Kabul edilmiş bir dua…!

Kerem İşkan

15 Temmuz 2016’ya daha beş buçuk ay var…

İçinde bulunduğumuz sevgisizlik ortamından bunalarak, birbirimizi ötekileştirdiğimiz, kamplara ayırdığımız, birbirimize düşmanca saldırdığımız zamanlar…

Tarihler 1 ŞUBAT 2016’yı gösterdiği gün bir yazı kaleme almışız bu köşeden;

BİR ŞEY LAZIM…!” başlığı ile…

***

Yürekten bir dua niteliğinde yazmışız, okuyun nerden gelmişiz o karanlık geceye;

“BİR ŞEY LAZIM…

İçinde bulunduğumuz havayı dağıtacak bir şeye ihtiyacımız var…

Doğusuyla batısıyla, kuzeyi  ile güneyi ile kucaklaşacağımız bir şeye… Siyasetin böldüğünü birleştirecek bize iyi gelecek  bir şey…

***

Acılarımız bile ortak değil artık…

***

Birimizin ağladığı, diğerimizin ciğerini soğutuyor…

Ortak düşmanlarımızla bile “kanka” modunda yaşıyoruz… ”Onunla düşmansan, benim kadim dostumsun” nakaratından yürüyoruz bu bereketsiz zamanlarda…

***

Bize iyi gelecek bir şey lazım…

***

Belki herkesin birbirini kucaklayıp tek yürek olacağı bir zafer

Ama içimizden kimsenin canını yakmadan(!) elde edilecek bir zafer…

***

Ya da bir oyun lazım bize…

Ürkek yürekleri aynı ritimde tutacak ortak bir oyun…

Bu coğrafyanın çocuklarını yeniden bir halkada toplayacak, “Yağı satacağı, balı satacağı” ama vatanı satmayacağı ortak bir oyun…

***

Bir hedef lazım bize…

Kavgalardan uzak, hırsla kirletilmemiş, menfaat siyasetinin elinin değemediği, helal lokmaların birleşmesinden oluşan ortak bir hedef…

Büyüyünce birlikte büyüyen, koşulunca birlikte varılan bir hedef lazım bize…

***

“En son ne zaman MİLLET olarak tek yumruk olmuşuz?”

Sorusunun cevabı bile, geldiğimiz uçurumun derinliğini anlatmaya yetiyor… Ne cami, ne şehit cenazeleri, ne kurban bayramları, ne de oruç birleştirememiş tümümüzü… Hep yarım kalmışız yüreklerde…

Sadece futbol birleştirmiş en son bu milleti…

***

Bu kadar çok bölenin bulunduğu sistemde “İNSAN” biriktiremiyoruz artık…

Tüm beşeri üretimimiz fasonlaşmış

Belirli sloganlarla, belirli işaretlerle, sembollerle yürüyoruz, antibiyotiklerle hücrelerinde otuz beş günde kesime giden tavuklar gibi yüreğimiz…

Ülke kocaman sağır ve körler topluluğu gibi…

Duyduğumuz her sese duvar gibiyiz, elimizin değdiği her yerden (burası duvardır) diye geri dönüyoruz…

***

Mahşerde, teşkilatlarla birlikte yürüyeceğine iyiden iyiye inanan tuhaf Müslümancıklar(!) olduk…

Bize bir şey lazım…

Yüreklerimizi yeniden birlikte attıracak, ellerimizi yeniden hesapsızca birbirine kenetleyecek bir şey…

Bu toprağın Abdal-ı Merhum Neşet gibi soruyoruz;

“Yandı bağrım, yandı aşkın elinden,

Bir de sen yakıp gönderme bari

İnsan olan insan, sever insanı

Bizden evvel gelip gidenler hani?

Aşkına düşürüp de mecnun misali

Bir kuru hayale eğdirme beni...”

*** 

Ey Rabbim,

Bu millete iyi gelecek bir şey ver… Bir kuru hayale eğdirme ümmeti… Yüreklerimizi titretecek, nefesimizi kesecek, Çanakkale ruhunu yeniden yeşertecek BİR ŞEY… Ama içinde adamlığa ve adanmaya dair HER ŞEY…”

***

Dua kabul edilmiş…

Ama bedeli çok ağır olmuş…

Beş buçuk ay sonra 15 Temmuz’da MİLLET Çanakkale ruhuyla yeniden dirilmiş… Cadde ve sokaklarda üç yüze yakın şehit yatıyor…

Binlerin üzerinde yaralı var hastanelerde…

Milyonlar meydanlarda NÖBET bekliyor…

***

Ama bugün yine birileri, ötekileştirmeye, bağnaz, sığ, kavgacı siyasetle, birimizi ötekimizden bölmeye çalışıyor…

Kuru hayaller ekiyorlar…

Sakin ol…

Şehitlerinden utan..!