(...), Erbakan Hoca'nın Milli Görüş’le tüm insanlığın kurtuluş reçetesini ortaya koyduğunu belirtti
27 Şubat 2011'de hayatını kaybeden Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın vefat yıldönümünde Saadet Partisi Konya İl Başkanlığı tarafından 'Milli Görüş ve Erbakan' konulu konferanslar düzenleniyor. Konferansların ilk gününde Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk ve Saadet Partisi Dış İlişkiler Başkanı Temel Karamollaoğlu Milli Görüşü ve Erbakan Hoca'yı anlattı.
Konya Ticaret Odası (KTO) Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansa Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Başdanışmanı Mustafa Özkafa, GİK Üyesi Zülfikar Gazi, İl Başkanı Mehmet Şen, Selçuklu, Karatay ve Meram İlçe Başkanları, Anadolu Gençlik Derneği Konya Şube Başkanı Yusuf Güneş, İrşad Dayanışma Vakfı Başkanı Ali Galip Doğan ve çok sayıda partili ve Milli Görüş sevdalısı katıldı.
Programın açış konuşmasını SP GİK Üyesi Zülfikar Gazi yaptı. Zülfikar Gazi, Belde-i Muhayyere olan Konya'nın aynı zamanda Milli Görüş davasının da başladığı yer olduğunu belirtti. Erbakan Hoca'nın vefat yıldönümünde bir vefa borcu olarak hafta boyunca bu etkinlikleri sürdüreceklerini dile getiren Zülfikar Gazi, "Düzenleyeceğimiz etkinliklerle her akşam Hocamızın farklı yönlerini hatırlayacak, onunla ilgili önemli anıları paylaşacağız. Hocamız insanlığa ışık tutacak önemli bir faaliyeti başlatmış ve önümüze bir yol haritası koymuştur. Biz de bu davanın ilelebet savunucusu olacağız" ifadelerini kullandı.
İSLAM ALEMİ ÖKSÜZ KALDI
Açış konuşmasının ardından SP Dış İlişkiler Başkanı Temel Karamollaoğlu ve SP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk kürsüye geldi. Konferans bölümünde ilk konuşmayı yapan Temel Karamollaoğlu, Erbakan Hoca'nın cenaze törenini hatırlatarak, "Son yolculuğunda Erbakan Hoca'yı 3,5 milyon insan uğurlamıştı. Bunların bir kısmı ona olan sevdalarını belli etmek, bir kısmı helalleşmek, bir kısmı da yaptıkları haksızlıkları itiraf etmek için oradaydı. Hocamız aramızdan ayrıldığında sadece Türkiye değil, tüm İslam alemi öksüz kaldı. Özellikle şu badireli dönemde onun yol göstermesine daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Hocamız bir bilim adamıydı ama her şeyden önce inançlı bir insandı. Bu nedenle karşısına çıkan bütün zorlukları aşabilmişti. 42 yıl mücadele etti. İnançlı olduğu için hedefe varmak uğruna ne kadar adım varsa atılması gereken, hepsini atmak ve bir an önce o hedefe ulaşmak istiyordu. En üst başarıyı elde etmeye çalıştı. İslam alemine de bu mesajı verdi" dedi.
Milli Görüş Hareketi'nin başladığı yıllarda İsrail'in Kudüs'ü işgal ettiğini ve başkent olarak görmeye başladığını söyleyen Temel Karamollaoğlu, "O dönemde İslam alemi bu konunun kendilerini ilgilendirmediğini, Arapların iç sorunu olduğunu söylüyordu. Böyle bir dönemde Erbakan Hocamız bu davayı sahiplendi ve ülke genelinde bir uyanış sağlamak için Kudüs mitingleri düzenledi. Mitinglerin ilki de Konya'da yapıldı. Kudüs'ün bütün Müslümanların meselesi olduğunu anlattı Erbakan Hoca. 1980 yılında yine Konya'da yaptığı bir miting de ihtilalın gerekçesi olarak gösterildi" diye konuştu.
