Şehir müzesi kurulmalı

Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Elmas, “Şehrin yöneticileri sanatı yeterince desteklemiyor. Konya gibi köklü tarihi olan bir şehirde, bir Şehir Müzesi'nin olmaması çok büyük kayıptır” dedi

RÖPORTAJ: BERKHAN PARLAK

Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Elmas, “Şehrin yöneticileri sanatı yeterince desteklemiyor. Konya gibi köklü tarihi olan bir şehirde, bir Şehir Müzesi'nin olmaması çok büyük kayıptır” dedi

KONYA'DA SANATÇI OLMAK ZOR

Alanında başarılı bir çok Konyalı sanatçı olduğunu, fakat bu sanatçıların tanınmadığını vurgulayan Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Elmas, “Konya'da yetişmiş ve alanında başarılı bir çok sanatçı var. Ancak şehrin yöneticilerinin yanlış politikası sonucunda bu sanatçılar tanınmıyor. Konya'daki müze ve sanat galerisinin sayısı o kadar az ki, sanatçılar eserlerini tanıtma konusunda sıkıntı yaşıyor. Diğer ülkelere bakıyoruz ve görüyoruz ki gelişmiş ülkeler sanatçısına sahip çıkıyor. Sanatçıdan sadece eser yapmasını istiyor” diye konuştu.

KONYA'NIN GÖRKEMLİ BİR TARİHİ VAR

Konya'nın geçmişinin çok görkemli olduğunu fakat bu geçmişin hakettiği bir Kent Müzesi'nin halen yapılmamasından yakınan Elmas, “Yurtdışındaki ülkelerin şehirlerine baktığımız zaman, her şehirde iyi kötü bir şehir müzesi görmek mümkündür. Selçuklulara başkent olmuş bir şehirde Kent Müzesi’nin olmaması Konya adına çok büyük bir kayıptır. Kent Müzeleri şehrin geçmişini yansıtan, şehri tanıtan bir yerdir. Konya'ya gelen turistler Hz. Mevlana Türbesi'ne giriyor ve gidiyor” dedi.

**Hocam öncelikle sanata nasıl başladınız? Ailenizin etkisi ile mi, yoksa kendi imkanlarınız ile mi sanata adım attınız?

-Sanata lise yıllarımda başladım diyebilirim. Babam amatör anlamda bir şeyler çizebiliyordu. Fakat bu karalamadan öteye gidemiyordu. Lisedeki resim hocalarım sayesinde sanata başladım. Ve sanata ara vermeden akademisyen oldum. Hala daha eserler çıkartıyorum. Hani bir söz vardır. 'Sanata ara verilmez' diye. Bu böyledir. Sanata kesinlikle ara veremezsiniz. Resim çizen herkes ressam olabilir. Fakat her ressam sanatçı değildir. Bilinçli bir şekilde sanata yönlendirilmedim. Fakat insanın içinde olduktan sonra, sanat seni kendine çekiyor ve içinden asla kurtulamıyorsunuz. Benim şu an için asli görevim akademisyenlik. Fakat aynı zamanda da sanatımı icra etmek zorundayım. Bu artık benim bir parçam oldu. Sanata ara vermek diye bir şeyi hiç düşünmedim. Bu her sanatçıda böyledir. Sanata başladığınız anda geri dönmek mümkün değildir. Çünkü dışarıdan sadece bir resim çizmek, olarak görülebilir. Fakat sanat çok daha özel bir şeydir. Sanat, kişinin kendisini dışa vurmasıdır. Kendisini bir resim üzerinden ifade edebilme yeteneğidir, sanat. Kültürel çevre de sanatı nasıl algıladığımıza etki eder. Kişiden kişiye sanatın tanımı değişir. Çünkü göreceli bir şeydir aslında sanat. Mesela ben, eserlere baktığım zaman kişinin ruh halini anlayabilirim. Fakat başka bir kimse baktığı zaman başka bir şey görebilir. Şehrin kültürel yapısı da sanatı algılama biçimine etki eder. Ülkemizin örneklerinden birisidir, Konya'nın sanata ve sanatçıya bakış açısı. Ülke genelinde de aynı durum söz konusu. Ülke olarak maalesef kültürel değerler ikinci veya üçüncü plana atılmaktadır.

