Ölçü ve tevbe ilişkisi

Nurten Selma Çevikoğlu

Önceden insanların tutundukları ölçüleri vardı. Bu ölçüler insanların dengeli, itidalli davranışlar serdetmelerine temin ederdi. Eğer elimizde toplum tarafından kabul görmüş bilhassa da yüce Yaratıcı tarafından tüm insanlığa sunulmuş ilâhi kıstaslar, ölçüler bulunmazsa doğru yolda dahi mesâfe kat edilemez. 

Mutlak vâr olduğundan şüphe etmediğimiz Cenâb-ı Hak yarattığı her canlıya bir ölçü denge koymuştur. Hayvanlarda, bitkilerde bile bu ölçü mevcuttur ki, insanda olmasın. Meselâ, balık suda yaşarken fil karada yaşar. Balıkta suda yaşama ölçüsü tecelli ediyor bu ölçüye riâyet edilmezse sonuç ölümdür. Birinin beslenmesi, üremesi, yaşaması diğerine benzemez. Bitkilerde öyle, onların hayâtiyetlerini devam ettirmedeki ölçüleri güneş enerjisi ve sudur. Bu ölçülerde zerre şaşma olmaz, olursa ölür giderler. Ölçüye riâyetsizlik onları bitirir.

Ya insana ne demeli? Ölçüsüz insanlar çabuk savrulurlar. İnsanı dünyâda haysiyetli ve onurlu yaşatan dayandığı ölçülerdir. Ölçüsüzlük seviyesizliktir, dibe vuruştur neticesi mahvoluştur.

Hiçbir ahlâkî kuralı tanımayanlar, toplumda yaşayan değer kavramlarını takmayan ölçüsüzler, yaşadıkları alana dâima sıkıntı katarlar, kötülük üretirler. Böyleleri için kânunlar yapılır, yasa üstüne yasa çıkartılır. Onları barındırmak için pek çok ek mâliyet gerekir. Bu tür kişiler kendi içlerinde problemli oldukları gibi aileleri için de problemlidirler. Böyleleri sosyal yönden ölçüsüzlük kirlerini sağa sola bulaştırarak etraflarını ahlâkî yönden düşürürler ait oldukları toplumları kaosa sürüklerler. Sonuç dünyevî buhrandır, hüsrandır.

Meselâ, ölçüsüz insanlar kibirlenerek her başarıyı kendilerinden bilirler bunların egoları yüksektir. Meslekî üstünlüklerini, maddi varlıklarını da kullanarak çevrelerine tepeden bakarlar, kimseyi beğenmezler, diğer insanları küçük görürler. Bu hal insanı kibre götürür. Kibir şeytanın ekmeğine yağ sürer ve neticede o kişi istenmeyen bir âkıbete düçâr olur. Halbuki o kişi mümin olma özelliğiyle başarısında, Hak ölçüsüne tutunarak mütevâzi olsa daha erdemli ve faziletli davranmış olacaktı. Bu bir ölçüdür.

Tüm hatâlı, çirkin, yerilen davranışlar ölçüsüzlük sebebiyledir. Ama tabi bütün bu hudutsuzlukları kapatacak anahtar bir kıstas ölçüsü sunulmuştur insanlara. O da, “tevbe”dir. İnsan tevbe ederek içinde bulunduğu menfîliklerden arınır. Aslında tevbe, bâzı ruh bilimcilerinin dediği gibi kişinin temizlenme ölçüsü yâni hijyenidir. Hakk’a kul olma bilincinde olan insanlar, yaptıkları yanlışlıklardan, hatâlı davranışlardan pişman olarak tevbe ederler. Bu şekilde ruhlarında oluşan menfîliklerden kurtulmuş olurlar. Bu da bir ölçüdür.

Toplumlarda mevcut kaotik durumlar, oluşturulan sûni bunalımlar, kişisel buhranlar tevbesizliğin daha açıkçası ölçüsüzlüğün fütursuzca sergilenmesinden kaynaklanır. İnsanlar ölçülü olsalar daha dikkatli yaşayacaklar, günahlara bulaşmamaya özen gösterecekler, daha iyi olmaya daha dürüst yaşamaya, daha yardımsever olmaya daha çok çalışmaya istek duyacaklar. Derken toplumda bir ferahlama sağlanacaktır. Ortam huzurla dolacak insanlar birbirlerine güven duyacaklardır. Bugün buna ne çok muhtâcız değil mi?

O zaman ölçülü ve tevbeli olmayı hem insan olarak hem toplum olarak elden bırakmamak gerekir. Çünkü ölçüsüz insanlar çabuk savrulurlar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.