Hocanın birçok konuda hedef gösterdiğini ve bu hedeflerin üç aşamada gerçekleştirilebileceğini vurguladığını söyleyen Temel Karamollaoğlu, "Hocamız diyordu ki, öncelikle yaşanabilir bir Türkiye'yi imar etmeliyiz. Yaşanabilir Türkiye'nin ardından, yeniden büyük Türkiye idealimizi gerçekleştirmeli ve ardından da İslam'ın ışığında yeni bir dünya düzeni kurmalıyız. Bugün bakıyoruz, Müslüman ülkeler, batılılardan daha yüksek teknolojiye sahip olabileceklerini, daha geniş bir ufka sahip olduklarını bir türlü idrak edemiyorlar. Batıyla boy ölçüşebilecek durumda olduğumuzun farkında değiller. Bu düşünce yapısının doğal sonucu da ortadadır. İşgal edilen Müslüman toprakları, Mısır, Libya, Tunus, Fas, Güney Afrika, Ortadoğu vesaire, zengin yeraltı kaynakları bu düşüncelerin sonucunda batılıların elinde tutuluyor. Sizin topraklarınızda elin gavurunun hüküm sürmesi kabul edilebilir bir şey midir?" ifadelerini kullandı.
HARF İNKILABIYLA KENDİMİZİ KAYBETTİK
Bu yapıda Türkiye'nin ise batılılaşmak uğruna en büyük değerlerini dahi hiçe sayıp bir anda silebildiğini söyleyen SP Dış İlişkiler Başkanı Temel Karamollaoğlu, "Batılılaşma yolunda atılan o dev adımlar nedeniyle İslam ülkeleriyle bağlarımız büyük oranda koptu. Bu noktada yapılan Harf İnkılabı en büyük etkendi. Engin bilgi sahibi olan insanlarımız alimlerimiz, bir gecede kör cahil ilan edildi. Bugün sokaktaki gençlere sorun, bırakın daha eskiyi 100 sene önce yazılmış bir eseri hangisi okuyabiliyor? Batılılaşmak uğruna kendimizi, kendi değerlerimizi kaybettik de farkında değiliz. Erbakan Hoca Milli Görüş derken işte bunu kastediyordu. Bütün İslam alemine de şu mesajı veriyordu, sizi sizden daha iyi kimse yönetemez. Başkalarına bağlı olanlar kendi kendisini yönetemez" dedi.
BATILILAR MİLLİ GÖRÜŞ’Ü NEDEN SEVMEZ?
Erbakan Hoca'nın 1969 yılında çıktığı siyaset sahnesinde ülkenin çıkarları uğruna büyük badireler atlattığını, o dev görünümlü rakiplerine karşı asla boyun eğmediğini, dik durduğunu, mücadeleci olduğunu, yenilmediğini ve geri çekilmeyi kabul etmediğini, bu nedenle de batılılar tarafından sevilmediğini söyleyen Temel Karamollaoğlu, "Erbakan Hoca, bir şeye karar verirken milli duygularla hareket eder ve dış güçlerin güdümünde kalmaksızın hareket ederdi. Nitekim öyle de oldu. 1974 yılında yapılan Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Erbakan Hoca Başbakan Yardımcısı, Bülent Ecevit de Başbakan'dı. O gece Bülent Ecevit İngiltere'ye gitmişti ve Erbakan Hoca Başbakanlığa vekalet ediyordu. Kıbrıs'tan gelen haberleri duyunca hemen orduya harekat emri verdi. Burada önemli olan Milli Görüş'ün kendi kararlarını kendisinin veriyor olmasıdır. Bir ülkenin dış politikada karar verebiliyor olması, o ülkenin bağımsız olduğu anlamına geliyor. Erbakan Hocamızın hedefi bu düşünceden hareketle İslam birliğini kurmaktı. Fakat ömrü yeterli gelmedi" diye konuştu.
İNANDIĞIMIZ GİBİ YAŞAMAK İSTİYORUZ
Temel Karamollaoğlu'nun ardından söz alan SP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk, zaman zaman kendilerine 'siz ne istiyorsunuz, neyin mücadelesini veriyorsunuz' gibi sorular yöneltildiğini ifade ederek, "Açıkça ne istediğimizi söylüyorum. Bizim tek derdimiz inandığımız gibi yaşamaktır. Bunu sağlamak için de aramızda konuşup çalışmalar yapıyoruz. Hakkı tebliğ ediyoruz. Batıldan Hakk’a yönlendirmeye çalışan bütün peygamberler gibi biz de tebliğde bulunmaya çalışıyoruz. Siz tebliğ görevini hakkınca yerine getirirseniz, Milli Görüş'ün partisi Türkiye'de birinci parti olur sadece Konya'da değil" dedi.
