Kur’ancıların Resul-Elçi Sendromu

Süleyman Küçük

Sendrom tıpta hastalık tablosu ve belli bir hastalığa ait klinik belirtilerin tümü anlamına gelmektedir. Bu tablodaki belirtiler başta detay vermese de, sizi konu ile ilgili daha kapsamlı bilgilere ulaştırır sonunda.

Kur’an-ı Kerim’i Rasûlullah’a (sav) inzal edildiği orijinal şekliyle okuyamadıkları ve kırık dökük bir dil bilgisi ile yapılan mealleri de Kur’an zan ederek okudukları için, çoğu meal mü’mini Kur’ancılık mezhebi mensuplarının içine düştükleri hastalığın en görünür tablosudur resul-elçi sendromu.

Kur’an-ı Kerim’i onun ilk öğretmeni ve ilk uygulayıcısı olan Rasulullah’ın (sav) anlayışına tamamen ters bir anlayışla ve sadece kendi heva ve heveslerine uygun olacak şekilde okuyup, anlayıp tercüme edenlerin iğvasına kapılan zavallılar gurubu, içine düşürüldükleri durumdan habersiz bir şekilde müslümanları hasta ruhlu olmakla suçlayabilmektedirler.

Hermenötik bilgisi adı altında, her bir ayette nerede ise onlarca çam devrilerek yapılan tercümeleri sahih kaynakmış gibi kabul eden zavallılar güruhu, gafletlerinden dolayı kimi zaman Allah (cc) ile Rasûlünü (sav), kimi zaman da Rasulullah (sav) ile Kur’an-ı birbirinden ayırma bedbahtlığına düşmüşlerdir.

Özellikle ayetlerin sebebi nüzullerini göz ardı etmekte pek mahir olan bu saptırılmış gurup bırakın Arapçayı, Türkçe kelimelerle verilen örneklerde bile sapıtmakta, buna rağmen kandırılmış olmaları nedeniyle Rasûlullaha (sav), Ashabına (ra) ve onları takip eden selef (ra) nesline olan düşmanlıklarından, kinlerinden bir türlü vazgeçmemektedirler.

Bu tür bir yanılmanın Türkçe’deki en basit örneği şu ifade de görülmektedir:

SİZİN MÜDÜR MÜDÜR MÜDÜR?

Yukarıdaki bu son derece basit ifadede üç tane "müdür" kelimesi mevcuttur ve hepsi de aynı sıralı harflerden oluşmasına rağmen soru cümlesindeki yerlerine göre başka başka manalar ifade etmektedir.

Bu örnekteki ifadede olduğu üzere aynı dilin aynı harflerden oluşan kelimelerindeki mana farkını bile çözemeyen zavallılar, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden okumadaki acziyetlerine bakmadan, tamamen yabancı oldukları bir dil üzerinde dilediklerince at koşturabileceklerini zan etmektedirler.

Konumuzla ilgili kelimelere gelince bu kelimeler Kur’an-ı Kerim’de çok sık geçen “Resul” ve “Nebi” kelimeleridir.

Bu zamane allamelerine göre Resul elçi demek olduğuna göre, elçi sadece mesajı getirir ve iletirmişmiş. Getirdiği mesajın içeriğinin onu ilgilendirmesi de diğer insanları ilgilendirdiği kadarmışmış.

Dolayısıyla da O (sav) sadece bir elçi olduğuna ve de 1400 sene önce vefat ettiğine göre O’na (sav) nasıl itaat edecekmişiz?

Bu kendini akıllı zan eden kişiler şu gerçeği görmekten bile acizdirler.

Elçi kelimesi Resul kelimesinin tüm anlamlarını içerse bile, yeryüzünde Kur’an hariç hiçbir kitapta ve yazılı belgede elçiye itaat diye bir kavram yoktur.

Bu itaat edilmesi istenen elçi öyle bir Resuldür (sav) ki; Açık ve her detayı ile açıklanmış olan Kur’an-ı Kerim’de açık bir şekilde Allah’a (cc) ve Ahiret gününe inanan Müslümanlar için övülmüş örnekliği öne çıkarılmış ve sadece O’na (sav) itaat etmek Allah’a (cc) itaatle eş tutulmuştur.

Kur’an’da açıkça Allah (cc) ile Rasûlünün (sav) arasının açılmaması istenmemesine rağmen, Rasûlullaha (sav) yani onun sahih sünnet ve hadislerine itaat etmemek adına türlü ayak oyunları oynanmakta ve yukarıdaki müdür örneğindeki birbirine benzeyen kelimelerde olduğu gibi, Kur’an-ı Kerim’de Cibril (as) için kullanılan Elçi kelimesine de aynı şekilde getirdiği mesajdan haberi olmayan kişi manası verilerek sünnet ve hadis düşmanlığı yapılmaktadır.

İslama hakaret etmeyi, müslümanları aşağılamayı kendine görev edinen Yeşilçam da yapılan pespaye filmleri seyredenler, bu filmlerde canlandırılan elçilerin horlanmasını hatta öldürülmelerini çok benimsemiş olmalılar ki, filmlerdeki elçilerin yerine göre aşağılandığı ve yok sayıldığı gibi Rasulullah’ın (sav) da din de yok sayılabileceğine inanmışlardır.

1400 yıldır Müslümanlar şahitlik etmektedirler ki: Hz. Muhammed (sav) bazı aldatılmış ve saptırılmış insanların zan ettiği gibi sıradan ve islam dininde insanların heva ve heveslerine göre ötelenecek, nazarı itibara alınmayacak sıradan bir elçi değildir.

Yine 1400 yıldır Müslümanlar şahadet etmektedirler ki; Hz. Muhammed (sav) ayette açıkça belirtildiği gibi Nebi-Rasul birlikteliğini haiz övülmüş tek örneğimizdir.

Bu gafiller hatta zalimler topluluğuna karşı Rabbimize (cc) ettiğimiz duamız şudur: Ya Rabbi (cc), Resullerini ve Nebilerini (as) aşağılayanlar zümresine dâhil olarak hüsrana uğrayan diğer kavimler gibi olmaktan sana sığınırız.

Bizi onlara benzetme ve onlara benzemekten de koru Allah’ım (cc).

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.