**Şehrin sanata bakış açısından bahsettiniz. Peki Konya'nın ve Konyalı'nın sanata bakış açısı sizin gözünüzde nasıl?

-Sanat algısı kişiden kişiye değişir. Eğer ortada başarılı bir ürün, başarılı bir sanatçı varsa ve Konya halkı bunu bilmiyor ise bu sanatçıdan kaynaklanmaz. Şehrin yöneticilerinin sanatı, kendi sanatçısını yeterli düzeyde tanıtmamasından kaynaklanıyor. Olaya biraz da ülkemiz açısından bakarsak, Konya ile anı düzeyde olduğunu söyleyebilim. Öncelikle Konya'nın sanat galerilerine bakmak lazım. Eğer sanat galerileri yeterli sayıda değil ise, şehrin yöneticilerinin politikalarında bir sıkıntı var demektir. Ülkeden önce şehir yöneticilerinin sanatçısına sahip çıkması, onu desteklemesi lazım. Biz öğrencilerimize şunu öğretiyoruz: Sanatı icra etmekte 3 ana etken vardır. Birincisi sanatçıdır. Her şeyden önce sanatçı diyebileceğimiz, eserler üreten bir sanatçının olması gerekmektedir. İkincisi ise mekandır. En az sanatçı kadar önemli bir maddedir. Sanatçı, sanatını göstermek zorundadır. Bu sanatı gösterebileceği sanat galerileri olması şarttır. Üçüncüsü ise üretilen eserleri satın alabilecek, sanatı ve sanatçıyı anlayan bir kitle olması gerekmektedir. Bu üç madde sanatı icra etmek için gerekenlerdir. Biz sanatçılar olarak şehir yöneticilerinden istediğimiz tek şey, kültür politikalarını acilen değiştirmeleridir. Eğer ki Türkiye'de toplam 400 tane sanat galerisi ve müze var ise bu bir sorundur. Sayıya ilk baktığımız zaman büyük bir rakam gibi gelebilir. Ancak Fransa'nın sadece Paris kentinde de 400'ün üzerinde sanat galerisi ve müze bulunmaktadır. Türkiye nerde Paris nerde? Burada kocaman bir ülke ile bir şehri kıyaslıyoruz. Paris'in öyle görkemli bir geçmişi yok. Ancak Konya'ya baktığımız zaman, tarih boyunca bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehir görüyoruz. Geçmişine baktığımız zaman, Paris ile Konya kesinlikle yarışamaz. Ancak bugün Paris gibi bir şehir dünya çapında biliniyor, ancak Konya bilinmiyor ise burada bir sıkıntı var demektir. Sadece Konya için değil, Türkiye'nin tarihini daha çok tanıtılması gerekiyor. Bu tanıtım da elbette ki açılacak Kent Müzeleri ile mümkündür.

 

KONYA'YA ASFALT DEĞİL KENT MÜZESİ LAZIM

**Konya'nın iyi tanıtılmadığını söylediniz. Sizce Konya'nın iyi tanıtılmamasının sorumlusu kimdir?

-Konya'nın geçmişinin oldukça görkemli olduğunu tarihçiler daha iyi bilir. Şehirde bir çok tarihi eserlerin restorasyonu yapılıyor. Kongre merkezleri, yollar, parklar, bahçeler yapılıyor. Biz yapılmasın demiyoruz. Ancak şu Kent Müzesi'ni acilen inşa edin artık. O kadar geç kalındı ki. Sizden önceki yöneticilerin düştüğü hataya düşmeyin. Belediyenin seçim reklamlarına bakıyoruz. Yol yaptık, asfalt yaptık yazıyor. Biri de çıkıp demiyor ki, şu şehre bir Kent Müzesi yapalım, diye. 1 milyon nüfusu var bu şehrin. Büyük bir şehir. Fakat neden bir Kent Müzesi yok. Şehir yöneticileri neden kültür yatırımlarını ikinci, üçüncü plana atıyor. Bundan 100-200 sene önceki Konyalılar nasıl yaşıyor, neyi giyiyorlar? Bilmiyoruz. Ancak Konyalı bunu merak eder. Benden öncekiler burada nasıl yaşarmış, der ve o müzeye gider. Kesinlikle kent müzesi yapmak, bir yatırım kaybı değildir. Ben iddia ediyorum ki, kent müzesini yapılsın Konya'nın ziyaretçi sayısı en az iki kat daha artar. Çok değil, mütevazi küçük bir alan sadece. O yapılan kongre merkezlerinin yarısı kadar bir yer. Konya'nın acilen bir kent müzesine ihtiyacı var. Bu ihtiyaç karşılanmadıkça, Konya olduğu yerde saymaya devam edecektir. Bir kültür başkentidir Konya. Alaaddin Tepesi etrafında yapılan kazılar da gösteriyor ki, Konya'nın altı tarih kaynıyor. Alaaddin Tepesi kazısı, yeni yapılan Kent Meydanı arkası, Numune Hastanesi inşaatı, Beş Yol'daki kazı, Zindankale inşaatı. Buralara kazmayı vurduklarında gördüler ki, buralar tarih kaynıyor. Konya'nın altı çok zengin. Bu saydığım bütün inşaatlarda tarihsel kalıntılar bulundu. Şehir Meydanı'nın kazısında eski tarihlere ait temeller bulundu. Numune Hastanesi inşaatında tarihi mezar taşları çıktı. Ancak Konyalı olmayan birisi bunu bilmiyor. Neden, çünkü şehir yeterince tanıtılamıyor. O mezar taşları alınıp, yapılacak Kent Müzesi'nde sergilense Konya ziyaretçi akınına uğrar.

 

**Konya'nın müze sayısı yeterli değil ve şehri tanıtan, anlatan bir Şehir Müzesi'nin acilen inşa edilmesi gerekiyor, dediniz. Peki sanatçılar devlet tarafından yeterli düzeyde destek alıyor mu?