Milli Görüş'ün bir sisteminin olduğunu, buna karşı batının da bir sisteminin bulunduğunu söyleyen Oğuzhan Asiltürk, "Türkiye'de demokratik laiklik denilen bir sistem var. Bu sisteminin kökeni Avrupa'dır. Bir de İslam'ın kendi sistemi, kendi düzeni var. Kapitalist ekonomi, batının ekonomi sistemidir. Bu sistem zulmediyor, zengini daha zengin, fakiri daha fakir kılıyor. Zulüm getiren bu sistemin değişmesi lazım. Laik düzen ise insanın eşit olduğunu söyleyen düzenin adıdır. İster Allah'ın varlığına ve birliğine inansın, isterse inkar etsin, bütün insanların eşit olduğunu söylemek doğru mudur. Laikliğin, hukuki terimlerdeki açıklaması budur" diye konuştu. Buna karşılık İslam'ın ortaya koyduğu düzenin mükemmel bir düzen olduğuna işaret eden Asiltürk, "İnsanın inandığı şeye dokunamazsın İslami düzende. Zorla Müslüman olacaksın diyemezsin. Onların laiklik dedikleri şeyden çok daha üstündür bu. İnsanlar inançlarına göre eşitse laik düzende kimse kimseye karışamaz. Başı kapalı olarak istediğiniz yere girebilirsiniz. Bunun üstünde bir özgürlük var mı? Bizim amacımız bunu sağlamaktır" ifadelerini kullandı. İslam'ın insanları şefkatle koruduğunu ve haklarını teminat altına aldığını kaydeden Oğuzhan Asiltürk, "İslam'da mükemmel bir düzen var. Bu mükemmel düzen, bütün hastalıklardan kurtuluşun yoludur. Bu tohum yeşerdi. Gittikçe de filizlenip büyüyor. Milli Görüşçüler olarak bizim bu ortamda üzerimize düşen görevler var. Bizden istenen Allah'tan hakkıyla korkmaktır. Fikir ve eylem birliği içinde olacağız. İnsanı hayra çağırarak kurtuluşa erebiliriz. İşte Milli Görüşçüler bu inanıştaki topluluktur" ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından konferansa katılanlar Oğuzhan Asiltürk ve Temel Karamollaoğlu'na sorular yöneltti. Program, Saadet Partisi Genelbaşkan Başdanışmanı Mustafa Özkafa tarafından konuşmacılara günün anısına verilen plaketle son buldu.
RASİM ATALAY
27 Şubat 2011'de hayatını kaybeden Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın vefat yıldönümünde Saadet Partisi Konya İl Başkanlığı tarafından 'Milli Görüş ve Erbakan' konulu konferanslar düzenleniyor. Konferansların ilk gününde Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk ve Saadet Partisi Dış İlişkiler Başkanı Temel Karamollaoğlu Milli Görüşü ve Erbakan Hoca'yı anlattı.
Konya Ticaret Odası (KTO) Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansa Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Başdanışmanı Mustafa Özkafa, GİK Üyesi Zülfikar Gazi, İl Başkanı Mehmet Şen, Selçuklu, Karatay ve Meram İlçe Başkanları, Anadolu Gençlik Derneği Konya Şube Başkanı Yusuf Güneş, İrşad Dayanışma Vakfı Başkanı Ali Galip Doğan ve çok sayıda partili ve Milli Görüş sevdalısı katıldı.
Programın açış konuşmasını SP GİK Üyesi Zülfikar Gazi yaptı. Zülfikar Gazi, Belde-i Muhayyere olan Konya'nın aynı zamanda Milli Görüş davasının da başladığı yer olduğunu belirtti. Erbakan Hoca'nın vefat yıldönümünde bir vefa borcu olarak hafta boyunca bu etkinlikleri sürdüreceklerini dile getiren Zülfikar Gazi, "Düzenleyeceğimiz etkinliklerle her akşam Hocamızın farklı yönlerini hatırlayacak, onunla ilgili önemli anıları paylaşacağız. Hocamız insanlığa ışık tutacak önemli bir faaliyeti başlatmış ve önümüze bir yol haritası koymuştur. Biz de bu davanın ilelebet savunucusu olacağız" ifadelerini kullandı.
