Özteke ailesinin mutlu günü

Recep Çınar

Uğur Özteke ile 30 yıllık bir geçmişimiz var...

Bu 30 yıllık sürecin, sadece 2-3 yılını kırgın geçirdik...

Aslında kırgın olan o değil, bendim...

Konya Gazeteciler Cemiyeti'nde beraber yola çıktığımız “adam sandığım” birinin gazına gelerek, Uğur Özteke'ye kırılmış, 30 yıllık arkadaşımı kırmış, dökmüştüm...

Arkasından ne söylediysem, yüzüne de söyledim...

Sorabilirsiniz kendisine...

Dedim ya, “kanı on para etmez” biri yüzünden, bu meslekteki en yakın arkadaşımı üzmüş, belki de canını acıtmıştım...

Mesele “iş” ve “aş” olunca, kabullenememiştim doğrusu...

Beni bilenler bilir, haksızlık karşısında, gövdemin üzerindeki kellemi alacaklarını da bilsem, dönüp arkama bakmam...

xxx

2008-2009 sezonuydu sanırım...

Ünal Karaman'ın Konyaspor'daki görevini son verilmişti...

Hilmi Kulluk tarafından kendisine bir veda yemeği verildi...

Sağolsunlar Uğur Özteke ile beni de “buyur” etmişlerdi...

Bu 3-4 yıllık kırgınlık süresi içinde, sevgili Uğur'la, bırakın yan yana gelmeyi, karşı karşıya  bile  gelmemiştik...

Yemek bitti, ayaklandık...

Uğur yanıma geldi ve “senin benimle derdin ne?” dedi, kolumdan tutarak...

Anlattım meseleyi...

“Seni yanıltmış, sana yalan söylemiş, benim onun işten ayrılmasıyla uzaktan yakından alakam yok” dedi...

“Peki o zaman, yürü gidiyoruz” dedim...

O kişiyi aradım,  “neredesin” dedim, “evdeyim” dedi...

“İn aşağıya Uğur'la geliyoruz” dedim...

“Benim işimi Uğur Özteke bozdu, onun yüzünden işşiz kaldım” diyen, ismi lazım olmayan karakter, başladı “kem küm”e...

Uğur'dan özür diledim ve helallik istedim...

Büyük bir olgunlukla boynuma sarıldı, “biz arkadaştan öte kardeşiz” diyerek, beni mahçup etti...

Kanı on para etmeyen o arkadaş mı?

Anlatırsam, “sen bütün bu kazıkları hak etmişsin” diyeceğinizden eminim...

Onun için anlatmayacağım...

Hakettim çünkü.

xxx

Aslında tamamen Gülnihal-Uğur Özteke çiftinin ve oğlu Eren'in gurur günlerini, dahası mutlu günlerini yazacaktım...

Lüzumsuzun birisi araya kaynak yaptı...

Neyse...

Uğur Özteke, sevseniz de, sevmeseniz de, gazetecilik mesleğini, bu şehirde  hakkını vererek yapan 2 ya da 3 kişiden biridir...

Benim de 30 yıllık, arkadaşım ve meslektaşım...

Yıllarca Konya Gazeteciler Cemiyeti'nde o başkanlık, ben başkan yardımcılığı ve genel sekreterlik yaptım...

Konya'da iyi iş çıkarması, onu önce  Ankara'ya, oradan da İstanbul'a savurdu...

Hem yükü hem de omuzu kalabalık gitti İstanbul'a...

İstanbul'da emekli oldu ve gazeteci olarak doğduğu ve doyduğu şehrine döndü...

Gazeteci doğulur mu, olunur mu?

Bu sorunun cevabını, Uğur Özteke, yaptığı işlerle en güzel şekilde veriyor...

Gazetecilik bir karakter meselesidir...

Uğur Özteke, bugün bile araştıran, sorgulayan, eleştiren ve bütün bunları çok iyi pazarlayan yetenekli bir gazetecidir...

Yani, sonradan olma değil, doğuştan bir gazeteci karakterine sahip  olduğu için, bugün bile, dahası bu yaşında bile genç meslektaşlarına toz yutturuyor...

Öyle olmasaydı, Eren'in düğününe Başbakan düzeyindeki insanlar değil, sen, ben, bizim oğlan ile davulcu ve zurnacılar gelirdi...

Meslektaşım ve 30 yıllık arkadaşım olarak gurur duydum...

Bu vesileyle, Gülnihal-Uğur Özteke ve Nuray-Necati Gündüz çiftini kutlar, Eren ve Pelin kardeşlerimize de bir ömür boyu mutluluklar dilerim.