MUTLULUK

Ömer Faruk Yazar

Biz insanlar, geçmiş ve gelecek arasında zaman şarkılarıyla sıkışan varlıklarız.

Geçmişe bir anlam vermek için bugünün üzerinde durup geriye bakmayı, pişmanlıklarımızla ya da gurur duyduğumuz şeylerle her daim yaparız.

Aynı yerden geleceğe baktığımızda hayallerimizle buluşur, zaman alfabesiyle onlarla konuşur, hayata motive oluruz ve bunu da daima yaparız.

Peki şu soruyu soralım, neden bunu yapan insanlardan bazıları mutlu bir yaşam sürer, bazıları mutsuz bir yaşam sürdürür?

Sualin cevabı basittir.

İnsan, aklını kullanmayı, emeğini sarfetmeyi, yüreğini ortaya koymayı dengeli bir şekilde yönetebiliyorsa mutlu, yönetemiyorsa mutsuz bir hayat sürdürür gider.

Bu üç unsurdan,

Yürek, HUZURA yöneliktir.

Emek + akıl birleşimi, BAŞARIYA yöneliktir.

O zaman, başarı + huzur birleşimi, MUTLULUĞU doğurduğu açıktır.

Evet, mutlu olanlar başarılı ve huzurlu yaşam sürenlerdir.

Bunlardan birinden yani; emek, akıl ve yürekten vazgeçersek dengeyi bozarız.

Örnekler verelim:

  1. Bir çalışanınız var; işine emeğini koyuyor, yüreğini koyuyor ama akılını kullanarak işi geliştirmeyi sevmiyor. Bu kişi için şunu söyleyebiliriz. Aklını kullanmayı sevmediği için, emeğini başarıya götürecek olan aklı kullanma alışkanlığından yoksun olduğundan, hep çabaladığını ve yüreğini ortaya koyduğunu iddia edecek fakat işinde mutlu olamayacaktır.

  2. Başka bir çalışanımız var; işine emeğini, aklını koyuyor fakat yüreğini koyamıyor. Bu kişi emek+aklı iyi kullandığı için başarılı olacaktır. Ancak bu işe yüreğini koyamadığı için mutlu olamayacaktır.

  3. Diğer bir çalışanımız; işine yüreğini ve aklını koyuyor fakat emeğini koyamıyor. Bu kişi emeğini aklının yardımına veremediği için başarılı olamayacak, yüreğini verebildiği süre içinde huzurlu olacak, ancak mutlu olamayacaktır.

İş dünyasının sürdürebilirlik istiyorsa; bu mutluluk haritalarını, insan kaynakları üzerinden çizmesi, her çalışanın mutlu bir şekilde iş üretebilmesi için akıl + emek + yürek ekseninde stratejik planlamalar yapması gerekmektedir.

Bu planları uygulamalı, kontrol etmeli, iyileştirmek için tedbirler konuşmalı ve bunu bir döngü içinde her zaman yapmalıdır.

Yani iş dünyasında sürdürülebilirliğin anahtarı mutluluktur.

Evet,

Her türlü sistemlerin fıtratı vardır. Bu sistemler bir amaca hizmet ederler.

İnsanoğlunun kendi dışında olan her şeyle ilişkisi ne kadar büyükse ve bu kainat kadarsa, inanın bu büyüklükten belki de daha büyük içimizde başka bir alem vardır.

Yunus Emre’nin dediği gibi “Bir ben var, birde benden içeru” işte bu alemdir.

Yani dışımızda nasıl sonsuzluğa uzanan bir hayat varsa, içimizde de sonsuzluk kadar bir hayat vardır.

Dışarıya (hayata) ne kadar adım atıyorsak, içerumize doğru da o kadar adım atarak, dışarıya attığımız adımlarımızı desteklememiz gerekmektedir.

İşte bu iç ve dış dengesidir. Bu dengeyi keşfetmeli ve bunu kendi değerlerimizle kuvvetlendirmeli ve Anadolu insanı olarak ayağa kalkıp, MUTLULUK budur diye dünyaya haykırmamız gerekmektedir.

Haydi Anadolu insanı!

Şimdi, fıtratımızda var olan sonsuz mutluluğa ulaşma zamanı!…

Haftaya farklı bir bakışta buluşmak dileğiyle,

Saygılarımla.