İSLAM ALEMİ ÖKSÜZ KALDI
Açış konuşmasının ardından SP Dış İlişkiler Başkanı Temel Karamollaoğlu ve SP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk kürsüye geldi. Konferans bölümünde ilk konuşmayı yapan Temel Karamollaoğlu, Erbakan Hoca'nın cenaze törenini hatırlatarak, "Son yolculuğunda Erbakan Hoca'yı 3,5 milyon insan uğurlamıştı. Bunların bir kısmı ona olan sevdalarını belli etmek, bir kısmı helalleşmek, bir kısmı da yaptıkları haksızlıkları itiraf etmek için oradaydı. Hocamız aramızdan ayrıldığında sadece Türkiye değil, tüm İslam alemi öksüz kaldı. Özellikle şu badireli dönemde onun yol göstermesine daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Hocamız bir bilim adamıydı ama her şeyden önce inançlı bir insandı. Bu nedenle karşısına çıkan bütün zorlukları aşabilmişti. 42 yıl mücadele etti. İnançlı olduğu için hedefe varmak uğruna ne kadar adım varsa atılması gereken, hepsini atmak ve bir an önce o hedefe ulaşmak istiyordu. En üst başarıyı elde etmeye çalıştı. İslam alemine de bu mesajı verdi" dedi.
Milli Görüş Hareketi'nin başladığı yıllarda İsrail'in Kudüs'ü işgal ettiğini ve başkent olarak görmeye başladığını söyleyen Temel Karamollaoğlu, "O dönemde İslam alemi bu konunun kendilerini ilgilendirmediğini, Arapların iç sorunu olduğunu söylüyordu. Böyle bir dönemde Erbakan Hocamız bu davayı sahiplendi ve ülke genelinde bir uyanış sağlamak için Kudüs mitingleri düzenledi. Mitinglerin ilki de Konya'da yapıldı. Kudüs'ün bütün Müslümanların meselesi olduğunu anlattı Erbakan Hoca. 1980 yılında yine Konya'da yaptığı bir miting de ihtilalın gerekçesi olarak gösterildi" diye konuştu.
Hocanın birçok konuda hedef gösterdiğini ve bu hedeflerin üç aşamada gerçekleştirilebileceğini vurguladığını söyleyen Temel Karamollaoğlu, "Hocamız diyordu ki, öncelikle yaşanabilir bir Türkiye'yi imar etmeliyiz. Yaşanabilir Türkiye'nin ardından, yeniden büyük Türkiye idealimizi gerçekleştirmeli ve ardından da İslam'ın ışığında yeni bir dünya düzeni kurmalıyız. Bugün bakıyoruz, Müslüman ülkeler, batılılardan daha yüksek teknolojiye sahip olabileceklerini, daha geniş bir ufka sahip olduklarını bir türlü idrak edemiyorlar. Batıyla boy ölçüşebilecek durumda olduğumuzun farkında değiller. Bu düşünce yapısının doğal sonucu da ortadadır. İşgal edilen Müslüman toprakları, Mısır, Libya, Tunus, Fas, Güney Afrika, Ortadoğu vesaire, zengin yeraltı kaynakları bu düşüncelerin sonucunda batılıların elinde tutuluyor. Sizin topraklarınızda elin gavurunun hüküm sürmesi kabul edilebilir bir şey midir?" ifadelerini kullandı.
HARF İNKILABIYLA KENDİMİZİ KAYBETTİK
Bu yapıda Türkiye'nin ise batılılaşmak uğruna en büyük değerlerini dahi hiçe sayıp bir anda silebildiğini söyleyen SP Dış İlişkiler Başkanı Temel Karamollaoğlu, "Batılılaşma yolunda atılan o dev adımlar nedeniyle İslam ülkeleriyle bağlarımız büyük oranda koptu. Bu noktada yapılan Harf İnkılabı en büyük etkendi. Engin bilgi sahibi olan insanlarımız alimlerimiz, bir gecede kör cahil ilan edildi. Bugün sokaktaki gençlere sorun, bırakın daha eskiyi 100 sene önce yazılmış bir eseri hangisi okuyabiliyor? Batılılaşmak uğruna kendimizi, kendi değerlerimizi kaybettik de farkında değiliz. Erbakan Hoca Milli Görüş derken işte bunu kastediyordu. Bütün İslam alemine de şu mesajı veriyordu, sizi sizden daha iyi kimse yönetemez. Başkalarına bağlı olanlar kendi kendisini yönetemez" dedi.
BATILILAR MİLLİ GÖRÜŞ’Ü NEDEN SEVMEZ?
