Şiir Tahlilleri

Hüzeyme Yeşim Koçak

“Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının en seçkin 30 şiirini, (…) belli bir tahlil yönteminin içinden keşfe çıktığını… Türkçemizin en güzel çiçekleri arasında yer alan bu metinlerin barındırdığı zenginlik ve güzellikleri görünür kılma gayreti içinde olduğunu… Bu metinlerden dikkatli bir kazı sonucu elde ettiği manalar toplamını ve estetik hazzı bizimle paylaşmak istediğini” ifade ediyor Prof. Dr. Nurullah Çetin “Şiir Tahlilleri” isimli kitabının arka yüzünde.

“Millî birlik, ölüm, aşk ve idealizm, zaman ve varlık, millî mücadeleden; fıtrî safiyet arayışı, modern insanın yalnızlığı, gençliğin bilinçlendirilmesi, kimlik krizi, intihara” kadar uzanan muhtelif konulardaki bir şiir seçkisinin içine çekildikçe, yepyeni bir âleme duyularımızı açıyoruz. Bir güzellik çemberinin içinde; insanı, hayatı ve edebiyatı meydana getiren özlü duygu, düşünceleri; şiirin nirengi noktalarını, bünyesindeki farklı anlam katmanlarını okuyor, kavrıyoruz.

Her şiirde, esrarını ele veren, değişik değerlendirmeler, akisler mevcut…

 “Süleymaniye’de Bayram Sabahı”nda; inancın aslîliğini, belirleyiciliğini, yaşayanıyla ruh ordularıyla, gönül gönüle, birlik beraberlik sevincini hissederken; Ahmet Haşim’in gamlı “Merdiven” şiirinde, dağılmanın getirdiği “Osmanlı Devleti’nin son bulmasının verdiği bir hüznün yansımalarına” şahit oluyoruz.

 “Abasız, postsuz bir derviş” tavrına bürünmüş, Ahmet Hamdi Tanpınar; “Ne İçindeyim Zamanın” adlı meşhur şiirine dair; “Ne İçindeyim Zamanın şiiri, şiir hâlini, kozmosla insanın birleşmesini nakleder ki bir çeşit murakabe(içe dalma) ve rüya hâlidir.” bilgisini veriyor.

“Kızılelma ülküsünü”, “bu milletin üstün değerlerini” savunan Nihal Atsız’ı; yılmaz, başı dik tavrıyla yâd ediyoruz; “Kader” şiirinde… O, “ömür muhasebesi” yaparken; “Hâkanların dikilmeli Altay’da tuğları/ Varsın cihânda olmaya görsün mezârımız” diye gürlüyor.

İnandığı dava için, varını yoğunu ortaya koyan mücadele adamlarından, “âdeta dil virtüözü” de olan, mutantan zekâ Necip Fazıl’ı ise; “Yürü altun nesli, o tunç Oğuz’un!/ Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun./ Nur yolu izinden git, KILAVUZ’un! Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun!” mısralarıyla “Büyük Doğu” mefkûresini, kutlu rehberi, varılacak hedefi işaret ederken seçiyoruz. (Büyük Doğu Marşı)

Dar yaşama alanlarının içine sıkışıp kalmış, benmerkezci kitleleri, gençlik kesimini Arif Nihat Asya; bir Mevlevî olgunluğuyla, “Haydi artık uyuyan destanını uyandır!”diyerek uyarıyor, “Fetih Marşı”nda.

Orhan Şaik Gökyay; ancak “Can verme sırrına erenlerin”, toprağı vatanlaştırdığını; “Bu Vatan Kimin?” şiiriyle hafızalara nakşediyor.(sh. 157)

Dilaver Cebeci “Baş koymuşum Türkiyem’in yoluna” diyerek, ezelî “Türkiyem” sevdasını dillendiriyor.(sh. 225)

Büyük şairlerimizden Yavuz Bülent Bakiler: “Bir ipek seccade üstünde gibi huzurla, Durdun mu toprakta namaza?” diyerek, Anadolu’nun mayasını ortaya seriyor. (Anadolu Gerçeği)

“Mehmetçik”in yanında, mütevazı kahraman “Elifçik”in de yer aldığı; kadınının erkeğinin de destanlaştığı İstiklâl Harbinin şanlı hikâyesini; Fazıl Hüsnü Dağlarca, unutulmaz “Mustafa Kemal’in Kağnısı” şiirinde, bir kez daha hatırlatıyor(sh. 175)

Bahaettin Karakoç’un “Elif”i ise; “köylü güzeli” olmasının ötesinde, “Manevî- İslâmi değerleri” simgeliyor.(sh. 251)

Ahmet Kutsi Tecer’in; “Nerdesin” isimli şiirinde, şairi ısrarla çağıran sesin menşei; beşerî sevgiliden, Allah’a ve mükemmel sanat eseri olmasına kadar uzanan bir yorum zenginliğiyle sergileniyor.(sh. 87)

Âsaf Halet Çelebi; “İbrahim”e seslenip, onu ve bizi kalbimizdeki “putları devirmeye” davet ediyor.(sh. 127)

Arınmanın, tekâmülün yolunu ise; Hz. Peygamber’e adanmış, “farklı düzlemde bir naat örneği olan”; “Kayıt” şiirinde gösteriyor Cahit Zarifoğlu: “Menzili çoktan geçti kayboluşum/ Kendi kuytumda çalkıyor şerbetini ağzım”. Yardan da serden de geçtiğini bildiren bir aşk ilânı...(sh. 205)

Kâh “ben sana mecburum bilemezsin/ adını mıh gibi aklımda tutuyorum” (Attila İlhan, Ben Sana Mecburum); kâh “Yeşil pencerenden bir gül at bana,/ Işıklarla dolsun kalbimin içi.” (Ahmet Muhip Dıranas, Serenat); kâh “güzel yurdum/ sen etmedin, ben oldum/ paranoyak” (Rasim Demirtaş, Paranoyak) diyen; sanatın derinlik ve inceliklerinden neşve, zarif renkler, râyihalar getiren, hayatın bütün acılarına rağmen direnç, esenlik aşılayan ve sevgi bahşeden şiir ustalarını, cezbedici bir buket içinde görmek, hoş bir etki yaratıyor insanın üstünde…

Ve bir kere daha anlaşılıyor ki; şairler, şiirlerini söylemek için, neden yüreğimizi mekân olarak seçiyor.

                                                   

Prof. Dr. Nurullah Çetin, Şiir Tahlilleri, Öncü Kitap, Ankara 2008

İsteme adresi: Güçlükaya Mahallesi; Kalan Sokak, Nu:3/23

Keçiören/ Ankara                    Cep: 0 505.853 30 35

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.