Seküler Kemalizm Diyanet Açılımı

Seküler Kemalizm Diyanet Açılımı

10 Kasım tarihinde mevlit okunması talepleri üzerinden fırsat bu fırsat diyerek Diyanet açılımı yapmak isteyenler peyda olmaya başladı.

Yaklaşık 15 gündür yaptıkları saldırganlığın nereye kadar ulaşabileceğini böylece bir kez daha görmüş olduk.

29 Ekim ve 10 Kasımı fırsat bilip Müslümanlar üzerinde Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tek parti iktidarı döneminde olduğu gibi seküler laik baskıyı tekrar kurmak isteyenler her zaman olduğu gibi düşüncelerini açık açık söylemeseler de hutbe ile ilgili taleplerinin şöyle dillendirildiğini görüyoruz.

Bir önceki dönemde okunan Cuma hutbelerin iletişim dili ve içeriğinin başkanın değişmesi ile birlikte değişmesi gerektiği, soyut kavramların işlenmesi, hutbede geçen ifadelerin somut hayata ve gündelik yaşama yansıtılmamaya çalışılması istenmektedir.

Diyanetten laik seküler kemalistlerin istedikleri hutbe şekli Müslümanların modernitenin açtığı sorunlardan etkilenmeleri ile ortaya çıkan sıkıntıları ve insanların toplumsal hayattan uzak, her dinleyenin kendisine göre farklı anlamlar yüklese de kendi aralarında bile tartışmalarına yol açmayacak şekilde olmasıdır.

Farklı düşüncelerin çoğulculuk olduğundan bahsedenlerin tabir caiz ise İslam’ı Hristiyanlığın kilise ile sınırlandırıldığı gibi cami duvarları içine hapsedecek bir dil kullanılmasını istediklerini görüyoruz.

İslam Dininin dünya ve ahireti ilgilendirdiğini bilmelerine rağmen laikliğin çağdaş uygulama şeklini değil de 1920 lerde devletin baskı aracı olarak uygulandığı şekliyle yeniden uygulanmasını istiyorlar.

Yanı kısaca Müslümanların yani Diyanet teşkilatının kendi anladıkları anlamda laik olmamasından çok rahatsızlar!

Hâlbuki istedikleri laiklik ideolojik olarak devletin silahlı gücüyle baskın olan otoriterleşmiş bir seküler laikliktir ve örnek gösterdikleri batı ülkelerinin hiç birinde bu tür bir uygulama görülmemiştir.

Aslında bir örnek kaldı dünya da; Kuzey Kore. Cumhuriyeti.

Tek örnek olarak göstermemizin nedeni seküler kemalist düşüncenin tıpkı kuzey koredeki ruh ikizi gibi otoriter ve totaliter olmasıdır.

Bunu seküler laik kemalist rejimin 1950 ye kadar milletin giyim ve görünüşüne karar verdiği gibi nasıl düşünmesi ve düşünmemesine hatta neye iman edip etmemesine de karar verişinde görüyoruz.

Diyanetin, dinle ilgili doğru bilgiyi insanlara anlatsın diye kurulmuş olduğu hikâyesi de, gerçeklerden uzak bir modern bir üfürmedir.

Açıkça ifade etmek gerekirse Diyanet’in kuruluş amacı sahih dini bilgi değildir.

Diyanet, 1924’te laiklik düşüncesini ikame edebilmek için bir devlet kurum olarak kuruldu. Amacı da, Müslümanların İslam dinini cumhuriyet rejiminin aleyhine silah olarak kullanılmasını engellemek ve dinin Maturidi yorumunu devlet eliyle tekelleştirerek, laikliğe yönelik olabilecek düşünceleri pasifleştirmektir.

Diyanetin esasen bir dinî hizmet kurumu olarak kurulmadığını inkılapçılarda bilir, inkılap karşıtları da. Hatta inkılabın emrine girerek dini rejimin hizmetinde tekelleştiren diyanet mensuplarının çoğu da bilir.

Ama edebiyat yapılmaya sıra geldiğinde her biri ayrı bir hikâye okur.

Bu anlamda Diyanet seküler laik kemalizmin bir transformasyon makinesi görevi yaptığı söylenebilir.

Yaşarken İslam dinine, Kuranı Kerime ve İslam Peygamberine(sav) savaş açanların öldüklerinde cenazelerini Müslümanların sırtında taşıtmak, adına mevlit cemiyetleri düzenleyerek rahmetler okutmak ve dualar etmekle görevli olduğu söylendiğinde elbette alınanlar gücenenler olacaktır.

Bu anlamda hem seküler laik Kemalistler hem de onlara din adına tavır koymayan Diyanet mensupları bir maskeli baloda imişlercesine davranmayı seçmişlerdir.

Gerçek İslam hiç kimsenin müsamere alanı değildir.

FARKINDA MIYIZ?

Seküler laik kemalizm, bir fikir sisteminden çok, devletin yeniden kuruluş refleksi olarak görülse de asıl amacı, savaştan çıkmış bir toplumu yukarıdan aşağıya doğru devlet baskısı kullanarak tanzim etmektir.

Bu anlamda seküler laik kemalizm uygulamaları milletin beklediği şekilde işgalci emperyalist Batı’yla hesaplaşmak için değil de, Batı’ya benzemek için yürütülmüştür.

Devlet batılılaştırmak amaç olarak gösterilse de esasında seküler laik kemalizm kökü yerli olmayan ama sadece görünüşü yerli hale getirilmiş modernleşme olarak görülebilir ve bu en açık bir şekilde din ve diyanet ile ilgili uygulamalarda görülmektedir.

Örnek isteyenler, o denemde İstanbul’da camilere asılan mahyalara tekrar bakabilirler.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (12)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yazarlar Haberleri