Erbakan Hoca'nın 1969 yılında çıktığı siyaset sahnesinde ülkenin çıkarları uğruna büyük badireler atlattığını, o dev görünümlü rakiplerine karşı asla boyun eğmediğini, dik durduğunu, mücadeleci olduğunu, yenilmediğini ve geri çekilmeyi kabul etmediğini, bu nedenle de batılılar tarafından sevilmediğini söyleyen Temel Karamollaoğlu, "Erbakan Hoca, bir şeye karar verirken milli duygularla hareket eder ve dış güçlerin güdümünde kalmaksızın hareket ederdi. Nitekim öyle de oldu. 1974 yılında yapılan Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Erbakan Hoca Başbakan Yardımcısı, Bülent Ecevit de Başbakan'dı. O gece Bülent Ecevit İngiltere'ye gitmişti ve Erbakan Hoca Başbakanlığa vekalet ediyordu. Kıbrıs'tan gelen haberleri duyunca hemen orduya harekat emri verdi. Burada önemli olan Milli Görüş'ün kendi kararlarını kendisinin veriyor olmasıdır. Bir ülkenin dış politikada karar verebiliyor olması, o ülkenin bağımsız olduğu anlamına geliyor. Erbakan Hocamızın hedefi bu düşünceden hareketle İslam birliğini kurmaktı. Fakat ömrü yeterli gelmedi" diye konuştu.
İNANDIĞIMIZ GİBİ YAŞAMAK İSTİYORUZ
Temel Karamollaoğlu'nun ardından söz alan SP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk, zaman zaman kendilerine 'siz ne istiyorsunuz, neyin mücadelesini veriyorsunuz' gibi sorular yöneltildiğini ifade ederek, "Açıkça ne istediğimizi söylüyorum. Bizim tek derdimiz inandığımız gibi yaşamaktır. Bunu sağlamak için de aramızda konuşup çalışmalar yapıyoruz. Hakkı tebliğ ediyoruz. Batıldan Hakk’a yönlendirmeye çalışan bütün peygamberler gibi biz de tebliğde bulunmaya çalışıyoruz. Siz tebliğ görevini hakkınca yerine getirirseniz, Milli Görüş'ün partisi Türkiye'de birinci parti olur sadece Konya'da değil" dedi.
Milli Görüş'ün bir sisteminin olduğunu, buna karşı batının da bir sisteminin bulunduğunu söyleyen Oğuzhan Asiltürk, "Türkiye'de demokratik laiklik denilen bir sistem var. Bu sisteminin kökeni Avrupa'dır. Bir de İslam'ın kendi sistemi, kendi düzeni var. Kapitalist ekonomi, batının ekonomi sistemidir. Bu sistem zulmediyor, zengini daha zengin, fakiri daha fakir kılıyor. Zulüm getiren bu sistemin değişmesi lazım. Laik düzen ise insanın eşit olduğunu söyleyen düzenin adıdır. İster Allah'ın varlığına ve birliğine inansın, isterse inkar etsin, bütün insanların eşit olduğunu söylemek doğru mudur. Laikliğin, hukuki terimlerdeki açıklaması budur" diye konuştu. Buna karşılık İslam'ın ortaya koyduğu düzenin mükemmel bir düzen olduğuna işaret eden Asiltürk, "İnsanın inandığı şeye dokunamazsın İslami düzende. Zorla Müslüman olacaksın diyemezsin. Onların laiklik dedikleri şeyden çok daha üstündür bu. İnsanlar inançlarına göre eşitse laik düzende kimse kimseye karışamaz. Başı kapalı olarak istediğiniz yere girebilirsiniz. Bunun üstünde bir özgürlük var mı? Bizim amacımız bunu sağlamaktır" ifadelerini kullandı. İslam'ın insanları şefkatle koruduğunu ve haklarını teminat altına aldığını kaydeden Oğuzhan Asiltürk, "İslam'da mükemmel bir düzen var. Bu mükemmel düzen, bütün hastalıklardan kurtuluşun yoludur. Bu tohum yeşerdi. Gittikçe de filizlenip büyüyor. Milli Görüşçüler olarak bizim bu ortamda üzerimize düşen görevler var. Bizden istenen Allah'tan hakkıyla korkmaktır. Fikir ve eylem birliği içinde olacağız. İnsanı hayra çağırarak kurtuluşa erebiliriz. İşte Milli Görüşçüler bu inanıştaki topluluktur" ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından konferansa katılanlar Oğuzhan Asiltürk ve Temel Karamollaoğlu'na sorular yöneltti. Program, Saadet Partisi Genelbaşkan Başdanışmanı Mustafa Özkafa tarafından konuşmacılara günün anısına verilen plaketle son buldu.
RASİM ATALAY