Irkçılık Tartışması Sürüyor

Sadık Küçükhemek

Diyarbakır’da ‘’Selahaddin Eyyubi Üniversitesi’’ adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmasını öngören yasa tasarısı görüşülürken partiler arasında ırkçılık tartışması gene yaşandı.  Kemalizm, ayakta olduğu müddetçe bu tartışma zaman zaman sürecek ve zaman zaman eskiden olduğu gibi bunun kavgası devam edecektir.  
Kemalizm, “Bu memleketin kendisi tüktür, öz türk olmayanların türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır.” demektir. Kemalizm ideologları Kemalizm’i bu şekilde formüle etmişlerdir. (1)
 CHP milletvekili Birgül Ayman Güler iki hafta önce meclis’te ana dilde savunma hakkı müzakere edilirken Kemalizm’e şu şekilde açıklık getirmiştir: “Kürt milliyetçiliğini bana “ilericilik” ve “bağımsızcılık” diye yutturamazsınız. Türk ulusuyla kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz”
 Başta ifade ettiğim vakıf üniversitesi kurulmasını öngören yasa tasarısı görüşülürken, bu hususa biraz daha açıklık getirildi. Şöyle denildi: “Türk ulusuyla Kürt milliyeti bir olmadığı gibi, Türk ulusuyla Türk milliyeti de bir değildir.”
 Kemalizm’den yola çıkarak bu kavramlara açıklık getirelim: Bu memleketin sahibi öz türk olanlardır, türk ulusudur, türk ırkıdır, yani kemalistlerdir. Türk kavminden olsa bile Kemalist ve laik olmayanlar bu toprakların sahibi değildir, köledir, hizmetçidir. Bu sebepten dolayı kemalistler, kemalist olmayanlarla sürekli savaş halinde olmuştur ve kemalizm ayakta olduğu müddetçe savaşmağa devam edeceklerdir.
Türk ulusundan maksat, kemalist olanlardır, türk milliyetinden maksat, kemalist ve laik olmayan Türk kavminden olan Müslümanlardır. Kürt milliyeti, kemalist ve laik olmayan kürt Müslümanlarıdır. Kürt milliyetçiliği, kürt ırkçılığı demektir. Kürt ırkçılığının türk ırkçılığından farkı,  Zerdüşt dinini benimsemiş olmasıdır. Türk ırkçılığı, yani türk ulusçuluğu laikliği benimseyerek İslâm dininin muamelatını reddetmiş ve inanç esaslarını da vicdanlarda hapsetmiştir. Türk ulusunun laiklik anlayışı budur. Bu sebepten dolayı Türk ırkçılığı diğer dinlere de bu sebepten dolayı düşmandır ve türk ulusunun diğer dinleri benimsemesini de istemez. İsteyecek olursa ortada türk ulusu diye laik, kemalist bir ulus kalmayacaktır. Diğer dinlerle de kavgasını bu şekilde anlamamız gerekir, diye düşünüyorum. Bu sebepten dolayı Kemalistler, zaman zaman “Laik Cumhuriyet’in bir ayağı da İslâm’dır.” Demlerini unutmayalım.
Ulusçuluk, ilkel bir düşüncedir. Çünkü kendi ırkından olanların ve kendi değerlerini kabul edenlerin, kendi ırkından bile olsa kendi değerlerini kabul etmeyenlerden üstün olduğu felsefesine dayanmaktadır. Türk ulusçuluğu da kürt ulusçuluğu da arap ulusçuluğu da ve diğer ulusçuluk ta böyledir. Hepsi de kendinden olmayan diğer uluslara, kavimlere, kabilelere düşmandırlar.  Ulusçuların, ırkçıların, kavmiyetçilerin ortak düşmanı İslam dinidir yani şer’i hükümlerin insan ve toplum hayatında tatbikidir. Bu sebepten dolayı bir insanda iki kalbin olması mümkün olmadığı gibi bir insan hem Müslüman ve hem de ırkçı yani ulusçu olamaz.
İranlı bir Mecusi Hz. Ali’ye şöyle demiştir: “Bana Allah’ın varlığını ispat et.” Hz. Ali (kerremallah u vechehu), İhlâs Süresi’ni okumağa başlamış. İranlı Mecusi demiş ki: “Ben onun aslını inkâr edirem, sen ise bana onun sözünü söylüyorsun.” demiştir.
 Şimdi Türk ve Kürt ırkçılarına, ulusçularına, kavmiyetçilerine üstünlüğün ulusçulukta değil,  hayırda yarış yapmaktadır, yani İslâm’a hizmettedir, Allah korkusundadır, desem İranlı bir Mecusi’nin Hz. Ali’ye dediğini söyleyecektir.  Yani “Biz Allah’ın şeriatını reddediyoruz, sen bize şeriatın bir hükmünü söylüyorsun.” Böyle diyeceklerini adım gibi biliyorum.
 Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: “O, herkes için, sizden doğru yolda gitmek isteyenler için bir öğüttür.”(2)
Diğer bir sûrede şöyle buyrulur: “ (Resûlüm) onlara öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin. Ancak yüz çevirip inkâr edene gelince, işte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır. Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi sadece bize aittir.” (3)
 Üstünlük takvadadır, yani Allah’ın hükümlerini yerine getirmede ve bunun için çalışıp çabalamadadır; bunun için yaşamak ve bunun için ölmektedir.
 Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “ Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (4)
Hz. Peygamber (s.av.) şöyle buyurur: “Ne Arap’ın Acem’e ne de Acem’in Arab’a üstünlüğü vardır, üstünlük takvadadır.”
 Kaynaklar
1. Bkz. Akşemseddin Projesi (2) isimli yazıma.
2. Tekvîr: 27–28.
3. Ğâşiye: 21–26.
4. Hucurât: 13
Not Merhaba Gazetesi sahibi ve Selçuklu Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Arslan, Basın İlan Kurumu Anadolu Gazeteleri Temsilcisi Genel Kurulu üyeliğine seçilmiştir.  Mustafa Arslan Bey’i 2003’tenberi tanımaktayım; çalışkan ve vefalı bir arkadaştır, kendisine başarılar dilerim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.