Ses

.

Birbirleriyle genelde aynı anlamda kullanılsalar hatta sıklıkla eş anlamlı olarak gösterilseler de sükûnet ve sessizlik kelimeleri aynı şeyleri ifade etmez bana. Sessizlik, yalnizca sesten yoksun olma hali iken; sükûnetin içinde dinginlik ve huzur vardır sanki... Yani sükûnetin içinde daha geniş, kallavî, anlamlı ve kıymetli çağrışımlar mevcuttur.

Ve bir ses duyuyorum. Bundan söz etmeye çalışacağım. Sesi söz etmek her ne kadar mümkün ya da uygun olabilirse tabi. Her daim, durmaksızın kulaklarımın içinde yankılanan bir ses, bu. Öncelikle ilk paragraftakileri yazmak, şunun için elzemdi ki; sessizliği ihlal eden ama sükûnetin tüm gerekliliklerini yerine getiren bir ses, bu. Sakinleştiren, huzur veren... Bunu belirtmeliyim en başından. Fakat tam olarak da çözemedim aslında. Nasıl bir ses, bu?

Düşünsenize, ne uyanıkken ne de uykudayken susmayan, varlığımın yaratılışının ilk anından -o ezel gününden- beri benimle birlikte olan; daha anne karnına bile düşmeden önce duyduğum, tanıdığım, bildiğim bir sesten söz ediyorum. En yüksek şiddetli çığlıkların bile bastıramadığı ve zaten varlığını tüm dünyevi seslerden azade ve bağımsız olarak sürdüren bir ses...

Ne dediğini ve anlattığını ise hiç bilmiyorum bunun. Sormayın. Belki de öyle istendi ve unutturuldum. Ya da, kendi ihmallerimden dolayı unuttum. Bilmiyorum. Fakat ömrüm boyunca, görünürde her ne yapıyorsam yapayım ve her ne yaşıyor olursam olayım, ben aslında hep o sese kulak verip dikkat kesildim, kimselere bunu belli etmeyecek bir şekilde; en sırlı biçimde.

O sesin sayesinde hiç yalnızlık hissetmedim, tek başımayken bile. Dahası, en çok da tek başımayken duydum o sesi hep aslında. En çok o zamanlar... Dışarıdan bakılınca 'çok yalnız' olduğumu düşünüp üzülür ya da sevinirlerken diğerleri...

Ezelden beri duyduğum o sesin bana ne söylediğini; beni nasıl bir gerçekliğe davet ettiğini ve bana neyin bilgisini vermek istediği çözmek, anlamak ya da sezmek, daha sonraki hayatların mı yoksa şimdiki Dünya hayatının mı nasibindedir, bunu kim bilir? Fakat, şimdi'den başka bir zamanı ve bu mekandan başkaca bir yeri bir daha hiç bulamayacakmışım gibi ve başka bir şansım olmayacakmış gibi sürekli yollardayım. O sesin ne söylediğini arama yollarında... Zira o sesin sükûnetini yalnızca duyup dinlemek yetmiyor artık; onunla bütünleşmeliyim.

Ve kim bilir, belki başkalarının hatta herkesin duyduğu bir ses vardır. Onu duyan, sadece ben olamam ya!

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yazarlar Haberleri