Kalplerin İyileşmesi (1)

Sadık Küçükhemek
Muhterem kardeşim: “ Salahulkulûp” isimli eserden kalplerin afetlerini ve ilaçlarını tercüme ettik. Kitap kırk beş sayfadır. Yirmi beş sayfasını tercüme etmiş olduk. Geri kalan sayfaları tercüme etmemiz uygun olur. Çalışmak bizden tevfik Allah’tandır.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Muhakkak hamd (övgü ve sena) Allah’a mahsustur. O’na hamd ederiz, O’ndan yardım isteriz ve O’ndan affımızı isteriz. O’na nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüklerinden sığınırız. Allah kime hidayet verirse onu saptıracak yoktur ve kimi saptırırsa ona hidayet verecek yoktur. Ben şahadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur, O tektir ve O’nun şeriki (ortağı) yoktur. Ve ben tanıklık ederim ki, Muhakkak Muhammed O’nun kulu ve Resulüdür. O’nun seçilmiş kulu ve dostudur ve yaratıklarının en hayırlısıdır. Allah O’nu hak din ve hidayetle kıyamete kadar müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi. Risaleti (Peygamberlik görevini) tebliğ etti ve emaneti yerine getirdi ve ümmete nasihat etti ve emr-i hak vaki oluncaya kadar Allah yolunda hakkıyla cihat etti ve bu durum böyle devam etti. Allah, O’na ailesine ve sahabesine ve kıyamet gününe kadar samimiyet ve ihlâsla sünnetine tabi olanlara rahmet etsin. Bundan sonra:
Muhakkak ibretle bakan biri, insanların ekserisinde hayret edilecek acayip durumlar görür ve dış görümünün güzelliği, süsü ve cemali konusunda çeşitli tezyinat ve süsleme malzemeleriyle üstün itina, özen gösterdiğini görür. Bu durumda olan kimsenin kendinde tam bir gaflet ve iç dünyasının tezyininde ve ıslahında tam bir şaşkınlık görünür.
Göğüslerin ve kalplerin ıslahı konusunda tam bir gafletle beraber dış görümünün güzelleştirilmesi için sarf edilen nice güç ve gayret ve vakitler boşa gitmektedir. Hatta yarın, insanların ekseriyeti için dış görümünün cemali ve cazibe merkezi haline gelen güzelliği dışında kendileri için himmet edecek biri yoktur.
Onların durumunu Allah celle ve âlâ münafıkların vasfını zikrinde doğruladı ve bu konuda şöyle buyurdu: “Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?” (1)
Bu, dış görümünün güzelliğinden ibaret olan bir toplumun halidir. Onların sözleri çekicidir. Duvara dayanmış kütükler olma durumu onların yapısından çıkmaz. Bu durum kendilerine bir fayda vermez. Bu manzara, kendilerine içinde bulundukları durumdan haberdar etmez ve suç ve günahlarını kavramaya yetmez. Bu durum, müminlerin bizzat kendilerinin razı olmayacağı bir alçaklıktır. Bilakis müminin imanı, kalbinin arınması ve güzelleştirilmesi ile tamam olur ve sıhhate kavuşur. Kula, dış görümünün cemali ve güzelliği, iç dünyası ve kalbi çirkin ve fesat olduğu zaman hiçbir şey kazandırmaz.
Allah celle ve âlâ, dış görümünün cemali ve hallerinin güzelliği kendilerini aldatan ve avutan ve akıbetlerinin güzelliğine bunu delil gösteren bir topluma cevabında şöyle buyurmaktadır: “Onlardan önce de, eşya ve görünüş bakımından daha güzel olan nice nesiller helak ettik” (2).
Sübhanehu (noksan sıfatlardan uzak) Allah Teâlâ, onlardan önce eşkâlleri daha güzel ve mal bakımından daha çok daha zengin ve görünüm bakımından daha güzel (nice) kavimleri helak etmiştir. Faydalana geldikleri şeyler (mal, mülk, varlık eşya, eğlence…) kendilerine hiç bir fayda vermemiştir.
Allah celle ve âlâ şöyle buyurur: “Onlar yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur, görsünler! Öncekiler bunlardan daha çoktu, kuvvetçe ve yeryüzündeki eserleri bakımından da daha sağlam idiler. Fakat kazandıkları şeyler onlara asla fayda vermemiştir” (3).
Batının / iç dünyanın cemali ve kalbin selameti, dünya ve ahrette, dönüş gününde kurtuluşun üzerine bina edildiği esaslar ve kaynaktır.
Allah sübhanehu Teâlâ şöyle buyurur: “Ey âdemoğulları! Size ayıp yerlerinizi öretecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takva elbisesi… İşte o daha hayırlıdır... Bunlar Allah’ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar diye onları indirdi” (4).
Allah Teâlâ, muhakkak takva elbisesi ve onun süsü, süslü ve gösterişli elbise ile donatılmış zahiri güzellikten ve diğerlerinden daha hayırlıdır. Kulun, takva elbisesiyle süslenmesi ve onunla donatılması ancak kalbinin ıslahı, tezkiyesi / arınması ve temizlenmesi ile gerçekleşir. Zira takva mahalli kalptir.
DEVAM EDECEK

Kaynaklar:
1. Münafikûn: 4
2. Meryem:74
3. Ğâfir: 82
4. Â’raf: 26

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.