İyi günde, kötü günde

Recep Çınar
Daha önce de söylemiştim… Yerinde izlemekle ekran başında izlemenin farkı olduğunu…  Yerinde kendi projektörlerinle, ekranda yönetmenin ya da kameramanın projektörleriyle izlemeye mahkumsun…
Onlar ne verirse yani…
Keşke yerinde izleyebilseydik, ama şartlar yönetmene ya da kameramana mecbur etti…
Olsun…
Önemli olan iyi günde de, kötü günde de Konyaspor’un yanında olmak…
Sezonun en iyi oyun performansını hangi takım gösterir, hangi takım sezon sonunda ipi göğüsler, hangi takımlar bu lige veda eder bilemem, söyleyemem…  Ama söyleyeceğim bir şey var, müthiş bir kazanma arzusu ve özveri ile oynayan bu oyuncu grubu kendi çaplarınca puan alma adına her şeyi yaptılar… Dolayısıyla da onlara saygı göstermek, yiğidin hakkını yiğide vermek lazım… 
Siz bakmayın Şansal Büyüka ile Mustafa Denizli’nin “tek kale maç” yorumlarına…  Çok bildiklerinden değil, hazmedemediklerinden…  Diyelim ki, Beşiktaş tek kale maç oynadı… Öyle değil ya, varsayalım öyle… 
İyi de Konyaspor’a tek puan getiren iki golü, dahası Beşiktaş’a da bir puan kazandıran iki golden birisini kim attı? 2-2 biten maçta puanlar paylaşılıyor, gollerin 3’ünü de Konyasporlu futbolcular atıyorsa,  Şansal Büyüka ile Mustafa Denizli’nin yorumları yorum değil, asma kabağı… O da Konya’da yetişmiyor…
Eğriye eğri, doğruyu doğru, Beşiktaş net pozisyonlar da buldu, ama atanı olmayınca bizim Kere onlara yardımcı oldu…    
Mesele bu…
xxx
Maçın teknik analizine gelince, Konyasporlu futbolcular puan kazanabilecekleri kadar pozisyon buldular…  Oyunun her bölümünde Beşiktaş’ın etkili olduğu kenarları solda Hakan ve Peter ile sağda Adnan ve Erdal ile iyi kapatan Ziya Doğan, ortada da Emre, Veli ve Serkan ile Beşiktaş’a cirit attırma izni vermedi… 
Dahası, Konyaspor haddini bilerek oynadı…
Evinde oynamanın da verdiği ruh hali ile tamamen kendi karakterine uygun olarak ofansif zenginlikte oynayan Beşiktaş’ın 3. golü bulabilmesi olasıydı… Ama beceri noksanlıkları bir tarafa, Konyasporlu oyuncuların savaşmalarını da göz ardı etmemek lazım… Nobre gibi bir uç,  Holosko gibi bir seyyar santraforu olan Beşiktaş’a karşı Erdinç ve Kerre’nin olağanüstü çabası alınan bir puanda etken rol oynadı…
1-0geriye düştükten sonra Konyaspor’u kasap, kendini de kurbanlık boğa gibi gören Beşiktaş’ın baskılı oyunu karşısında kale gibi duran yeşil-beyazlı savunma oyuncularına diğerleri de eşlik edince takımımız önemli bir deplasmandan bana göre ekstra da olsa çok değerli bir puan aldı…
Burada Peter, Hakan ve Montano’ya bir paragraf açmak gerekirse, özellikle Peter’in attığı iki golde de hem toplu hem de topsuz doğru koşular yapması işe yaradı… Birinci goldeki tercihi risk doluydu, ama düzgün bir vuruşla Cenk’i iyi avladı…
İkinci golde ise Montano’nun Hakan’ı görmesi önemli bir ayrıntıydı… Bu oyuncunun kale çizgisine indirdiği topa rakipten önce hamle yapan Peter, Beşiktaş’ın 3 puan hayallerine kan doğrayan isim olarak maçın da önüne geçen adam oldu…
Kısacası Konyaspor iyi mücadele ederek ve haddini bilerek oynadığı Beşiktaş maçından puan çıkarmışsa, Ziya Hoca’nın bu oyunculara, oyuncuların da Ziya Hoca’ya güvenme zamanıdır… 
Ve Ziya Doğan bu takımın başında kalacaksa da, takımda bulunan, oynattığı ya da oynatmadığı bütün oyunculara karşı olumsuz tavrını değiştirmelidir…  Özellikle de her maçtan sonra “kısıtlı kadroyla mücadele ediyoruz” laflarını rafa kaldırmalı ve Beşiktaş gibi bir takımdan puan çıkaran bu oyuncu topluluğuna güvenmeli, onlara saygı duymalıdır…
Kadro derinliğinin olmadığı bir gerçek, ama her maçtan sonra aynı şeyleri söylemek de marifet değil, zira alıcı bulmuyor bu tür şikayetler…
Oyuncuların tamamını kazanmak, Konyaspor’un kazanması anlamına gelecektir… Oyuncularla ilgili varsa bir sorun, bunu çözecek kişi onları en yakından tanıyan isimlerden birisi Ziya Doğan’dır…
Akıllı bir teknik direktör bindiği dalı kesmez…
Hele de hayati bir  Kasımpaşa maçı öncesinde.