-Sanatın ve geçmiş kültürün değerini bilmeyen şehir yöneticilerinin ve devletin sanata ve sanatçıya destek vermesini beklemek, mantıksız olur. Uluslararası arenada ve ulusal arenada boy gösteren bir çok Konyalı sanatçı var. Ancak yoldan bir Konyalı çevirelim ve soralım, eminim ki bu sanatçıları tanımayacaktır. Tanımaması ne Konyalı'nın ne de sanatçının sorunudur. Sanatçıya sahip çıkmayan, o sanatçıya sanat galerisi sağlayamayan devlet yetkilileri bunun asıl sorumlusudur. Uluslararası düzenlenen sergilerde, boy gösteren bir çok Konyalı sanatçı var. Ancak bu sanatçılar bilinmiyor. Bu sanatçılar Konya'da sanatını tanıtacak, eserini gösterecek bir mekan bulamadıkları zaman yurtdışına gitmek zorunda kalıyorlar. Türkiye'nin diğer illerinde de bu böyledir. Bizim gelecek kuşaklara kendimizi tanıtmamız gerekiyor. Biz nasıl, atalarımızın, dedelerimizin nasıl yaşadığını merak ediyorsak. Bizden sonra gelecek kuşak da bizim nasıl yaşadığımızı merak edecektir. İşte bu meraklarını gidermek için, yapılan resimler bize yardımcı olacaktır. 1900'lerde yapılan resimlere bakıyoruz. Ve diyoruz ki, demek ki atalarımız eskiden çarık giyermiş. İşte o resimler gelecek kuşaklara ışık tutacaktır. Ancak devlet desteği göremeyen bir sanatçı kesinlikle ayakta duramaz ve asli mesleği sanatçı olamaz. Çünkü bir kaygı var. Gelecek kaygısı. Sanatçının karnını doyur ki o da sana eserler üretsin. Destek olmazsa sanatçıdan eser beklemek mantıksızlık olur. Hollanda'da sanatçıya deniliyor ki, şu kadar ayda, şu kadar eser yap ben de sana aylık şu kadar maaş vereyim. Bunu Hollanda devleti kendi sanatçısına söylüyor. Türkiye'de yetkililerin sanatçıya böyle bir şey demesi için Türkiye'nin daha çok yol katetmesi lazım.

 

GENÇ SANATÇILARDA GELECEK KAYGISI VAR

**Sanatçının desteklenmediğini söylediniz. Öğrencilerinizde bir gelecek kaygısı var mı?

-Öğrencilerimde gelecek kaygısının olduğunu söyleyebilirim. Buradan mezun olup da polislik sınavlarına hazırlanan gençler var. Bir kısım da mezun olduktan sonra, KPSS'ye girip devlet memuru olmak için uğraşıyor. Çünkü onlar da biliyor ki Türkiye'de sanatçı olmanın zor. Sen sanatçıyı desteklemezsen, Türkiye'den başarılı bir sanatçı bekleme hakkın yoktur. Bir çok yetenekli öğrencim var. Bu öğrencilerim polis olmasa kim bilir nerelere gelecekti. Hükümetin kültür politikasını değiştirmesini ve sanatçıyı desteklemesini istiyoruz. Konya'nın ve Türkiye'nin sanata bakış açısı değişmelidir, diye düşünüyorum. Bunu değiştirecek kişiler de şehrin yöneticileridir. Şehir merkezinde büyük bir sanat galerisi olsa, Konya'ya şüphesiz çok şey katacaktır. Hem sanatçı desteklenir, hem de Konya'nın marka değeri yükselir. Bir çok ilden sanatçı Konya'ya sanatını icra etmek gelir. Muazzam resim yeteneği olan birisinin polis olması ülke açısından son derece büyük bir kayıptır. Yapılan yanlışın göstergesidir.

 

Prof. Dr. Hüseyin Elmas Kimdir?

1967'da Mersin'in Anamur ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Anamur'da tamamladı. 1986'da Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitim Bölümü'nü kazandı. 1990'da buradan Resim Anasanat Dalı'ndan mezun oldu. 1991 yılında Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Bölümü'ne Araştırma Görevlisi olarak atandı. Aynı üniversitede 1994'te Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Eğitimi Anabilim Dalı'nda yüksek lisansını yaptı. 1998'de 'Çağdaş Türk Resminde Minyatür Etkileri' konulu tezi ile doktorasını tamamlayıp 'Bilim Doktoru' ünvanını aldı. 1999'da Yardımcı Doçent Doktor ünvanını aldı. 2005'te SÜ Güzel Sanatlar Fakültesi'ne Dekan Yardımcısı olarak atandı. 2013 yılına kadar Dekan Yardımcısı görevini sürdürdü. 2008'de Doçent, 2013'te Profesör ünvanını aldı. 2013 yılında Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Dekanı oldu. Halen bu görevine devam etmektedir. Günümüze değin 17 kişisel sergi gerçekleştirdi. 200'e yakın uluslararası sergilere katıldı.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Röportaj Haberleri