KURBANI ANLAMAK

Oğuzhan Kara

Alemlerin Rabbi, rahman ve rahim olan, din gününün sahibi, yaratan, yaşatan, yöneten, rızık veren, kendisine kulluk yapılan, rızası gözetilen, kendisinden yardım istenilen ve bizleri hac ayı, kurban ayı olan Zilhicceye ulaştıran Allah’a hamdolsun. Kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa rehber olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e salat ve selam olsun. Ve dinimiz İslamın bu günlere kadar gelmesi için malıyla, canıyla ve ilmiyle mücahede eden geçmişlerimize selam olsun.

Hepimiz âlemlerin Rabbi olan Allah’ın kuluyuz ve kulluğumuzun gereklerini yerine getirme gayretindeyiz. Bu gayretlerimiz vesilesiyle de Rabbimizin razı olduğu kullarından olmayı ümit ediyoruz. Bütün Peygamberlerin hayatında olan kurban ibadeti, İbrahim aleyhisselamdan itibaren günümüzdeki şekliyle tatbik edilmektedir. Yaklaşmak, Allah'a yakın olmaya vesile olan şey anlamına gelen Kurban kelimesi, dini terim olarak, Allah rızasını kazanmak amacı ve ibadet niyetiyle, belirli vakitte, belirli nitelikleri taşıyan hayvanı usulünce kesmek demektir.

İbadetlerimizin şekli, fiili kaidelerini yerine getirmekle birlikte, bizi Allah’a yaklaştıracak olan netice, ibadetlerimizdeki ihlasımız ve samimi niyetimizdir. “Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.” (Hac Suresi 37)

Kurban, belirli şartları taşıyan hayvanı, belirli günde kesmek ile beraber kulluk kalitemizi artırmaktır. Kurban ibadeti takvaya ulaşmaya vesiledir aynı zamanda. Kötülükten alıkoymayan namazın, yalandan ve yalanla iş yapmaktan alıkoymayan orucun, cimriliğimizi gidermeyen zekatın, ahlakımızı güzelleştirmeyen haccın tam olarak fayda vermeyeceği gibi riyadan, kibirden arındırılmayan kurbanın da bize faydası olmayacaktır. Allah’a karşı gelmekten sakınma, O’na yaklaşmaya vesile olma olan kurban ibadetimizdeki manayı anlamak ve ona ulaşmak gayretindeyiz.

Kurbanı anlamak demek; Alemlerin Rabbi olan Allah’a, Hacer annemiz gibi teslim olmaktır. “Bu ıssız çöllerde bizi kime bırakıyorsun ey İbrahim!” sorusu karşısında “Sizi Allah’a bırakıyorum” cevabıyla rahatlamaktır bu teslimiyet. Ve, “Rabbim sana bunu emrettiyse, sen git İbrahim.” (a.s.) demektir. Hedefe ulaşmak için gayret etmek, koşturmak, ter dökmektir kurban. Zaferin geleceğine emin olup kendini sefere adamaktır kurban. Sen yeter ki gayret et, benim canım kardeşim. Issız çölden zemzemi çıkaran alemlerin Rabbi, nice güzellikler yaratmaya elbette muktedirdir.

Kurbanı anlamak demek; İbrahim’i (a.s.) anlamaktır. Çağın putlarını kıran, yanlış yapan babası bile olsa onu, güzellikle uyaran, şehrin ileri gelenlerin baskısına rağmen hakkı haykırmaktan çekinmeyen İbrahim (a.s.) olmaktır. “İbrahim doğru söylüyor.” diyenlerin sessizliğine, seyirci kalmalarına rağmen hakkı haykırmaktan vazgeçmeyip ateşte yanmayı göze almaktır kurbanı anlamak.

Kurbanı anlamak demek; İbrahim olmak, İsmail olmaktır. İbrahim (a.s.) gibi, İsmail (a.s.) gibi Allah’ın emrine teslim olmak demektir. Yavrusunu alnı üzere yatırarak verdiği sözü yerine getirmektir İbrahim (a.s.) olmak. “Sözünü yerine getir, emrolunduğun şeyi yap babacığım.” diyerek kurban olmaktır İsmail (a.s.) olmak.

Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik. (Sâffât Suresi 102, 106)

Kurbanı anlamak demek; Mü’min olmanın gereği olarak, İbrahim gibi sözünde durunca, İsmail gibi teslim olunca, namın kıyamete kadar kalacak olduğunu unutmamaktır. Ateşi gül bahçesine döndüren, çölden zemzemi fışkırtan, gökten kurbanlık koçu indiren alemlerin Rabbidir. “Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim'e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.” (Sâffât Suresi 107,111)

Kurbanı anlamak demek; ihlasla, samimiyetle ter dökmektir ümmetin kurtuluşu için. Bir yudum suya, bir lokma ekmeğe muhtaç hale getirilen kardeşine umut olmaktır. Açlığın, yoksulluğun ve yoksunluğun sona ermesi için iyilik ve güzellik yolunda gayret etmektir kurban olmak. Ve paylaşmaktır kurbanı anlamak; "Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan Allah yolunda harcayın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki Allah, her bakımdan zengindir, övülmeye layıktır." (Bakara Suresi 267)

İhlastır, samimiyettir kurban. Fedakarlıktır, şükürdür, sabırdır. Bütün takatimizle son nefesimize kadar gayret etmektir kurban. Ve sözümüzün eri olmaktır kurban olmak demek. Neydi o sözümüz hatırlayalım: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’âm Suresi 162) Ne mutlu sözüne sadık kalanlara.

Kurban ibadetindeki manaları kuşanarak, iyilik ve güzelliklerin yaygınlaştığı, kederlerin, üzüntülerin azaldığı, kardeşlik tadında bir bayram geçirmeniz duasıyla Allah’a emanet olunuz.

14.07.2021

Oğuzhan Kara

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.