27. dönem İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, barış süreci ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Yokuş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin söylemlerini eleştirdi, sendika başkanlığı döneminde yaşadıklarını aktardı.
BAŞVURUMUZ KABUL EDİLDİ
Yokuş, paylaşımında şunları belirtti: “İtiraf ediyorum, ben İmralı’ya gittim. Yıl 1999 bebek katili/ bölücü başı hain yakalanıp ülkemize getirilince İmralı adasında gözetim altına alındı. Daha sonra da Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılanma süreci başladı. Duruşmalar başlamadan önce Türkiye Kamu-Sen yönetim kurulu üyeleri ve bağlı sendikalar olarak Ankara’da Devlet Güvenlik Mahkemesine bebek katili bölücü hainin yargılandığı davaya MÜDAHİL olarak katılmak için dilekçe ile başvuruda bulunduk. Dilekçemizin gerekçesinde ‘Ülkemizin pek çok il, ilçe kasaba ve köylerinde bölücü terör örgütü tarafın şehit edilen konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın üyelerinin hakkını savunmak ve bölücü başının akıttığı şehit kanlarının bedelini ödemesini’ istedik. Başvurumuz Devlet Güvenlik Mahkesince uygun görülerek ‘İmralı duruşmalarına katılabileceğimiz’ yazılı olarak Konfederasyonumuza bildirildi. Bu gelişme üzerine duruşmaların yapıldığı 1999 yılında Türkiye Kamu Sen bağlı Sendikaların genel başkanları olarak İmralı duruşmalarına katıldık. O dönem genel Başkanımız Resul Akay Beydi. İmralı duruşmalarına katılan tek sivil toplum kuruluşu/ konfederasyon Türkiye Kamu-Sen olmuştur.”
DERİNDEN ÜZÜNTÜ YAŞIYORUZ
Yokuş, paylaşımının devamında “Bölücü Terör örgütü PKK/bebek Katili Abdullah Öcalan’ın talimatı ile sadece askerimizi, polisimiz ve korucularımızı hunharca şehit etmekle kalmamış her sosyal kesimden genç ihtiyar, kadın çocuk ayrımı yapmadan binlerce sivil insanımızı da katletmiş-şehit etmişti. Esnafımızdan çiftçilerimize, işçilerimizden memurlarımıza kadar” ifadelerini kullandı. Özellikle öğretmenlerin, imamların, mühendislerin yani her meslekten memurların da şehadet şerbeti içtiklerini hatırlatan Yokuş, ayrıca şunları kaydetti: “Üzülerek ifade etmeliyim ki, mensupları şehit edilen bizim dışımızdaki ne işçi ve memur sendikaları, ne esnaf, ziraat ve ticaret odaları müdahil olmamışlardı. Bizler Türkiye Kamu-Sen ve ona bağlı sendikaların 1999 yılındaki yöneticileri olarak yani 26 yıl önce hainin yargılandığı dava sürecine gururla katılıp hesap sorma onurunu yaşarken, son bir yıldır yaşadıklarımız ve dün TBMM’de bir partinin başındaki zatın İmralı’ya ihanet yolculuğuna karar vermesi bizleri derinden üzmüştür. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatmıştır. Bu zatın açıklamalarını ayakta alkışlayanların arasında Türk Eğitim-Sen’in genel başkanının da olması üzüntümüzü daha da katlamıştır. Bizler dün de bugün de çok şükür aynı yerdeyiz. Omurgasızları ibretle seyrediyoruz. İkinci açılım süreci denilen bu ihanet süreci PKK’yı ve bebek katilini aklama sürecidir. Türk milletinin birliğine dirliğine ihanet etme sürecidir. Bölücü haine ‘Umut hakkı’ vermek, ‘Kurucu önder’ sıfatı yakıştırmak, ‘TBMM’ye gelsin konuşsun’ demek, bu olmayınca ‘TBMM ayağına gitsin, gitmezse ben giderim, terörsüz Türkiye’ bunu gerektirir diye savunan şahış akıl tutulması yaşıyor ya da şuur kaybı yaşıyor denilerek bu konu basite indirgenerek masumiyet yüklenemez. Söz konusu proje ‘bir ABD/ İsrail projesidir, hedefi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter yapısıdır.’ Birliğimizin ve dirliğimizin bozulmasıdır. İnanıyorum ki; Türk milleti 85 milyon vatandaşımız bu ihanet sürecine asla geçit vermeyecektir. Asla başaramayacaklar.” Yokuş, o dönem Kamu Sen Yönetim Kurulu Üyesi ve bu sendikaya bağlı Türk Büro-Sen Genel Başkanıydı.