşünen insan Yaratıcısına yönelmelidir. Rabbinin emirlerine harfiyen uymalıdır. Dünya ve âhiret ihtiyaçlarını karşılamak için yalnız O'ndan istemeli ve yalnız O'na yalvarmalı, O'na duâ etmeli ve niyazda bulunmalıdır. İnsan kulluk bilincini kazanabilmek için ilâhi terbiyenin gereklerini yerine getirmelidir.’ (2)
Doğru söze ne denir? ‘Şikâyetlenme Kültürü’nün giderilmesi adına bir şeyler yapabildiysek ne mutlu bize! Şimdilik hoşça kalın, hayırla kalın efendim.
------------------
1 İbrâhim, 34
2 A.Geylâni, Fütûh’ul-Gayb (Çev. Seyfettin Oğuz), İst, târihsiz, s.95-169

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.