Şehir köyü yuttu

Kentsel dönüşümün bir dayatması olarak birçok insan toplumsal değişime zorlanıyor. Buna direnen eski Parsana yaylası ise büyüyen şehrin köyü nasıl yuttuğunun fotoğrafını ortaya koyuyor.

Kentsel dönüşüm birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Bu sorunların en bariz örneği ise Sille köyünün yaylası olan Parsana. Parsana yaylasında ikamet edenler, yaylanın etrafında yükselen büyük siteler nedeniyle şehrin köyü yuttuğunu, kendilerini ise göçe zorladığını söylüyor

Konya'nın dışarıdan göç alması, köylerden şehir merkezine göç, nüfusun artması, sanayileşme, ekonomik imkanlar, yaşanan teknolojik gelişmeler ve benzeri birçok nedenden dolayı Konya'da yeni yerleşim yerleri açılmaya başladı. Özellikle son yıllarda toplu konut hamleleri bu yeni yerleşim alanlarında yoğunlaşırken, imara açılan ve şehrin kenar semtlerinde olmasına rağmen geleceği parlak olarak görülen birçok yer de yatırımcıların ilgisini çekmeye başladı. Bunun doğal sonucu olarak şehir yatay büyümeye başladı. Yani önceden yerleşimin yoğun olduğu bir merkez bulunurken, şimdi şehir çok sayıda merkezden oluşur hale geldi.

Yeni yerleşim yerlerinin açılması ile birlikte bazı sorunlar da gündeme gelmeye başladı. Kentsel dönüşüm çalışmaları ile yeni imar alanları açılırken, kentsel dönüşümün yapıldığı yerde de birçok toplumsal sorun yaşanmaya başladı. İnsanların eskiye olan özlemi, müstakil evlerde sürdürülen rahat yaşam tarzı, yerini etrafı dikenli tellerle çevrili yüksek katlı apartmanlara bırakmaya başladı. Bu da kentsel dönüşümün, toplumsal sorunlar doğurmasının bir göstergesi olarak ortaya çıktı.

DÖNÜŞÜM DEĞİŞİMİ ZORLUYOR

Konya'da son yıllarda artan nüfus ve konut ihtiyacına bağlı olarak imara açılan yeni yerleşim yerlerinden biri de Sille Parsana Mahallesi. Mahalle ismini çok kısa bir zaman öncesine kadar Sille köyünün yaylası olan Parsana yaylasından alıyor. Selçuklu ilçesi Real Alışveriş Merkezi ile yeni stadyum inşaatı arasında kalan bu bölgede daha düne kadar çok sayıda hanede köy hayatının sürdürüldüğü ifade ediliyor. Ancak bölgenin imara açılması ile birlikte köylüler köyünü terk etmeye mahkum edilmiş. Yaylada ikamet eden çok sayıda vatandaş, evini barkını terk edip başka bir yere göç etmek veya kentsel dönüşüm süreci içerisinde yapılan apartman dairelerinden birine yerleşmek zorunda kalmış. Kentsel dönüşüm dayatması ile adeta yerlerinden edildiklerini bildiren bir avuç vatandaş ise bu dönüşüme direnmeye devam ediyor. Sille Parsana Mahallesi'ne yapılan yüksek binaların arasında sadece 3 hanede köy türü yaşam sürdürülüyor. Bir inek ve birkaç koyunu olan, kümes hayvanı besleyerek doğal ortamda yaşama mücadelesi veren bu insanlar, kentsel dönüşümle gelen ve şehirlilik bilinci ile hareket eden apartman komşularının şikayetleri üzerine evlerinden çıkarılmaya zorlanıyor. Zaman zaman zabıta ekipleri cezalar kesse de, bu birkaç hanede köy türü yaşam mücadelesi sürdürülüyor.

ŞEHİR KÖYÜ YUTTU

Parsana yaylası sakinlerinden İsmail Gedik, 1970'li yıllarda buraya yerleştiklerini, aslen Silleli olduklarını ve burayı da yayla olarak kullandıklarını belirtti. Yılın en az 6 ayını burada geçirdiklerini söyleyen İsmail Gedik, “Biz buraya geldiğimiz zaman etrafı bomboştu. Burada tek ev dahi yoktu. Buraya evler yapıp yerleştik. Ruhsatlarımızı ve tapularımızı aldık. Yıllarca burada yaşadık. O dönemde biz buradan baktığımızda Alaeddin Tepesi'nin üzerinde bulunan Alaeddin Camii'ni rahat bir şekilde görebiliyorduk. Sonrasında Aydınlıkevler'deki bahçeli evler yapılmaya başladı. Buna sevindik. Şehir bize çok yaklaştı diye düşündük. Zamanla şehir bize doğru büyümeye başladı. Ne bilebilirdik şehrin bizi içine çekeceğini. Otobüsle Aydınlıkevler'e kadar gelir, ondan sonra yaylamıza gelinceye kadar yürürdük. Çok kısa bir süre içerisinde bu bölgeye yeni inşaatlar yapılmaya başladı. Bir de baktık ki bizim yayla şehrin ortasında kalmış” ifadelerini kullandı.

DEĞİŞİME DİRENİYORLAR

Yeni binaların yapılması ile birlikte 2000'li yıllara gelindiğinde yaylalarının şehrin ortasında kaldığını dile getiren Mustafa Çağlayan ise, “Buradaki tarlalarımızın büyük bir bölümü arsa statüsü kazandı. Sonrasında bu arsaları biz istemesek de satın aldılar. Yüksek katlı apartmanlar yapıldı. Bizim de bu apartmanlarda ikamet etmemiz istendi. Birçok komşumuz evini barkını terk edip bu binalara mahkum edildi. Ama bizim için bu apartmanların hapis hayatından bir farkı yok. O nedenle burayı terk edip gidemiyoruz. Şurada bir avuç kaldık. Lüks apartmanlarda ikamet eden komşularımız bizden şikayetçi oluyorlarmış. Zabıta ekipleri gelip burada hayvan beslediğimiz için bize ceza kesiyorlar. Cezalarını ödüyoruz, gidiyorlar. Ama bununla yetmiyor, yerimizden edilmek isteniyoruz” diye konuştu. Çağlayan ayrıca, kendi çocuklarının dahi artık bu yaylada yaşamak istemediklerine işaret ederek, “Benim yaşım 50'yi geçti. Ben bir süre daha etrafımdaki apartmanlara direnmeye çalışacağım. Lakin benden sonra burası kalmayacak. Buradaki kurulu düzenim bozulacak. Evim barkım yıkılacak. En azından bu durumu ben görmeyim” diyerek sözlerini tamamladı.

RASİM ATALAY merhabahaber.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri