Kur'an ile Yüzleşmek

Kur'an ile Yüzleşmek

Son yirmi yıldır görünmeyen bir el tarafından teşvik edilen, Kur'an-ı Kerim Meali yazma furyası ile Müslümanların bir taraftan Kur'an ayetlerinin anlamları ile buluştuğu iddia edilmesine rağmen, diğer taraftan Kuran ayetlerinin sorgulanması gibi garip bir tavır ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Müslüman olsun veya olmasın herkes sorgulama fiilinin bir şeyin gerçek olup olmadığını, şüpheli bir durumun olup olmadığını ve görüneni olduğu kadar görünmeyeninin de var olup olmadığını ortaya koymaya yönelik bir eylem olduğunu bilir.

Bu anlamda sorgulama yapanların yüzleşecekleri ilk ayet, Bakara Suresinin “Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan şu kitap, muttakiler için bir yol göstericidir“ anlamındaki. 2. Ayeti kerimesidir.

Kur'an'ın bu ayeti kendisinde şüphe edilecek bir şey olmadığı konusunda bilgi verdiği gibi, kendisinde şüphe olduğunu iddia edecekler için de, açık bir meydan okuma içermektedir.

Müslümanlar bu ayeti kerimeyi okuduktan sonra, Kuranın iki kapağı arasındaki tüm ayetlerde bahsedilen konularda şüphe aramazlar.

Ancak yukarıda ifade dildiği şekilde, son yirmi yıldır yazılan Kur'an Meallerinde öyle farklı ifadeler ve yorumlar var ki, sanki bu meallerin asıl amacının Müslümanları hayat kitapları ve bu kitap doğrultusundaki inançları konusunda şüpheye düşürmek amaçlı yazdıkları akla geliveriyor.

Meali yazılmaya çalışılan Kur'an Ayetlerinin öncesi, sonrası, iniş sebebi ve Kur’an’ın bütünlüğü içindeki yeri dikkate alınmadan yazılan ifadeler ve yorum yapılmaması gerekirken, başkalarından farklı olma adına o güne kadar belki de hiç söylenmeyen şeyleri meal olarak yazılması, insanın aklına bu düşünceyi getiriyor.

Çünkü bu kafa ile yapılmış tercüme ve yorumlar, Öncelikle Hz. Peygamberimiz(sav) yok saymak, sonra da İslam Dininin kurucu nesli olan Sahabe ve Selefi Salihin Neslini(ra), yalancılıkla itham etmeye kadar giden kötü bir yoldur.

Aynı zaman aralığını ve aynı mekânı paylaştıklarından, Kur’an Ayetlerini bizzat kendilerine inmiş gibi kabul ederek okuyup, hükümlerini uyguladıkları için ilahi hitabın komple değiştirdiği ve dönüştürdüğü bir nesli yok saymaktan daha kötüsü olan yalancılıkla itham etmek, sözün sahibi olan Hz. Rasulullah’ı(sav) da yok saymak ve yalanlamak anlamına gelir.

Ayetleri bütüncül bir bakışla okumak yerine “literal” bir okuma yaptığını söyleyip, kelimenin birden fazla olan anlamlarından kafasına en yatkın olanı seçerek meali tamamlamak, aynı zamanda ayetlerde Allah’ın(cc) maksadını aramak yerine dağınık bir zihinle, alelacele, hayatın gürültüsü içinde ve kafalar başka yerdeyken yapılan kargaşadan başka bir şey ortaya çıkarmaz.

Bu anlamda Kur'an ayetlerini anlayarak, yaşayarak okumadıkları ve okudukları ayetler hayatlarına dokunmadığı için değişip dönüşmeyen meal yazarlarının, çoğunlukla sadece para kazanmak amaçlı yazdıkları meallerin, okuyanların da hayatlarına dokunmadığını ve değiştirmediğini ortaya çıkan kargaşadan görmekteyiz.

Ya da falanca cemaatin veya grubun okudukları mealleri varmış, bizimde olsun ve mensuplarımız sadece bizim meallerimizi okusun da doğru bile olsa, bizim dışımızda oluşan başka düşüncelere fırsat vermeyelim anlayışıyla yazılan mealler de, sadece ayrıştırmayı, ötekileştirmeyi ve farklılaştırmayı artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır..

Kur'an'la yüzleşmek isteyen Müslümanlar, yukarıda meali verilen Bakara Suresi 2. Ayetini okumalarının hiçbir anında unutmayacakları gibi, aynı zamanda “Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki, O müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır” anlamındaki İsrâ Suresi 82. Ayeti de asla unutmamalıdırlar.

Bu uyarıya uymayanların, Hz. Âdem(as)in yaratılışı ve Hz. Nuh(as) zamanındaki tufan ile Hz. Musa(as) ve İsrailoğullarının nın Mısırdan çıkış olayları ile ilgili ayetlerdeki yanılmalarının hem kendilerinin, hem de meal okumakla Kuran okuduklarının zanneden zavallı takipçilerinin nasıl hüsranlarının artırıldığını görüyoruz.

FARKINDA MIYIZ?

Sonuç olarak Kur’an’ı Kerim; Başkaları ne derse desin, ben bildiğim gibi okur, okuduğum gibi de anların düşüncesiyle okunup, anlamlandırılacak bir kitap değildir ve ancak Hz. Rasulullah(sav) ve seçilmiş Sahabelerinin(ra) okuyup anladığı ve hayata uyguladığı gibi okundukça, kendisini anlayabileceğimiz bir uzun yolculuktur.

Ayetin iniş sebebi ve öncesi, sonrası, tarihsel arka planı ve hangi olaya işaret ettiğine bakmadan, Kur’an’ın bütünlüğüne riayet etmeden ve bağlamlarından kopuk, ayet cımbızlayarak insanın kendi kafasına göre anlam yükleyerek yaptığı bir okuma, dünya ve ahiret felaketi olacaktır.

Sünneti Seniyyeye ittiba ederek devam ettirilecek bu yolculuğu ciddiyetle sürdüren Müslümanlara ise, dünya ve ahiret için şifa ve rahmet olmaya devam edecektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri