Kem Söz Kem Akçe Sahibinin

Nevzat Laleli
Nereye gidiyoruz yazı serisi

Ülkemizde bir mef’um karışıklığı (ifade bozukluğu) almış başını gitmektedir. Gazeteler, radyolar ve TV’ler de bir kelime kullanılıyor, bununla bir takım insanlar töhmet (karalama) altında tutuluyor. Ama kelime ve deyimlerin gerçek manalarına baktığınız zaman, bu kelimeyi kullananın itham yaptığı insandan daha çok kendisini anlattığı görülüyor.
Bu kelime “Yobaz” kelimesidir. Yobaz; karşısındaki insanın fikirlerine ve hareketlerine saygı göstermeyen, dinlemeden ve hareketlerinin anlamını kavramadan onu mahkûm (suçlu) ilan edenlerdir. Bağnaz, gerici, mürteci gibi kelimeler de aynı maksatlar için kullanılmaktadır.
Bu kelimeler zamanımızda inancını yaşamaya, ibadetlerini yerine getirmeye çalışanlara yönelik kullanılmaktadır. Adamın sakalı mı var, hemen gerici, çağdışı ilan edilmektedir. Televizyonlarda görüyoruz, bilhassa Amerikalılardan birçok yönetici sakallıdır. Hem de Müslümanların sakalına benzer sakalıyla televizyonda “ahkâm kesmektedirler” Fakat beylerin onlara sesi çıkmamaktadır. Kızlar başörtüsü mü takmışlar, bunların yobazdırlar. Kardeşim Hıristiyan Rahibelerinin de başları örtülü diyecek olursun, “onlar başkadır” demektedirler. Demek ki düşmanlık, sakala veya başın örtüsüne değil, bu sembolleri taşıyan bizzat Müslümanlık inancınadır.
Genellikle karalama yapanlar, suçlu ilan edilenler üzerinde bir takım yaptırımlar yapılabilmesi için, “Yobaz” kelimesini yüksek sesle (kamuoyuna duyuracak şekilde) telaffuz (söylerler) ederler. Böylece kendi yanlarına taraftar toplanmasını ve suçlu ilan edilenin tecziye edilmesini (cezalandırılmasını) sağlamaya çalışırlar.
İNSANÎ, AHLÂKİ VE HUKUKİ DEĞİL
Görüldüğü gibi “yobaz sıfatının” gerçek sahibi, yaptığı bu işin insani, ahlaki ve hukuki bir değer taşıyıp taşımadığını hiç düşünmemektedir.
Bu iş, İnsani değildir. Çünkü “İnsanlar konuşu konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşırlar” prensibine uymamaktadır.“Yobaz” diyerek karşındakini suçlayanlar ne konuşmaları dinliyor ve ne de hareketlerin yorumunu sağlıklı yapabiliyorlar. Hayvanlar gibi koklaşmayı da beceremiyorlar. Peki, bunlar insan veya hayvan değillerse, ne dirler? Kur’an-ı Kerim bizlere, bunlar için “Belhum adal” diyerek, onların hayvanlardan daha aşağı birer yaratık olduklarını bildirmektedir.
Karşısındakine “yobazlık” çamuru atanlar; “ahlaki bir davranış” içinde de değildirler. Ahlak, edep ve terbiye kuralları, insanların birlerini dinlemeyi bilmesini, birlerine saygı göstermesini öğütlemektedir. Siz hiç bir ahlak sisteminde, karşındakinin sözünün yarıda kesilmesini, onun itham veya hakaret edilmesini hoş gördüğünü duydunuz mu? Hele “yamyamlar gibi, tam tamlar çalarak” onu linç etmesi onaylanabilir mi? Ahlaki sistemin önemli esaslarından birisi, “vur, fakat dinle” değil midir?
“Yobaz” diyerek karşısındakini itham edenler; hukuka ve adalete de ters düşmektedirler. Hukukun temel esaslardan birisi; “zimmeti beraat esastır” Yani, suçu sabit olmamış birinin suçsuz ve masum kabul edilmesidir. Kaldı ki “Adalet tarihinde” suçlu kabul edilerek kendisine ceza verilen birçok kişi (idam edilerek öldürülmüş bile olsa) daha sonra suçsuz olduğu anlaşılmış ve kendisine “İade-i itibar” (saygınlığı iade) edilmiştir? Bunlardan birisi de eski Başbakanlarımızdan Adnan Menderes’dir?
DİNDAR TEBRİK EDİLMELİDİR
Dindar olmak, inancının ölçülerine göre hayatını tanzim etmek sadece bizde değil bütün dünya da, o kişiye hürmet etmeyi (saygılı olmayı) gerektiren bir davranıştır. Bu insan Müslüman dır, Budisttir, İneğe veya Güneş’e tapmaktadır, olabilir. Doğrudur, yanlıştır o da ayrı bir şeydir. Adamın inancına ve bu inancın gereğini yerine getirerek hayatına tatbik etmesine hürmet etmek, insan olmanın en alt ölçüsüdür. Kendisine gerekli tebliğ yapılır ama ister kabul eder, isterse etmez, bu onun bileceği bir iştir. Kur’an-ı Kerim, “Dinde zorlama yoktur” ifadesiyle, hiçbir inanç sahibine baskı ve zorlama yapılamayacağını bildirilmiştir.
Peki, nedir bu ortalıkta dolaşan soytarıların yaptığı hareketler? Bu “Belhum adal” sıfatının sahiplerine, yaptığı şeyin yanlış olduğunu söyleyecek, asıl yobazlığın kendi yaptığı olduğunu bildirecek bir mer’ci,  bir makam yok mudur?
SUÇLAMALAR HALKA YAYILIYOR
Bunlar ellerindeki gazete, dergi, radyo ve televizyon gibi kitle iletişim organlarını da pervasızca kullanmaktan çekinmemektedirler. Böylece, henüz muhakeme edilmeden (duruşması yapılmadan) suçlu ilan edilen insanlar, halkımızca yanlış tanınmakta, bunların itibarları (saygınlıkları) yok olmakta, belki de suçsuz olan (genellikle) bu insanların, toplum içerisinde yaşama hakları ellerinden alınmakta ve kendileri yalnızlığa itilmektedirler. 
Ülkemizi yöneten, adaleti dağıtan, nizam ve intizamı sağlayanlar sizlerin, bu peşin fikirli “yobazlar” için yapacak bir müeyyideniz (yaptırımınız)  yok mudur? Niçin “AB uyum yasaları gereği diyerek, zinanın suç olmadığının yasasını çıkarırsınız da,” İnsan tabii hakkı olan, fikir ve vicdan hürriyetinin gereği ve milletimizin isteği, karşısındaki insanı itham edenlere; “İddiasını (suçlamasını) ispat edemeyenler müfteridir (yalancıdır) diyerek” bir ceza kanunu çıkarmazsınız?
MİLLETİN YAPTIRIMI
Yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu ülkemizde, İslam’ı ve Müslümanları aşağılayan, onları bir suçluymuş gibi gazete ve televizyonlarında “Yobaz” diyerek ilan edenlerin gazete, dergileri niçin bu kadar çok satmaktadır? Bu ithamı yapan gazete ve dergiler, yaptığı “Yobaz” ithamıyla trajının (satış sayısının) düşeceğini, bunlar reklâmlarının keseceğini bilseler, böyle bir ithamı bir daha ağzına alabilirler mi?
 Demek ki bu adamların İslam’a ve Müslümanlara hücum etmeleri, bizim onlara karşı boykot yapmadığımızdan kaynaklanmaktadır. O halde bu işin suçluları arasında bizler varız. Bir gün masum ve suçsuz insanlara yapılan itham ve karalamaların hesabı sorulacaksa (ki mutlaka sorulacak) bu hesaba bizler de muhatap olacağız.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.